Haberler

Orkestranın 35 yıllık flüt sanatçısı kendisine yapılan mobing iddiasını sanal alemle paylaştı. 18.02.2024

Eser Kılınç. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın 35 yıllık flüt sanatçısı. Kıdeminden ve deneyiminden dolayı, dört sanatçıdan oluşan İzmir Devlet Senfoni Orkestrası flüt gurubunda flüt grup şefinin hemen yanındaki  1. rahlede yer alması gerek. Ancak iddia odur ki, bu şekilde olmuyor gerçekte.  İddialara göre uzun süredir yaşanan bir rahle sorunu var ve orkestranın flüt sanatçısı Eser Kılınç’ın sosyal medya sayfasında bir paylaşımı oldu.

Paylaşımında şunları yazmış flüt sanatçısı Eser Kılınç:

“Sevgili Facebook, en nihayet flüt ve pikolo'm yapıldığından; prova ve konserlerde gönlümce çalıp,müzik yapabileceğim derken şimdi de, notaların peşinden koşturuyorum.Nasılsa, 3.flüt ve pikolo partileri yok olup, tam provanın ilk günü ortaya çıkıyor.Bu durumu artık kanıksadığımdan; sahnede benim oturmam gereken yerdeki sandalye sehpa ile birlikte yok olduğunda doğal olarak şaşırmadım. Ve kendime bir sandalye ve sehpa almak istedimse de sehpalar bozuk olduğundan sadece sandalye alıp üstüne oturup beklemeye (sahne amirinin getireceğini düşünerek)karar vermişken; bir baktım ki grup şefi elinde sehpa ile bana doğru geliyor. Hah! şimdi beni utandıracak nezaketiyle (küs olduğumuzdan) dedim. Nerdeeee , meğer kendisininkini değiştirecekmiş.  Ben de sağ yanımdaki müzisyen arkadaşıma serzenişte bulunurken , sağolsun kendi sehpasını bana verdi. Hoop ..!bu sefer de sol yanımdan kaybolan nota geliverdi. Şef de demez mi hadi arkadaşlar şimdi deşifre yapalım. Kaybolan eserin çalışması ertesi gün yapıldı da; böylece deşifre yapmaktan kurtulup, hiç olmazsa 1 gün çalışabildim aslında en az 1 hafta önce çalışmam gereken notayı .Ha bu arada; Çaykovsky'nin "Fırtına"adlı eserinin notası "Elgar" Çello Konçertosunun dosyasının içine girmiş o esintiyle.”

Yukarıda paylaştığımız sosyal medya paylaşımındaki anlatılanları tabii ki iddia olarak kabul ediyoruz. Ve iddialar sadece bu paylaşımda anlatılanlarla kalmıyor. Gazetemizin fısıltı kutusuna çok başka iddialar da düştü. Ancak sadece sayfaya koyduğumuz sosyal medya paylaşımından yola çıkarak iddiaları değerlendireceğiz.

Eser Kılınç’ın sosyal medya sayfasında paylaştığı iddialarına göre görünen o ki, orkestra yönetimi tarafından sahnede görevli luthiyer dahi kullanılarak 35 yıllık flüt sanatçısı Eser Kılınç’a karşı nedeni bilinmez bir mobing uygulanıyor.

Kurulduğu 1975 yılından beri kendine ait bir salonu olmamış ve günümüzde İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Adnan Saygun Sanat Merkezi salonunda konserlerini gerçekleştiren ve yine aynı salonun çatısı altında provalarını yapan İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, söz konusu salonda konser veren başka orkestralarla aynı sahne malzemelerini (rahle-sandalye) kullanırken, söz konusu sahne malzemelerinin kırık ya da bakımsız olduğu, sanatçı müziğini icra ederken sandelyelerden rahatsız edici sesler geldiği epey bir süredir bize ulaşan bilgiler dahilindedir. İddia odur ki, tüm bu olumsuzluklara bir de orkestra yönetimlerince şımartılmış luthiyer ve benzeri sahne personelinin görev bilincine aykırı tavırları eklenince, Sayın Eser Kilinç’ın sosyal medya hesabında yaptığı bu paylaşım yerini buluyor.

Özellikle son birkaç yıldır sanat kurumlarımızda yükselen mobing iddialarının kaynağının asıl nedeni; orkestralarda, korolarda, müzik topluluklarında 31 Mayıs 2006 tarihli 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası hakkındaki yasanın 4B maddesine göre iş kaydı yapılan ve bu nedenle kısaca 4B’li olarak adlandırılan sanat çalışanlarının, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kadro vaadi üzerine, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün çok yanlış bir tutumla tüm 4B’li sanat çalışanlarını yarışma sınavı yapmadan kadroya (A Kadrosu) almasıdır. 4B’li sanat çalışanlarının birçoğu topluluklardaki A kadrosuna mensup sanatçıların birinci ya da ikinci derece yakınları veya tanıdıkları olduğundan, yarışma sınavı yapılmadan A kadrosuna alınmaları topluluklarda nepotizmi had safhaya ulaştırmıştır. Öte yandan da orkestraların, koroların ve sair müzik topluluklarının müzikalitesini ve sanat niteliğini olumsuz yönden etkilemiştir.

Tüm bu mobig iddialarının ortadan kalkması, sanat topluluklarının kalitesinin yükseltilerek hakkaniyetli  huzurlu çalışma ortamının sağlanmasının tek yolu; orkestraların, koroların ve sair müzik topluluklarının kuruluş yasalarının ve bu yasaların işlerliğini sağlayan yönetmeliklerin harfiyen uygulanması, sanat teknik kurullarının özerk yapısına kavuşturularak sanatın yapılabilmesi önceliği güden nepotist ilişkilerden uzak yüksek etik duruşu ile kararlar alıp uygulamasından geçmektedir.