ISSN: 1301 - 3971
Yıl: 18      Sayı: 1953
Şu an 15 müzisyen gazete okuyor
Müzik ON OFF

Günün Mesajları


♪ Kültür bakanlığı sınavında. Ankara thm koro şefi kızını aldı. Urfa korusu şefi kayın biraderini aldı. İstanbul korosu şefi oğlu ve yeğenini aldı. ilginizi çekerse detay verebilirim
ttnet arena - 09.07.2024


♪ Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarken, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını en coşkun ifadelerle kutluyoruz.
Mavi Nota - 28.10.2023


♪ Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümlerinin Eğitim Programları Sorunları
Gülşah Sargın Kaptaş - 28.10.2023


♪ GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE!
Mavi Nota - 07.02.2023


♪ 30 yıl sonra karşılaşmak çok güzel Kurtuluş, teveccüh etmişsin çok teşekkür ederim. Nerelerdesin? Bilgi verirsen sevinirim, selamlar, sevgiler.
M.Semih Baylan - 08.01.2023


♪ Değerli Müfit hocama en içten sevgi saygılarımı iletin lütfen .Üniversite yıllarımda özel radyo yayıncılığı yaptım.1994 yılında derginin bu daldaki ödülüne layık görülmüştüm evde yıllar sonra plaketi buldum hadi bir internetten arayayım dediğimde ikinci büyük şoku yaşadım 1994 de verdiği ödülü değerli hocam arşivinde fotoğraf larımız ile yayınlamaya devam ediyor.ne büyük bir emek emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunarım.Ne olur hocamın ellerinden benim için öpün.
Kurtuluş Çelebi - 07.01.2023


♪ 18. yılımız kutlu olsun
Mavi Nota - 24.11.2022


♪ Biliyorum Cüneyt bey, yazımda da böyle bir şey demedim zaten.
editör - 20.11.2022


♪ sayın müfit bey bilgilerinizi kontrol edi 6440 sayılı cso kurulrş kanununda 4 b diye bir tanım yoktur
CÜNEYT BALKIZ - 15.11.2022


♪ Sayın Cüneyt Balkız, yazımda öncelikle bütün 4B’li sanatçıların kadroya alınmaları hususunu önemle belirtirken, bundan sonra orkestraları 6940 sayılı CSO kanunu kapsamında, DOB ve DT’de kendi kuruluş yasasına, diğer toplulukların da kendi yönetmeliklerine göre alımların gerçekleştirilmesi konusuna da önemle dikkat çektim!
editör - 13.11.2022


Tüm Mesajlar

Anket


DOB, DT ve GSGM'de 4B kadrosunda çalışanların 4A kadrosuna alınmaları için;

Sonuçları Gör

Geçmişteki Anketler

Tavsiye Et




Tavsiye etmek için sisteme girmeniz gerekmektedir.

Destekleyenlerimiz






 

Yazılar


Günümüz Türk Müziği ve KaynaklarıSayı: - 08.02.2007


Bugün radyoları açtığınızda kulağınıza gelen müzikten yola çıkarak geri dönelim. Bu günkü müziğin çeşitlerine ve kaynaklarına doğru uzanalım. Hangi başlıklarla karşılaşıyoruz: Doğal ki her şeyden önce pop müzik ve onun dalları olan Arabesk; özgün müzik; fantezi, aranjman (uyarlama), caz müziği, rock, metal, tekno müzik, vb.

Bütün bu duyuşlarımızda Türk makamları ve ritimleri, teknoloji olanaklarıyla birleşip Batı normları içinde bir söylem yaratmakta. Bunların dışında hala bazı radyolarda (başta TRT olmak üzere) Klasik Türk Müziği (Türk Sanat Müziği veya Divan Müziği olarak da bilinir); Türk Halk Müziği ve Cumhuriyetten sonra bir bireşim (sentez) olarak gelişen Çok Sesli Klasik Müzik var.

Bu duyuşlarımızın köklerine inice, bugüne ulaşan köprünün başında neler buluyoruz?

Önce Türklerin coğrafi yayılımıyla edindikleri kültür birikiminde müziğin yerine değinelim: Orta Asya’daki Şaman geleneğine bağlı olarak bugün elimizde en eski örnekleriyle (doğal ki özgün şekliyle değil) var olan müzik Askeri müzik, yani Mehter müziğidir.

1) ÖRNEK: MEHTER MÜZİĞİ
Osmanlı ordusu yalnız savaşa giderken yanında Mehter bandosunu da götürmekle kalmaz, barış için de Avrupa kentlerine gittiğinde yine Mehter takımını götürürmüş. Onların sokaklarda yürüyerek verdiği konserler, güçlü vurma çalgıları ve değişik giysileri Batılı müzikçileri 18.yüzyıl ortasından başlayarak etkilemiş. Böylece Batıdaki senfoni orkestralarına katılan vurma çalgılar Mehter’in Kös, Nakkare gibi büyük davullarının etkisiyle oluşmuş.

2)ÖRNEK: MOZART- SARAYDAN KIZ KAÇIRMA UVERTÜRÜ
Türklerin Anadolu’ya yayılmaları ve İstanbul’u almalarıyla etkilendikleri, bu topraklarda daha önce var olan Bizans müziği de teksesli ve belli bir makam çerçevesinde. Altta etkin olan sürekli bas müziğe birazcık olsun derinlik katıyor.

3)ÖRNEK: BİZANS İLAHİSİ
Türklerin İslam dinini kabul etmesiyle aktarılan dini müzik belli makamlara dayalıdır. Bu makamlar Arap ve İran kültüründen aktarılmıştır. Cami, Medrese ve tekkelerde terennüm edilen ilahiler, ezan, tekbir..

4)ÖRNEK: TEKBİR-SALAD-YUNUS
Türk müziği tarih boyunca Batı müziği sisteminden farklı bir ses sistemi içinde, kendi geleneğindeki makam ve usul yapısında ve tek sesli olarak gelişmiştir. Klasik Türk müziği ve Türk Halk müziği söze, dolayısıyla edebiyata dayalı müziklerdir. Klasik Türk müziği Divan edebiyatı; halk müziği, halk edebiyatı ile birlikte yoğrulmuştur.

Klasik Türk müziği çoğunlukla saray çevrelerinde geliştiğinden, daha süslemeli ve dolaylı bir anlatıma, Farsça, Arapça gibi ağdalı dillere dayalıdır.

5)ÖRNEK: TUTİYİ MUCİZE
Halk müziği ise saz şairlerinin, âşıkların elinde geliştiğinden daha yalın ve öz Türkçe bir anlatıma sahip olmuştur. Halk acısını, sevincini manilerle dile getirmiş, ağıt yakmış, türkü çığırmış, bir yerde vakanüvis gibi olayların tarihini tutmuş, şarkıları belge halinde kullanmıştır.

AKSAK ritim Türk halk müziğine özgü bir ritim çeşidi olup bugün uluslararası ansiklopedilere girmiştir.

6)ÖRNEK: AKSAK
Ülkenin her yöresinin kendine özgü bir  folkloru vardır. Orta Anadolu’nun Misket’i, Egenin Zeybeği, Karadeniz’in horonu gibi.

7)ÖRNEK: KARADENİZ-Çayeli’nde buldum seni

Çoksesli Müzik:
Osmanlı Sarayı’nın çoksesli Batı müziği ile tanışması dışardan gelen konuk orkestra ve opera dinletileriyle başlar. Bunlar müzikli oyunlar, orkestra konserleri, opera temsilleri, bale ve koro topluluklarının dinletileridir. Bu konuda belgelere dayalı en eski olay 1543’te imzalanan Osmanlı-Fransız antlaşmasından sonra I.François Kanuni’ye bir orkestra göndermesi ve bu orkestranın sarayda üç konser verişidir. Önemli bir Klasik Türk Müziği bestecisi olan III. Selim, Batı müziğini de merak etmiş, kız kardeşi Hatice Sultan’ın Sarayında bu müziği dinlemiş. Ve ilk kez III. Selim zamanında 1797’de Topkapı Sarayı’na Batı’dan gelen bir opera topluluğu konuk edilmiş,  temsiller saray çevresinde büyük ilgi uyandırmıştır.

Batı müziğinin eğitimi için ilk adımları II. Mahmut atar. 1826’da Yeniçeri Ocağı’nı  dağıtıp yerine Asakir-i Mansurei Muhammediye adlı orduyu kurar. Yeni orduya artık mehter hanenin müziği değil, yeni bir müzik gerekmektedir.

Böylece “mehter” geleneğine hiç benzemeyen, Nizam-ı Cedid Ordusunun yürüyüşlerine eşlik edecek olan  bir “Boru Takımı” kurulur. Başına ünlü İtalyan opera bestecisi Gaetano Donizetti’nin kardeşi Giuseppe Donizetti (paşa) getirilir. 1831’de Musika-yı Hümayun (Padişahın Müzik Topluluğu) adını alan topluluk, önceleri saray ve ordu bandolarına çalıcı yetiştirmekle ve Saray Bandosu olarak  görev yapmakla yükümlüdür. Donizetti Paşa bunlara 1846’da yaylı sazlar bölümü ekleyerek bu nüveden bir de orkestra oluşturur.

Tanzimat’la birlikte, 1839’da Istanbul’da açılan Fransız Tiyatrosu’nda sarayın dışında da müzikli oyunlar ve operetler oynanmaya başlanır. Batı’dan gelen sanatçıların bu temsilleri çoksesli müzik dünyasını zenginleştirir. Ardından 1840’lı yıllarda Naum Tiyatrosu’na gelen İtalyan opera kumpanyaları gündemdeki ünlü İtalyan operalarını sahneler.

CUMHURİYET SONRASI ÇOKSESLİLİK
Müziğimizin uluslararası bir dil konuşabilmesi için tekseslilikten çoksesliliğe geçmesi gerekmiştir. Böylece, Cumhuriyet ile birlikte birçok konuda olduğu gibi müziğimizde de devrim yaşanmıştır. Geleneksel müziklerimizin özü ile birleştirilen çokseslilik yapısı müziğimize yeni bir kişilik kazandırır. Cumhuriyetten birkaç yıl önce ve hemen Cumhuriyet’in ilk yıllarında Batı ülkelerine müzik eğitimine gönderilen besteciler yurda dönerek genç Türkiye ile yeni bir müzik dünyasına başlarlar. Türk Beşleri olarak bilinen bu ilk kuşak çoksesli Türk bestecilerimiz, aynı zamanda birer eğitimci oldukları kadar, konservatuvar ve orkestra gibi kurumların da kurucusu olmuşlardır.

Türk Beşleri: Cemal Reşid Rey (1904-1985), Ulvi Cemal Erkin (1906-1972); Hasan Ferit Alnar (1906-1978); Ahmet Adnan Saygun (1907-1991); Necil Kazım Akses (1908-).
Bu ilk kuşak bestecilerimiz, ilk dönem çalışmalarında, geleneksel ezgileri bozmadan çok seslendirme yoluna gitmişlerdir. Cemal Reşid Rey’in Anadolu Türküleri veya Katibim Çeşitlemeleri

ÖRNEK: CRR-KATİBİM
ÖRNEK: ALNAR’IN KANUN KONÇERTOSU
ÖRNEK: AHMET ADNAN SAYGUN’UN YUNUS EMRE ORATORYOSU

Sonraki kuşaklardan dünyaca ünlü bestecilerimizi de şöyle sayabiliriz: İlhan Usmanbaş, Cengiz Tanç, Bülent Arel, İlhan Mimaroğlu. Bu bestecilerin yapıtlarında artık bildik ezgiyi olduğu gibi değil, müzikteki yapının gerektirdiği şekilde değişime uğramış olarak duyarız. Arel ve Mimaroğlu dünyanın en önemli elektronik müzik bestecileri olarak tarihe geçmişlerdir.

ÖRNEK: USMANBAŞ
ÖRNEK. MİMAROĞLU

Bütün sanat tarihinde olduğu gibi bir kuşak öncekine karşı çıkarak ama yine de onun birikiminden esinlenerek yeniliklere açılmıştır. Necil Kazım ile gelen Modernizm, Usmanbaş, Arel ile ileri noktalara varmış, Nevit Kodallı, Ferit Tüzün gibi bestecilerle yine halk ezgilerinin bildik renklerine dönmüştür.

ÖRNEK: TÜZÜN
ÖRNEK: YALÇIN TURA

Daha sonraki kuşaklar içinde çoksesli müziğin eğitimi için beste yazanlar da halk ezgilerini ve makamsal yapıyı temel almışlardır. Örneğin: Yalçın Tura, Cenan Akın ve Muammer Sun, gibi. Daha DA sonraki kuşaklar çağdaş dünya müziğinin akımları içinde besteler yaptılar. Ali Darmar, Betin Güneş, Turgay Erdener, Kamran İnce, Sıdıka Özdil, Hasan Uçarsu, Mehmet Nemutlu ve Aydın Esen gibi. Bu bestecilerimiz Türk halk ezgilerinin renklerinden de yararlanıyorlar, popüler müziklerden, cazdan ve elektronik çalgılarla bilgisayardan da yararlanıyorlar.

ÖRNEK. KAMRAN İNCE
ÖRNEK. AYDIN ESEN -VE hala halk ezgilerinin renk ve ritimlerini pop-caz söylemiyle birleştirebilen bestecilerimiz çıkıyor: Fazıl Say gibi.-ÖRNEK: FAZIL SAY-NASREDDİN HOCA- Her müzik kendi içinde bir değer taşır. Her müzik iletişimi sağlar insanlar arasında kulağın büyülü yolculuğunu yapar. Kendi iç dünyamızın zenginliğidir.
  

 


Yazıyı Tavsiye Et

Yorumlar


Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.