Haberler
TBMM'de Mozart konuşması 20.02.2006
Ünlü müzik dehası ve besteci Mozart'ın 250. doğum yıldönümü nedeniyle TBMM Genel Kurulun'da CHP Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur' gündem dışı bir konuşma yapmıştır.Tutanaklara geçen bu konuşma şöyledir:
BAŞKAN – Gündemdışı ikinci söz, olağanüstü büyük sanatçı Mozart’ın doğumunun yıldönümü münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’a attir.
Buyurun Sayın Erbatur. (CHP sıralarından alkışlar)
N. GAYE ERBATUR (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Wolfgang Amedeus Mozart’ın 250 nci doğum yılı münasebetiyle huzurunuzda söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Sözlerime başlarken belirtmek isterim ki, 13 sene önce aramızdan ayrılmış olan Uğur Mumcu’yu unutmadık. Işığı, önümüzü aydınlatmaya devam edecektir.
Ayrıca, buradan, haklı direnişlerini sürdüren Adana Tekel işçilerini kutluyor; Adana Tekel fabrikasının kapanmasını kınıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; klasik batı müziğinin dünyada en çok sevilen ve tanınan ismi olan Mozart’ın bu sene 27 Ocakta 250 nci doğum gününü kutlayacağız. Dünyamız her geçen gün daha da küçülmekte, iletişim artmakta ve uluslararasındaki uçurumlar azalmaktadır. 21 inci Yüzyılda küreselleşmenin etkisiyle içinde yaşadığımız bu süreç kaçınılmaz olarak ilerlemektedir. Geçmişte ise uluslararasındaki bu yakınlaşma, iletişimin de günümüzdeki kadar kolay olmaması nedeniyle son derece sınırlıydı. Bununla birlikte bazen öyle isimler çıkıyordu ki, ünleri, teknolojiye gerek duymadan evrensel dil olan müzik yoluyla her yere ulaşıyordu. Hem çağında hem da çağının çok sonrasında tüm dünya tarafından tanınan ve kültürler üstü bir varlık haline gelen bu isimlerin başında Wolfgang Amedeus
Mozart gelmektedir. Mozart evrensel sanat olarak adlandırılan uluslarüstü anlayışın en önemli simgelerinden birisidir. Mozart’ın üç yaşında babası tarafından keşfedilen müzik yeteneği, ona, daha çocuk yaştayken Avrupa çapında bir şöhret getirmiştir. Yaşamının ilk oniki yılında babası ve kız kardeşiyle birlikte konserler vererek boydan boya dolaştığı Avrupa’da geçtikleri her kentte hayranlık ve ilgi toplamıştır. Bununla birlikte hayatı boyunca hastalıklarla boğuşmuş, hak ettiği değeri görememiştir. 36 yaşında öldüğünde Mozart, bugünkü kadar değeri bilinen bir besteci değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mozart’ın farkı, sadece küçük yaştaki muhteşem başarısından kaynaklanmamaktadır. Onun müzik anlayışı döneminin çok üstünde ve besteleri içinde derin anlamları olan yapıtlardır. Bir saray müzisyeninin oğlu olarak aristokrat ve saraylılar çevresi içinde dünyaya gelen Mozart feodalizmin ve aristokrasinin bozuk düzeninden rahatsız olmaktaydı; bu rahatsızlığı müziğine yansımış ve bu nedenle ona müziğin Voltaire’i denilmiştir. 18 inci Yüzyılın zarif eleştirici zekası olarak kabul edilen Mozart’ın ünlü Figaro’nun Düğünü adlı oyunu bu yönünü ortaya koymaktadır; çünkü Figaro’nun Düğününün baş kahramanı bir soylu değil, bir soylunun hizmetçisidir. Bu yapıt, o döneme göre yazılması zor bir eserdi ve bu nedenle de, Mozart’ın aynı zamanda sanatta bir devrimci olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte Mozart’ın döneminin üstünde bir anlayışa sahip olduğunu, oyunlarında kadın kahramanlarına “ben özgür doğmuş bir kadınım” dedirterek kadın-erkek eşitliğini vurgulamasından da anlamaktayız.
Mozart, hocasının da katkısıyla, gerçek bir dünyada gerçek insanların hareket ve duygusal dramlarını yansıtmayı amaç edinen yeni müzik anlayışının en iyi uygulayıcısı olmuştur. Zengin armonileme ve orkestra egemenliği gibi getirdiği yenilikler yanında, çok daha geniş bir yapı dizesi içinde ifade ağırlığını ve değerliliğini belirginleştirme tekniğini ustalıkla kullanarak bu yeni akımın günümüze kadar gelen ölümsüz eserlerini yaratmıştır. Müziğinde dehası, nükteciliği, hüznü ve hırsı anlam bulmuştur. Mozart konçertolar ve operalarda büyük başarı sağlamıştır. Bu denli kısa yaşam süresine karşın “Sihirli Flüt” başta olmak üzere, eserlerine bakıldığından müzik adına yapabileceklerinin tümünü yaptığı ve gerçek bir üstünlüğe ulaştığı görülebilir. Zekası, özellikle lirik ve dramatik sanata eğilimli olan Mozart’ı benzerlerinden ayıran en önemli özellik, duygular ve aklı tam bir uyumla bir araya getirmesidir.
“Benim en büyük zevkim çalışmak” diyen ünlü besteci, yaşadığı pek çok olumsuz duruma karşın eserlerinde karamsarlığa yer vermemiş ve hiçbir eseri bir diğerinin tekrarı olmamıştır. Mozart’ın coşkulu müziğinin nedeni olarak birçok araştırmacı iyimser karakterini göstermektedir. Gerçekten de, günümüzde depresyon ve sinir hastalarının Mozart dinletilerek tedavi edilmeye çalışılması, çocukların en sevdiği müzisyenin Mozart olması, onun bu özelliğini vurgular niteliktedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mozart’ı evrensel sanat için değerli kılan bu özelliklerinin yanı sıra, Türkler için de ayrı bir önemi vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen toparlayalım Sayın Erbatur.
N. GAYE ERBATUR (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Osmanlı İmparatorluğunun Viyana’yı kuşatması sonrasında Türklerle tanışan besteci, Osmanlı’nın ihtişamından ve mehter müziğinin zenginliğinden oldukça etkilenmiştir. Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma” operası bunlardan biridir. Ayrıca, “Sarayda Kıskançlık” adlı bir balesi de yurdumuzla ilgili eserleri arasındadır.
Mozart’ın Türk müziğinin ritmik, ezgisel ve tınısal özelliklerine duyduğu ilgi sadece operalarla sınırlı kalmamıştır. Dünyanın “Türk Marşı” diye adlandırdığı ünlü eserler, Mozart’ın en sevilen eserleri arasındaki yerini bu yüzyılda da korumaktadır. Türk Marşı, aslında bir piyano sonatının “Alla Turca” başlıklı son rondo bölümüdür. Bu nedenle Mozart’a “alaturka” olarak dilimizi yerleşen sözcüğün sahibi diyebiliriz.
Türklüğün dünyada tanınmasına bu kadar hizmet etmiş bir dahi müzisyenin 250 nci doğum gününde ona hak ettiği değeri vermemiz gerekmektedir. Dünyanın eşsiz melodilerinin Türk adıyla yan yana anılması gibi muhteşem bir hediyeyi bize vermiş olan Mozart’ı daha iyi tanımalıyız. Yabancı dillerde hakkında sayısız inceleme olan Mozart’ın Türkçe kaynaklarda yer almasını sağlamalı, gençlerimizi bu müziğin dahi çocuğuyla tanıştırmalıyız. Mozart için yapılacak bir çalışma, sonuçta, çağdaş Türkiye’nin evrensel sanat anlayışına verdiği önemin artmasına ve Mustafa Kemal Atatürk’ün göstermiş olduğu muasır medeniyetler seviyesine yükselmemize katkıda bulunacaktır.
Millet hayatında sanatın değerini takdir eden Atatürk “bir millet, sanattan ve sanatkârdan mahrumsa, tam bir hayata malik olamaz; bir millet, sanata ehemmiyet vermedikçe, büyük bir felakete mahkûmdur” diyerek, sanatın önemini, millet hayatındaki rolünü açıklamıştır. Sanat dalları içinde ise Atatürk, özellikle müziğin çok önemli bir yeri olduğuna inanıyordu. 14 Ekim 1925’te, İzmir Kız Öğretmen Okulunu ziyaretinde, öğrencilerin “hayatta musiki lazım mıdır” sorusuna “hayatta musiki lazım değildir; çünkü, hayat musikidir. Musikiyle alakası olmayan mahlukat insan değildir. Eğer mevzubahis olan hayat insan hayatı ise, musiki behemehal vardır. Musikisiz hayat zaten mevcut olamaz. Musiki, hayatın neşesi, ruhu, süruru ve her şeyidir” şeklinde cevap vermiştir.
Müziğin ve özellikle klasik müziğin önemi, evrensel sanat anlayışının en belirgin görülebildiği alan olmasıdır. Avrupa Birliği yolunda ilerleyen Türkiye’nin evrensel sanattan uzak olması, dünyanın ilgi odağında bulunan ve evrensel müziğin en önemli temsilcilerinin başında gelen bir müzisyene yeterince önem vermemesi mümkün değildir. Özellikle de Türk kültürüyle bu kadar yakından ilgilenmiş bir isim olan Mozart’a ve onun evrensel müziğine kayıtsız kalamayız. Doğumunun 250 nci Yıldönümünde, Mozart’a, ülkemize, evrensel müziğe katkıları ve Türk kültürüne verdiği değerden dolayı şükranlarımızı, onu tanıtarak ve yaşatarak göstermeliyiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Gaye Hanım, Mozart’la ilgili ne kadar konuşulsa az, çocuk müziğine bile büyük katkıları var da, toparlamamız gerekiyor, sürenizi bayağı aştınız; lütfen…
Buyurun, son sözünüz.
N. GAYE ERBATUR (Devamla) – Toparladım Sayın Başkan, teşekkür ettim.
BAŞKAN – Bitirdiniz, teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, Sayın Gaye Erbatur’un gündemdışı konuşması üzerine Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Atilla Koç söz istedi.
Buyurun Sayın Bakan.
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın)- Kültür ve Turizm Bakanı olarak Mozart’ın, tüm dünyanın tanıdığı bu büyük bestecinin 256 ncı doğum yıldönümü münasebetiyle sizlerle beraber konuşmak istedim. Ama, Gaye Hocam gayet geniş bir şekilde -eski tabirle arizamik- Mozart’ı anlattı. Onun için, bana konuşacak söz kalmadı. Hocam, çok teşekkür ederim. Ama, Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bizim de Mozart üzerine çalışmalarımız devam ediyor. Etkinliklerimize Bakanlık içinde ve Bakanlık dışında devam edeceğiz. Çünkü, eserleriyle bize yakın, o çağlarda Avrupa’da bize karşı duyulan kinleri, buzları bir sevecenliğe döndüren büyük bir bestekâr olarak bugün Mozart’ın anısına gösteriler ve performanslar tertip edeceğiz.
Ben Gaye Hoca Hanıma tekrar teşekkür ederek, Mozart’ın doğum gününde hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
Tüm Haberler