Yazılar
Müzikte PrometheusSayı: - 02.01.2006
Antik din mitologyasının, Rönesans’tan sonra hümanizme eğitiminden geçmiş batı düşün ve sanatı üzerindeki derin etkisini biliyoruz. Bu etki, gücünü yüzyıllarca sürdürmüş. Bütün bu süre boyu giderek en küçük ayrıntılara varan araştırı ve yorumlara romantizm akımında da ağırlığını korumuştur. Bu akımın pek çok ozan ve yazarıyla başka sanat kollarında seçkinleşmiş temsilcilerini ilgilendiren mitologya konularından biri de “Prometheus” olmuştur.
Öyküye göz atıldığında hiç de karışık olmadığı anlaşılır. Nedir Prometheus olayının kaynağı ve özeti? Önce hemen söyleyeyim Baştanrı Zeus’a yenik düşen dev titanların soyundandır Prometheus. İyapetos’la Okeaunus’u kızı Klimene’nin dört oğlundan biridir o… Zeus’un bu dört oğla da özel bir kini vardır, nedeni açıktır; dördünün de akıl ve mantık sahibi olmaları, bu özelliklerinden yararlanarak Baştanrı’ya karşı çıkmaları. Dört kardeş arasında Prometheus’un bir başka üstünlüğü de geleceği görebilmesi. Zeus’un bir gün gideceğini bilmesidir. Ayrıca hep insanlardan yanadır; Prometheus… Onları güçlendirip gene onların yardımıyla Zeus’tan Titanların öcünü almak amacındadır. Bu oyunu sezen Baştanrı’nın insanlara da hıncı artmış, ateşi bile esirgememiştir onlardan. Prometheus amacı uğruna ateşi iletir insanlara… İşte bu olay bardağı taşırmış. Zeus korkunç bir ceza hazırlamıştır ona, bir dağ kavuğunda zincire vurulacak, bir kartal her gün gelip karaciğerini yiyecektir. Prometheus bu durumda bile eyleminin neden ve sonuçlarını inceler, yargılara varır; ne yapmışsa bilerek yapmış, insana bilinç ve özgürlük getirmiştir.
Prometheus öyküsüne ilk kez İsa’dan önce 700 yıllarında yaşamış Hesiodos’un şiirlerinde rastlanır. İsa’dan önce beşinci ve altıncı yüzyıllarda yaşamış büyük tragedya yazarı Ayşkilos’dan başlayarak pek çok yazar ve düşünür konu üzerinde durmuş, yorumlamıştır. Kuşkusuz en kabule değer yorum ve yargılar da Ayşkilos’un “Zincire Vurulmuş Prometheus” adlı yapıtında yer alır; alı ve bilinç kaba güçten daha çok üstündür. Zeus’un en güçlü görünmesine karşın en güçsüzdür aslında. Özgürlük ise tüm yaratıkların temel hakkıdır… Prometheus bu inançlarını dünya yok oluncaya dek savunur. Tragedya’nın sonunda Ayşkilos bir inancını daha ekler böylece; kıyamet kopsa da son söz düşüncenindir. Romantizmin kapısını aralayanlardan Alman yazar ve ozanı August Wilhelm Schlegel “Prometheus” adlı şiirinde insana güvenle bağlı bir yiğit olarak gösterir onu. Gene Romantik İngiliz ozanı Lord Byron ve çağdaşı vatandaşı Shelley de aynı inançtadır. Alman yazar ve ozanı Goethe ise başka bir yorum getirir; Zeus aldatılmış, akıl gücü yitmiş, bu güç insanlara geçmiştir. Tanrılar saltanatı sona ermiş, bilinçlenen insan onlara bağlanıp bağlanmama yolunda karar olacak oluşuma ermiştir. Yüzyılımızın büyük yazarı Andre Gide “Zincire Kötü Vurulmuş Prometheus” adlı yapıtında ise gene başka bir yoruma yönelir. Prometheus’un karaciğerini yiyen kartalı vurup yiyecek, mutluluğunu bütünleyecektir. Goethe’nin Prometheus yorumuna kanıtlardan birine kulak verelim: Prometheus adlı şiirinde şöyle diyor, büyük yazar ve ozan, “Gökyüzünü ört bulutlarla Zeus” Ne olursa olsun yapmadığın kulübem ve ateşini kıskandığın ocağımla yeryüzünde bırakmak zorundasın beni… Tanrılar şu güneş altında sizlerden daha zavallısını bilmiyorum. Başımızdaki, sizleri ancak kurban kırıntıları ve dua mırıltılarıyla besler yalnızca. Kapılarda bekleyenler çocuklar ve dilenciler değil sizlersiniz bilin… Çocukluğumda bakardım şaşkın bakışlarla güneşe, sanırdım bir kulak bulunur ve yakarışlarımı duyacak, bir yürek bulunur düşkünlere acıyacak. Bana dev Titanların yürekliliğine karşın kim yardım edecek? Ölümden tutsaklıktan kim kurtaracak? Ama bütün bunları sen yapıp etmedin mi kutsal ateşli yürek? Aldatılmış, kandırılmış ama yukarıda uyuyanlara teşekkür için… Seni onurlandırmak mı, neden? Acılarımı mı dindirdin sanki? Korku sonucu gözyaşlarımı mı dindirdin? Efendilerimiz beni güçlünün güçlüsü olan zaman ve edebi kaderde erkek olarak biçimledi. Çiçek düşler belirmedi diye yaşamdan nefret edip çöllere kaçacağını mı sandın? Burada kalacak ve istediğim insan modelini oluşturacağım. Acı çeken, ağlayan, zevklenen ve sevinen bir yaratık olacak bu. Tıpkı benim gibi semi saymayan, tanımayan.”
Evet, Johann Wolfgang Goethe’nin “Prometheus” adlı şiirinden çeviri yaklaşık böyle. Şiiri, ozana olağanüstü hayranlık ve saygıyla bağlı bir başka besteci, Franz Schubert bestelemiş ve altı yüzü aşkın “Lied”leri arasına katmıştı.
”Prometheus’un Yarattıkları” adlı balenin konusunu bale yöneticisi Salvatore Vigano yazmış, müziğini de Ludwig van Beethoven’e ısmarlamıştı. Konuya bakılırsa Prometheus insanlara ateş, bilinç ve özgürlükle birlikte bir kadın, bir erkek iki toprak heykelcik vermişti. Bunlardan biri müzik, öbürü danstı, tanrısal ateşle yaşam bulmuşlardı. Beethoven müziği besteledi, yapıt 1801 yılı baharında Saray Tiyatrosu’nda sahnelendi ama besteci bu gösteriden his de memnun kalmadığını Vigano’dan yakınan bir mektupla yayıncı Hofmeister’e bildirdi.
18.yy.da yaşamış bir başka Alman yazar, ozan ve düşünürü Johann Gittfried Herder yaşamının büyük bölümünü Weimar’dan geçirmiş, orada ölmüştü. 1850’de adına aynı kentte bir anıt dikilmiş, bu nedenle düzenlenen tören için Weimar Prensliği genel müzik müdürü Franz Liszt “Prometheus” adlı bir senfonik şiir bestelemişti. Herder’in “Zincire Vurulmuş Prometheus” adlı şiirinden esindir bu senfonik yapıt.
Herder şöyle bitirir dizelerini; “Mitologyayı umut bildirisi olarak kabul et. Prometheus’un getirdiği ateşten yararlanmayı bil! O ateşler dünyayı güzelleştir, o ateşin alevinden kendini ve çevreni mutlu kılacak bilgiyi üret!”
Yazıyı Tavsiye Et ♫
Yorumlar
Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.
Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.