ISSN: 1301 - 3971
Yıl: 18      Sayı: 1959
Şu an 113 müzisyen gazete okuyor
Müzik ON OFF

Günün Mesajları


♪ Kültür bakanlığı sınavında. Ankara thm koro şefi kızını aldı. Urfa korusu şefi kayın biraderini aldı. İstanbul korosu şefi oğlu ve yeğenini aldı. ilginizi çekerse detay verebilirim
ttnet arena - 09.07.2024


♪ Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarken, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını en coşkun ifadelerle kutluyoruz.
Mavi Nota - 28.10.2023


♪ Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümlerinin Eğitim Programları Sorunları
Gülşah Sargın Kaptaş - 28.10.2023


♪ GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE!
Mavi Nota - 07.02.2023


♪ 30 yıl sonra karşılaşmak çok güzel Kurtuluş, teveccüh etmişsin çok teşekkür ederim. Nerelerdesin? Bilgi verirsen sevinirim, selamlar, sevgiler.
M.Semih Baylan - 08.01.2023


♪ Değerli Müfit hocama en içten sevgi saygılarımı iletin lütfen .Üniversite yıllarımda özel radyo yayıncılığı yaptım.1994 yılında derginin bu daldaki ödülüne layık görülmüştüm evde yıllar sonra plaketi buldum hadi bir internetten arayayım dediğimde ikinci büyük şoku yaşadım 1994 de verdiği ödülü değerli hocam arşivinde fotoğraf larımız ile yayınlamaya devam ediyor.ne büyük bir emek emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunarım.Ne olur hocamın ellerinden benim için öpün.
Kurtuluş Çelebi - 07.01.2023


♪ 18. yılımız kutlu olsun
Mavi Nota - 24.11.2022


♪ Biliyorum Cüneyt bey, yazımda da böyle bir şey demedim zaten.
editör - 20.11.2022


♪ sayın müfit bey bilgilerinizi kontrol edi 6440 sayılı cso kurulrş kanununda 4 b diye bir tanım yoktur
CÜNEYT BALKIZ - 15.11.2022


♪ Sayın Cüneyt Balkız, yazımda öncelikle bütün 4B’li sanatçıların kadroya alınmaları hususunu önemle belirtirken, bundan sonra orkestraları 6940 sayılı CSO kanunu kapsamında, DOB ve DT’de kendi kuruluş yasasına, diğer toplulukların da kendi yönetmeliklerine göre alımların gerçekleştirilmesi konusuna da önemle dikkat çektim!
editör - 13.11.2022


Tüm Mesajlar

Anket


DOB, DT ve GSGM'de 4B kadrosunda çalışanların 4A kadrosuna alınmaları için;

Sonuçları Gör

Geçmişteki Anketler

Tavsiye Et




Tavsiye etmek için sisteme girmeniz gerekmektedir.

Destekleyenlerimiz






 

Yazılar


Popüler kültürde Gasp ve Popülerin Gayri Meşruluğu (1. bölüm)Sayı: - 14.05.2007


Giriş
Bu makalenin temel amacı popüler kültür konusunu eleştirel bir şekilde ele alıp değerlendirmektir. Bu değerlendirmenin önemi sunulan yorumlar ve eleştiriler yanında, okuyucuyu üzerinde düşünmeye ve araştırma yapmaya yönlendirici birçok soruların ortaya atılması ve akla getirmesinde yatmaktadır. Makalenin temel yaklaşımı günümüzde popülerin, kültürün ve popüler kültürün egemenlik ve mücadelenin üretimi ve ilişkilerinin bütünleşik ve dinamik bir parçası olduğu ve kapitalist ekonomik, kültürel ve siyasal pazar yapılarının egemenliği altında şekillendiği üzerinde odaklanmaktadır. Bu amaç ve bağlam çerçevesinde, önce popüler, kültür ve popüler kültür kavramları ve üretimi üzerinde duruldu ve ardından popüler kültür pratikleri, ideoloji, üretim, dağıtım ve tüketim bağlamlarında irdelendi. Kaynakça bölümünde hem bu makale için kullanılan hem de önerilen okuma listesi sunuldu.

Popüler ve Popülerliğin Öznelleştirilmiş Anlamı
Popüler kavramının günümüzde popüler olan tanımı, en popüler gaspa dayanan yanlış betimlemelerden biridir. Bu betimlemeyle, tanım "halkın, halka ait" anlamından, "birçok kişi tarafından sevilen veya tercih edilen" anlamına dönüştürülmüştür. Bu dönüşüm kendiliğinden ve tesadüfi olarak oluşmamıştır. Burjuva demokrasilerinin yükselmesi ve bu demokrasilerin popüler seçim özgürlüğüne dayanan meşruluk iddiası ve bunun siyasal alandaki ifadesi olan seçim süreciyle yan yana oluşmuştur. Böylece, popüler ve popülerlik, yönetim politikaları, etkinlik ve uygulamalarının meşrulaştırıcı kabul damgası yapıldı. Popülerin bu egemen kullanılışı farklı alanlara taşındı ve yeni anlamlar yüklenerek egemen sistem için yaygın bir dayanak ve bilinç yönetimi rolleri üstlendi: İletişim medyasında, popüler, egemen medya ürünlerinin (programların ve pratiklerin, müzik ve film endüstrilerinin siyasal ve kültürel pazara sunduklarının) halk tarafından sevilip tutulduğu anlamına gelir. Popüler tv programı, popüler film yıldızı, popüler sporcu, popüler popçu, popüler politikacı, popüler müzik, popüler restoran, pop kültürü ve popüler olma gibi anlamlandırmalarla tercih edilen meşruluklar yaratıldı. Egemen popülerliğin siyasal ve kültürel politikalarda ve üniversitelerde en yaygın görünüm biçimi “halk oyu” anlatımıyla gelir. Halk oyu yoklamaları egemen politikaların meşrulaştırma aracıdır. Halk oyu yoklamalarıyla, bilimin istatistik metodu, kendini haklı çıkarma ve iyiyi kendine mal ederken, kötüyü ve değersizi, eleştirileni ve istenmez ilan edileni halka yükleme aracı olarak kullanılır. Böylece, nedensellik ilişkilerinde, çıkara göre, yeni-pozisyonlandırmalar yapılır: Popüler çoğulluğa mal edilir. Bu yapılırken, popülerin materyalliğinden ve materyalliğin desteği olan kültürellikten, üretim araçlarına sahip olanlar (popüler üzerinde mülkiyet hakkı olanlar) fayda sağlarlar. Faydada, yararlanmada, popülerin kaynağı ve odak noktası olduğu iddia edilen çoğunluk ise, materyalliği gerçekleştiren ve kültürelliğe destek sağlayan bitmiş-ürünün tüketicisi\kullanıcısı\izleyicisi rolünü oynarlar. Popüler olarak nitelenen ilişkilerde, popüler kültür, pazarı belirleyici konumundan alınıp kenara oturtulurken; üretim, moda ve reklam pazarının sunduklarını kullanan tüketici konumundaki insanlar ise, bu bağımlı konumlarından alınıp belirleyici konuma yerleştirilir. Böylece, kapitalist demokrasinin örgütlü pazar sistemi ve bu sistemin devleti meşruluk kazanır; medya ve diğer sermayenin faaliyetleri yaptıklarını popüler isteme dayattıklarını iddia ederek, kendilerini evrenselleştirirler.

Ekonomik anlamda popülerlik, birçok küçük üreticilerin olduğu açık ve aktif pazar iddiasından, kapalı tekelleşmiş pazar, şirket ve ürünlerinin bilinmesi ve tercihsel üstünlüğü anlamına kadar çeşitlenen biçimlerde kullanılarak ekonomik pazar yapılarını destekleme işlevini yüklendi.

Tanımlamada "halkın" ile "birçok kişi tarafından sevilen veya birçok kişinin tercihi olan" arasında tutulan karmaşıklık, popüler kültürü masumca yanlış anlama veya yanlış anlamlandırmaktan veya geçmiş-tarihin hareketine bağlı fikirlerin kompeksliğinden kaynaklanmamaktadır. Bugün halk, halkın ve popüler terimlerini kapitalist kültürel, siyasal ve toplumsal düşünce tarzına ve endüstriyel tüketim bilincine bağlamak belli çevreler için oldukça yararlıdır. Buna ek olarak halk ve popüler fikrinin altını ilgili alt-fikirler, alt-mitler ve alt-şaşırtmacalar doldurulur (veya dolar). Örneğin, eğer halkın yüzde yetmişi belli bir tv programını seyrediyor dersek, bu, hem "halkın" hem de halkın yüzde yetmişinin onaylaması anlamında, zorunlu olarak popüler anlamına mıdır? Eğer niceliksel çoğunluk popülerliği belirleyen ölçü ise, evet. Fakat gene de hiç bir şey bundan daha az açık veya koşullandırıcı veya yanlış yöne sürükleyici değildir: (a) “Çok veya en çok” olarak nitelenen niceliksel fazlalık “popülere” eşit mi? Neden? (b) Toplumun gelişmesi, doğru olan, haklı ve iyi olan zorunlu olarak, kendini çoğunluğun kabulünden (fikir birliğinden, popülerlikten) geçerek mi ifade etmektedir? Popüler ekonomik, siyasal ve kültürel politikalar ve uygulamalar, popüler seçimler ve Mr. Derviş gibi popüler kişiler, “niteliği belirleyen niceliksel çoğunluk” tarafından mı saptanmaktadır? Popüler ve popülerleştirme bağı nedir ve popülerleştirmeye neden gereksinim duyulmaktadır? (c) Çalışanların yüzde altmışı haftada 60 saat çalışıyorsa, işsizlik çok fazlaysa, kent nüfusunun çoğunu yoksul bölgeler oluşturuyorsa, yüzde doksanı 60 yaşından fazla yaşayamıyorsa, protesto alkışlamaya indirgenmişse, okul koşullarını protesto eden ilk okul öğrencileri bile DGM’ye veriliyorsa, özel tv kanallarındaki eğlence sunucularının çoğunluğu homoseksüel ise, bütün bunlar popülerlik anlamına mı geliyor? Bu insanlar haftada 60 saat çalışmayı, işsizliklerini, yoksun ve yoksul kent yaşamını, kısa yaşamayı, alkışla protestoyu, DGM’yi ve homoseksüelliği tasvip ve tasdik mi ediyorlar? (d) Neden işle, işsizlikle, yoksun yaşamla ve kötü hayat koşullarıyla ilgili sorunlarda popüler kavramı yer almaz? Onun yerine neden popülerlik belli grupların eğlence, zevk, seks, tüketim ve kullanımlarıyla eşleştirilir? Popüler iyiyi, arzu edileni ve tercih edileni ifade ettiği için mi? Hakikaten, popüler olanlar iyiyi, doğruyu, haklıyı, arzu edileni, güzeli, ileriyi, çağdaşı, rasyoneli ve çağdaş modernliği mi anlatıyor? Popüler cola, sigara ve eğlenceler bütün bunları mı anlatıyor? (e) Neden halka ekonomik ve siyasal alanlarda hiç veya hiçe yakın ifade alanı tanınır ve burada popüler veya popüler olmama kavramları kullanılmaz? (f) Neden olmayan özgürlükler sanki varmış gibi popüler, fakat yaygın olan baskılar, eşitsizlikler ve haksızlıklar popüler değil? Neden insanların nerede, nasıl, ne kadar parayla, ne süre ve koşullarda çalışacaklarını kendilerinin tespit hakkı yoktur ve bu çoklu yokluk popülerlikle (ve özgürlükle) ifade edilmez? Öte yandan, neden bir televizyon programını izlemede veya bir tüketimde bulunmada halka özgürlük veriliyor ve bu nicel fazlalığı ve nicellikten geçerek kazanılan nitel üstünlüğü ifade eden şey popülerlikle ifade ediliyor? Neden özellikle iş dışı zamandaki tüketimler toplumsal özgürlük için en önemli ve en önde gelen popüler model olarak öne sürülmektedir? (g) Popüler ve popülerliğe bu tür öznel yaklaşım, aynı zamanda, toplumsal ve ekonomik yaşamın diğer alanlarında olan seçim yoksunluğunu gizlemek, ve böylece bu alanlarda yeni özgürlüklerin incelenmesi ve öne sürülmesini önlemek değil midir? Kapitalist kültürel ürünlerin ve bilinç yönetiminin başarısında boş-zamanı kolonileştiren süreçlerin, süper marketlerin, showların, tanınmış kişilerin, basının, kitapların, radyonun, televizyondan geçerek gündemi hazırlanan örgütlenmiş dedikoduların, t-shirtlerin, oyunların, oyuncakların, Marlboro’nun, Coca Cola’nın, MacDonalds’ın, Pizza Hut’ın, Nike’ın, MicroSoft’un, tv serileri ve dizilerinin önemli katkıları vardır. Bunlardan da anlaşılacağı gibi, popüler ve popülerlik insanlar üzerinde belli şeylere yönelme ve diğerlerinden uzaklaşma için kurulan baskılar sistemi ve katılımla gerçekleşen uygulamalar değil midir? Bu baskıları yaratan güçler eskinin aksine hiçbir şeyi şansa bırakamazlar. Belirginsizliği mümkün olduğu kadar azaltmak için örgütlenen ve faaliyet yapılarını geliştirmek zorundadırlar. Günümüzde artan bir şekilde örgütlenen, denetlenen, maniple edilen ve özellikle seçilmiş ve genelleştirilmiş gerçekler konumundaki popülerin işlevsel anlamlarını bu bağlamda almak çok daha doğru olmaz mı? Siegelaub'un belirttiği gibi (1979), kitle-halinde-üretilmiş popüler otoriteryan baskıların altında, alt sınıfların, kaldıysa, popüler karakterini yönetici sınıfınkinden ayırt etmek hala mümkün müdür? Eğer mümkün değilse, neden? Diğer bir deyimle, geniş kitlelerin benimsediği popüler kültürel karakterler kendilerinin özerk bir şekilde geliştirdiği bir popülerlik mi yoksa yönetici sınıfların çıkarları doğrultusunda popülerleştirilmiş popülerlik mi? Popüler olanı üretenler kimler, ne için ve hangi sonuçlarla üretmektedir? Popülerlik, popülerin üretimi ve tüketimi, ideoloji, kültür ve iletişim alanlarında yönetenlerle yönetilenler arasındaki şimdiki ilişkiler hakkında neler anlatır? Bu ilişkiler nasıl gelişti ve şimdi nasıl gelişiyor? Bu ilişkiler bugün ekonomik ilişkilerle nasıl bir bağlantı içindeler? İdeoloji, kültür ve iletişim alanında, üretim güçleri ve ilişkileri bakımından paralellikler neler ve bu paralelliklerin doğası ne?

Kültür ve İnsanın Bireysel ve Sosyal Varlığını üretmesi
Kültür (veya popüler kültür) dendiğinde, ilk akla gelen insan yaşamındaki belli bir oluşum, belli bir yandır. Bu yan çoğunlukla sanatta ve insan davranışında ince ve güzel olan içine indirgenir. Dolayısıyla, kültür, kendi içinde bağımsız bir veya birkaç alan (örneğin tiyatro, film, resim sanatı, ağaç oyma, mimarlık) içinde sınırlanmıştır. Aslında, kültürü kesinlikle toplumsal yaşamın sanat ve edebiyat gibi belli bir alanına ve anına sıkıştırmamak gerekir. Kültür insanın toplumsal yaşamının her alanındaki kendisini ve kendisinin olanı (veya olduğunu sandığını) ifadesidir; çünkü kültür, insanın kendi yaşamını, geçmişten gelen tecrübeler ve birikimlerle ve kendi yarattıklarıyla nasıl ürettiğini anlatır. İnsan kendini nasıl üretiyorsa, insan odur ve bu üretme yolu onun kültürüdür. Kültür, oluş yerinin ve yapılış biçiminin özelliklerine göre, siyasal, ekonomik, sosyal, eğlence, dinlenme, aristokrat, işçi sınıfı, gençlik, müzik, sanat, aile, köy, kent, başkaldırı, boyunsunu, arkadaşlık, dostluk, çevre ve teknolojik kültür gibi gruplara ayrılabilir. Örneğin Anadolu tek yeknesak bir kültürün değil, tarihler boyu ve günümüzde, birbirinden belli farklılıklar gösteren kültürlere sahiptir. Bu farklılık, insanların belli zamanlarda ve belli koşullarda kendi varlıklarını üretmede “yaşamlarını yapış yolları” farkıdır. Kültür, dolayısıyla, bir topluluğun belli zaman ve koşullarda üretim biçimindeki sosyal kişiliğidir. Anadolu’da insanın “yaşamını yapış” biçiminde, eskiden, yaptığı (maddi veya maddi olmayan üretilen ürün) ile bu ürünü açıklama (sembolsel ve kültürel anlatım) arasında doğrudan bir ilişki vardı. Süslü bir ağaç kaşık, kullanım ve sanatın birliği, beraberliği ve birbirini tanımlamasıydı. Süslü bir şimşir kaşık, aynı zamanda, kullanıcısı ağalar ve beylerle, egemen bir gücün simgesiydi. Fakat hiçbir zaman, ticariliği ve ticaret kültürünün üretimini anlatmıyordu. Zamanla, ‘insanın yaşamını yapış yolu,” yapış olanakları mülkiyet ilişkileri ve haklarıyla birlikte özelleşti ve birkaçın “malı” oldu; çoğunluk bu olanaklardan yoksun bırakıldı; bu olanaklar ile çoğunluğun ilişkisi, işçi olarak yaratmak ve tüketici olarak yarattığını satın almak biçimine dönüştü. Daha kötüsü, kültürel anlatımda “sanat için sanatla” ve sanatın ve kültürün ticarileşmesiyle, amaç değişimleri oldu. Kültürel pratikler ve pratiklerin betimlenmesinde amaç, aynı anda, hem egemen bir kültürün yaşam ilişkisinin gerçeğini anlatırken, hem de sosyalleştirilmiş içsel (psikolojik ve sahte anlamda ideolojik) yeniden-anlamlandırmalarla egemenliğin sağlanması, baskı ve yönetime dönüştü. Elbette, bu dönüşüm sırasında, kontrol eden egemenliğe karşı direniş kültürleri de gelişti. Günümüzde, kültür, kitle kültürü, popüler kültür, ideoloji, ekonomi, siyaset, sanat, iş ve eğlence, hepside birbiri içinde ve birbiriyle sıkı sıkıya bağıntılıdır.

İster popüler, ister kitle veya sınıf kültürü olsun, isterse bir materyalin veya materyal olmayanın üretimi olsun, kültürle üretilen, belli biçimdeki materyal yaşam ve bu yaşamın ideoloji ve bilincidir. Yaşamın ideolojisi ve bilincinin üretimi de, materyal kültürün üretim özellikleriyle beraber gider, onun tarafından belirlendikten sonra, onunla etkileşime başlar. Bu etkileşim sürecinde, sadece egemen kültürler yeniden-üretilip sürekliliği sağlanmaya çalışılmaz, aynı zamanda, karşıt olan kültürler üretilir ve mücadele verirler. Dolayısıyla, örneğin Frankfurt Okulunun incelediği ve sunduğu Amerikan kitle ve popüler kültürünün insan yaşamının her alanındaki egemenliği, karşıtlığın üretimi ve gelişmesini ortadan kaldırmamıştır; karşıtlık daima vardır ve günümüzde, kitle ve popüler kültürün egemenliği altında mücadele vermektedir.

Dolayısıyla, kültür belli bir zamanda, belli bir teknolojik yapıda, insanların “yaşam biçimlerinin tümü” olarak (R. Williams) genelleştirilerek ele alınabilir; fakat kültürü anlamada, sosyal üretimin yapılış tarzının getirdiği egemenlik ve mücadeledeki ilişkiler ve farklılaşmalar çok daha önemlidir. Bütünleştirici tanımda, kültür, herkese mal edilir, herkes için tutulur. Kültür, ne herkes için aynıdır, ne herkes için üretilir, ne de herkes tarafından ortak ve hakkaniyet ölçülerine göre kullanılır. Kültür mülkiyet ilişkilerinin bir parçasıdır; mülkiyet ilişkilerine bağlı olarak, bazı insanlar kültürel üretimde, materyalliğin (yapılanın, üretilenin) sahipleridir, diğerleri ise sadece üretilenin ücretli üreticisi, bazılarını satın alıcısı, kullanıcısı, tüketicisi ve taşıyıcısıdır.

Yaratılan kültürel ürünle, aynı zamanda, bu materyal üretimin sürdürülmesi ve korunmasıyla ilgili yasalar, haklar, imtiyazlar ve yapımlar ve yaptırımlarla siyasal, ekonomik ve sosyal faaliyetler ve düzenlemeler üretilir. Bu üretim ilişkileriyle, bu ilişkileri destekleyen veya bu ilişkilere rağmen ve karşı, çeşitli biçimlerdeki diğer kültürler, “kendilerini yapmaya ve kendi yaşam biçimlerini” korumaya ve geliştirmeye çalışırlar. Dolayısıyla, kültür alanı insan yaşamının tümünü kapsayan egemenlik ve mücadele alanıdır. Egemenlik ve mücadele her alanda her an sürekli verilmektedir. İş yerinin kültürü, iş sahibinin egemenliğinin kültürüdür ve orda verilen mücadele ve zorunlu boyunsunu, mülkiyet düzeninin meşrulaştırılmış kültürüdür: Çalışma, simit satarak zengin olma, kısa yoldan köşeyi dönme, işsizlerin tembel olarak nitelenmesi, kapitalistin “işveren” olması ve binlerce ailenin karnını doyurması gibi nitelemeler bu egemenliğin ideolojik kültürelliğidir. Popüler malları üretme, pazarlama ve satın alma kültürü kitle kültürünün ifadeleridir. Milyonlarca dolar harcayarak açık artırmada satın alınan (örneğin Picasso’nun veya Sezan’ın orijinal bir tablosu) kaliteli olarak tanımlanan kültürün üzerindeki mülkiyet haklarını ve bu haklarla gelen yüksek kültür tanımını, kültürel pratik ve kullanım farkını anlatır.

Kültür belli bir yaşam biçimini anlattığında, bu yaşam biçimini yaşayanlar, kendilerinden farklı biçimde yaşayanlara farklı biçimde yaklaşmışlardır. Bu yaklaşımlardan önde gelenlerden ikisi kendi kimliğini beğenmeyerek diğerine özenme ve kendi kimliğini üstün görerek diğerini küçümsemedir. Örneğin Amerikan kültürü fiziksel doyum yanında, kullanım yoluyla kendini kendinden ve diğerlerinden başka (daha iyi ve üstün) gören psikolojik doyum sağladığı için, özellikle Amerika dışındaki insanlar tarafından, oldukça “üstün” bir karaktere sahip olarak nitelenir. Bu niteleme elbette sadece Amerikan kültürüne özgü değildir. Kentlinin köylüyü küçümsemesini, Amerikan pop müziği hayranının Türk müziğinin belli bir biçimini maganda kültürü olarak nitelemesini buna örnek olarak verebiliriz. Kültürün bir başkasını “kültürsüz” olarak küçümsemesi, o kültürün hem kendini üstün görmesi hem de “kültürsüz” olarak nitelediğine karşı kendini korumasını ifade eder. Kültürün üstünlüğü, kültürsüzlük ve kültürün bayağılığı gibi nitelemeler, yaşam biçimleri arasındaki mücadele ve iletişim tarzını anlatır. Elitistlerin kitle ve popüler kültürü aşağılamaları ve bu kültürün “işgaline” karşı “yüksek” ve “kaliteli” kültürü koruma çabaları bundandır.

Popüler kültür ve aitlik: Kimin ve neler için?
Popüler kültür, merkezileşmiş kültür endüstrileri tarafından yaratılma yerine, yerel bağlamda kendiliğinden yaratılan ürünler anlamına gelir. Popüler kültür, modern kitle iletişimi araçlarının gelmesinden öncesi zamanlardan gelen halk kültürünü de içerir (Polity Reader, 1994:3). Bu tanım belki 1970’lerin sonlarına kadar önemli ölçüde geçerliydi. Fakat popüler kültür kavramı artık “halkın, halka ait, halktan” anlamını taşımamaktadır. Popüler kültür kavramının halk veya folk ile olan bu bağı geçerliliğini yitirmiştir. Halk ve folk kültürü yerelliğini ve anonimliliğini koruduğu ölçüde halkın olarak kalmaktadır. Fakat “popüler kültür” kavramındaki aitlik kapitalist pazar mekanizmasının bir parçası olmuştur. Popüler kültür kavramı üzerindeki mücadele, kavram “kitle üretim endüstrileri tarafından üretilen ürünlerin yaygın kullanımı” anlamına dönüştürülerek kapitalist sermaye lehine dönüşüme uğratılmıştır. Böylece popüler kültür kavramı bir zaman ait olduğu yerinden edilerek, pazarda üretilen ve satılan diğer mallar gibi, ticari bakımdan üretilen ve pazarlanan kültür yerine taşınmıştır.

Walter Benjamin’in deyimiyle kültürün “mekaniksel üretimi” ve modern kitle iletişimi medyası yerel halk kültürü alanını da işgal altına aldı ve onun kendine özgü farklılığını önce tehlikeye soktu ve sonra dönüşümlere uğrattı. Halk kültürü pratikleri ve ürünleri ya ortadan kalktı (sinsin, çelik çomak, aşık atma, sözlü destanlar, sürahi, testi, tas, çanak, el yapımı oyuncak ve oyunlar) ya ilkellik ve geleneksellikle suçlanarak marjinal duruma düşürüldü (halk ozanları, türküler, tahta kaşıklar) ya da sermayenin çıkarı yönünde yeniden biçimlendirildi (düğün, nikah ve futbolun yerinin sermayenin salonuna ve spor sahasına taşınması, halk ve halay oyunlarının televizyonda emtialaştırılarak gösteriye dönüştürülmesi) ve kendi özelliğini yitirerek yabancı teknoloji ve içerikli bir ürün oldu (ham çökelek türküsü, Türk pop müziği, arabesk, aranjman, bakkalın süper market olması, özgün müzik). Sorun W. Benjamin’in sanatın kendine özgülüğünü ve eşsizliğini yitirmesi ve değerin pazardaki para cinsinden belirlenmesi ötesinde, bir topluluğun ve toplumun günlük kendini ve kendinin olanı kendine ve tarihine göre üretebilmesi temelinde odaklanmaktadır. Globalleşen kapitalizm sürecinde topluluklar tarihsel üretim biçimleriyle yok edilmektedir. Modern üretim teknolojileriyle ve modern kitle iletişim medyasıyla, halk ve yerel olan her şey tarihten silinip gitmektedir. Bunlar olurken, aynı anda, aynı güçler (veya bu güçlerin sözcüleri) yerelleşmeden ve yerel değerlerin korunmasından bahsetmektedir.

Kapitalist üretim biçimindeki büyüme ve yaygınlaşmayla birlikte, yerel öyküleme ve ifade biçimlerinin yerini merkezi öyküleme medyası olan tekelci medya örgütleri aldı. Yerel üretimin yerine tekelleşme, büyüme, mekaniksel üretimle büyük şirketler geçti. İnsanların kendileri için kendi eğlence, oyun ve oyuncaklarını, sevileri ve tercihlerini üretme koşulları ellerinden alındı. Onların yerini uluslararası eğlence, oyun ve oyuncak şirketleri kapladı. Seviler ve tercihler bu şirketlerin biçimlendirdiği materyallere odaklandırıldı. İnsan artık kendi eğlence, oyun ve oyuncağını üretememekte, onun yerine satın almaktadır. Satın aldıkları ise endüstriler tarafından endüstriyel yapıların ortak çıkarları için tasarlanmış ve biçimlendirilmiş, insanların ortak emekleriyle üretilmiş, karşılığında ücret vererek mülkiyet hakları ellerinden alınmış ürünlerdir. El işi, yerel ve halk olarak nitelenen kültürel pratikler ve ürünler yeniden-keşfedildiğinde (gelenekler, adetler, yerel üretimler) pazar için keşfedilip kullanılır ( örneğin, turizm sektöründe ve siyasal pazarda).

Görüldüğü gibi ciddi dönüşümlere uğratılan popüler kültür, evde, sofrada, televizyonda, sokakta, işte, eğlence yerlerinde, gördüklerimiz ve duyduklarımızda, yediğimizde, içtiğimizde ve giydiğimizde olan ve kaçınamayacağımız geniş bir günlük yaşam alanını içine alır. Günümüzdeki biçimiyle, popüler kültür kavramı "nüfusun büyük çoğunluğunun kültürü," "çoğunluk için olan kültür," veya "çoğunluk tarafından izlenen, tutulan, tercih edilen kültür” anlamına kullanılır. Dolayısıyla, popüler kültür artık belli bir yerel topluluğun ürünü değildir ve onların ortak yaşam öyküsünü içermez: Popülerdir, yani herkesin olmasa bile kitleleri içeren çoğunluğundur.

Bu popüler kültürün genel karakterleri şöyle sıralanabilir: (a) Formüller ve tekrarlarla standartlaşmıştır; (b) Daha çok dileklerin gerçekleşmesini (fantezileri) ön plana çıkartır; (c) Sistemin ve pazarın çıkarına ise (moda, soda, yiyecek, içecek, eğlence) kolektifliği destekler; çıkarına karşıysa (örneğin işsizlik, grevler, ücret sorunu) bireyselliği vurgular; (d) Ahlak ve resmi sansür karşısında risk almaz, çünkü amaca ulaşmak bu tür riski dışlar; (e) Halk\folk kültüründen farklı olarak, popüler kültür onu kullanan toplum tarafından üretilen kültürel kaynaklardan oluşmaz; (f) Sadece ürün tüketilmez aynı zamanda insanın kendiyle ve başkalarıyla olan ilişkisel anlamlar tüketilir ve üretilir (Marlboro zehrinin tüketimiyle, Samsun zehrinin tüketiminin tükettiği ve ürettiği ilişkisel anlamlar farklıdır: Örneğin, kişisel ve sosyal statü ve sınıfsal farklılıklar üretilir). (g) Yaratılan duyarlılık ve duygusallıklarla burjuva üretim ve yaşam tarzı yüceltilir ve idealleştirilir. (h) Gösteriş ve imajlar\görüntüler özün üstüne çökertilir, önüne geçirilir.

Popüler kültüre farklı yaklaşımlar farklı inceleme metoduyla farklı tanımlamalar getirirler. Popüler kültürün egemen anlamlandırılmasından farklı olan ve tanımlayanın dünya görüşüne göre değişen tanımlamaları oldukça çeşitlidir. Örneğin Mattelart’a göre (1979), popüler kültür direnenlerin ve egemenliğe karşı mücadele edenlerin kültürüdür. Bu kültür kendi başına var olmaz; egemen kültüre karşıtlık süreci içinde oluşur ve tanımlanabilir. Popüler kültür folklorculuğun reddidir: Geçmişin iç burukluğunu ve özlemini ekip biçen, sürekli dile getiren bir müze kültürü değildir. Popüler kültür egemen bir örgütselliğe karşı geliştirilmiştir. Direniş tarafından yaratılmış, artık yaşanmayan uzak geçmişin değil, şimdinin günlük yaşamının kültürüdür. Kitle kültürünü biçimlendiren sansasyonelciliğe ve duyguların sömürülmesine karşıdır. Mattelart popüler kültürü direnen sınıfların direniş yaşamları sürecinde yarattıkları egemen kültüre ve geleneksel yerel halk/folk kültürüne karşıt bir kültür olarak görür. Bu anlamda kültür oldukça politikleşmiştir ve bilinçli kültürel etkinlikleri içerir: Bu tür kültürel pratiklere, örneğin, düzene direniş biçimleri, devrimci olarak nitelenen müzik sanatçılarının, roman yazarlarının, filmcilerin, gazetecilerin, ressamların ve halk ozanlarının ürünleri girer. Daha geniş anlamıyla, egemen pratiklere karşıt yapılan sürekli mücadelenin yapılış biçimlerini içerir.

Mattelart’ın tanımlamasından ve direniş kültürü, mücadele kültürü, alternatif kültür, işçi kültürü gibi tanımlamalardan da anlaşılacağı gibi, popüler kültür kavramı üzerinde mülkiyet mücadelesi vardır. Eğer günümüzde geniş kitlelerin bilincine işlenmiş anlamlandırmaya bakarsak, popüler kültür kavramı üzerindeki mücadelede kapitalist sistemin çıkarlarını destekleyen bir egemenlik kurulduğunu görürüz. Kapitalizm, demokrasi, özgürlük, insan hakları vb bir çok alanda olduğu gibi popüler kültür alanında da gasp işini gerçekleştirerek popüleri ve popüler kültürü kendine mal etmiş durumdadır. Popüler kültür kitle üretimi teknolojilerinin gereksinim duyduğu kitle kültürünün bütünleşik bir yandaşı şekline dönüştürülmüştür. Modern endüstrilerin ürünleriyle ve kitle iletişimiyle olan "popüler kültür" egemen toplumsal ve ekonomik ilişkileri destekler, haklı çıkarır ve sürüp gitmesinde yardımcı olur.

Popülerleştirme sürecinde, iletişim araçları işçi sınıfının (memurlar, çalışmayanlar, köylüler dahil) içinden belli bazı elemanları/özellikleri seçerler; seçtiklerini zevk verici, doyurucu, tatmin edici ve eğlendirici ürünler biçimine sokarlar ve işçi sınıfına geriye verirler. Bunu da “halka istediğini veriyoruz” propagandasıyla sunarlar. Bu seçme yöntemi dengesiz bir şekilde işler. Çünkü seçilenler sadece seksizim, kadercilik, hurafecilik, büyücülük, zenginlere ve tanınmışlara karşı hayranlık, gıpta, sevgi, dedikoduculuk, kıskançlık, hırs gibi belli ekonomik ve siyasal amaçları elde etmede kolayca istismar edilebilecek özelliklerdir. Reklam, pazarlama, halkla ilişkiler ve iletişim örgütleri sadece toplumun tutucu yanlarını alıp belli amaçlar için işleyip kullanırlar. Sonuçta, tutucu yönler alınıp işlendiğinde ve hatta eleştiri getirdiğinde, yapılan aslında statükonun savunulmasıdır. Bu özellikler işçi/memur/köylü sınıfının bütün özellikleri demek değildir. Geniş kitlelerin yaşadığı koşullarda değişim arayan ve arzulayan ilerici özellikleri bir yana itilir ve bastırılır. İşgücü ve sermaye arasındaki mücadele "popüler biz" ve "onlar" kavramı içinde siyasi muhalefete dönüştürülür. Böylece çalışanların ücretle, enflasyonla, haksızlıklarla, fazla mesaiyle, iyi iş koşullarıyla, özlüce insanca yaşam arayışıyla ilgili istemleri, grevler, gösteriler ve protestolar normal istemler dışında bırakılır ve popülerleştirilmez; aksine gayri meşru ilan edilerek polis coplarıyla cevaplandırılır. Bunlar popüler olmayan popüler istekler, direnişler ve mücadelelerdir. Bu da popüler kültürde aslında değersiz olanın kimler ve neler olduğunu gösterir. Dikkat edilirse, popüler olmayan veya kıymetsiz olan şey “halk tarafından tutulmayan” tanımıyla tanımlanmamaktadır. Benzer şekilde, nasıl oluyor da, halkın kendisinin yarattığı ve kendinden çıkan bir halk kültür ürünü popüler olmuyor veya popülerliğini yitiriyor? Bunun en önde gelen nedeni popülerliğin tanımını yapan güç merkezindeki kaymadır: Dün, popüleri (halk ozanını, halk öyküsünü, halk ağıtını, halk oyununu, eğlenceyi ve dinlenmeyi) tanımlayan güç halktı. Bugün popüleri tanımlayan güçler belli endüstrilerdir. Yani popülerin tanımı halkın elinden alınmıştır; tanımı yapan sermaye gücüdür.

Popüler kültüre günümüzde damgasını vuran Amerikan, Amerikan güdümlü ve kopyası üretim biçimidir. Bu nedenle, popüler kültür sorunsalı aynı zamanda kültürel emperyalizm sorunsalı içinde yer alır.

Popüler kültür, kitle kültürünün somut şekillerinden biridir. Kitle kültürü tekelci kapitalizmin hem mal hem de imajlar satışını yapan, uluslararası pazarın değişmelerine ve ihtiyaçlarına göre biçimlenip değişen, önceden-yapılmış, önceden kesilip biçilmiş, paketlenip sunulmuş bir kültürdür. Kapitalizmin kendi için üretirken ve gasp ederken, bu amaçla, kitleleri ücretli köle olarak kullanarak “kitleler için” yaptığı üretim ve bu üretimle gelen ‘yaşamı yapma yoludur.” Bu anlamda, popüler kültür pazar tarafından pazarda tüketim için “sipariş edilen, ısmarlama” kitle kültüründe, en popüler ürünleri ve tüketimleri anlatır. Popüler kültürde, son zamanların en popülerleri¸ siyasal ve ekonomik yönetim alanında, örneğin özelleştirme, demokratikleştirme, post-modernlik ve deregülasyondur. Bu tür popülerlik kalıcılık ve süreklilik arayan bir karaktere sahiptir. Popüler kültürde, aynı zamanda, sürekli kalıcılıkla değil, sürekli değişimle süreklilik aranır: Müzik alanında, popülerlik her hafta değişen “top 40” içine girmektir. Giyimde mevsimlerle değişen modayla gelen güdümlü kültürel yaşamdır. Yeme ve içmede Pepsi ve Coca Cola; Marlboro ve Kent; Pizza Hut ve Pizza King; McDonalds ve Burger King arasındaki özgür seçim için tüketici kazanma mücadelesidir (Erdoğan, 1999).

Günümüzdeki popüler kültür, üretiminin ilk safhasından son-kullanım safhasına kadar her anıyla kullanım ve tüketim kültürüdür. Popülerin her aşamasında diğer popülerler kullanılır: Popüler spor, popüler sporcu ve sanatçılar, popüler edilen fikirler ve ideolojiler, popülerleştirilmiş anneler ve kaynanalar, popüler televizyon ve televizyon programları, popüler magazin ve dergi kahramanları; ve elbette zaman ve dil sınırlarını aşan popülerlerin en popüleri seks ve seksüel umutlar bunların arasındadır. Popülerleri kullanarak paketlenmiş popüleri, tüketiciler alır ve bu popüleri dudaklarına, boğazlarına, saçlarına, yüzlerine, midelerine, üstlerine, ayaklarına ve bilinçlerine “uygulayarak” popülerin popülerleştirilme sürecini tamamlarlar. Bu tamamlamada, tüm pazar mekanizması memnun gülümser; popüler saç yağı bittiği için, kendi olmayan kendini kendine ve başkalarına göstermeme telaşındaki popülerci, popüler yağını alıncaya kadar tedirgindir, huzursuzdur; Popülerini alır popülerci, kullanır ve böylece kendini bulur ve memnun gülümser. Bunu her gün hem pazar mekanizması hem de popülerci tekrarlar. Popüler pazar, doğal rengi kaçmış ve kullanım maddesine bağımlı duruma gelmiş popülercinin özgürlüğü türküsünü okur. Yıllardır bir kez bile kendine kendi olarak bakmaktan korkan popülerci, kendini kendinden alan popülerlerden birine kurtarıcı olarak sarılıp özgürlüğünü ifade eder: Kendinin sandığı önemli kendi olur. Yakaladığını sanırken, yakalanmıştır. Yakalanmışlığı ona, bahşedilmiş en büyük özgürlük olarak görünür. Kendinin sandığı Marloboro’sundan çekerek ve Cola’sından yudumlayarak olmak istediği kendi olmayan kendi olur.

Kullanıcıları ölçü olarak alıp popüler kültürü tanımlama ve inceleme yapıldığı zaman karşımıza, kitlelerin kullandığı, kitlelere ait, kitlelerin sevdiği ve tercih ettiği bir kültür çıkar. İnkar edilemez bir gerçekle karşılaşırız: süper marketlerdeki kitleye sunumu gibi, kapitalizm, kültür alanında da kitleye kitle üretimi yapmaktadır. Bu yanlış pozisyonlandırma, bir olguyu açıklamada yaklaşım ölçüsünü tüketim alanına indirgemeden kaynaklanır. Bu tür yaklaşım, popülerde tek bir faktöre, özellikle, popülerin yaratılması zincirinde, en son halkaya eğilerek, ciddi bir yanlışlık yapmaktadır. Popüleri anlamak için zincirin en başına, üretim ilişkileri ve biçimine gitmek gerekir, sonuna değil. Kullanımla yaratılan sonuç (popülerlik) kullanıcının sınırlı seçenekler içindeki seçimleri tüketmesiyle ilgilidir. Sonucun biçimini (popülerliği) belirleyen, kullanıcıdan çok daha fazla, üretim biçimidir: Eğer tehlikeli atık olacak bir ürün üretilmezse, tehlike de yaratılmaz. Kullanılanı gelişi güzel atmanın popüler olması, popüler müzikte popülerin kısa zamanda tüketilip, bıkkınlıkla yeni bir popülerle yer değiştirmesi, kullanıcının bukalemun zevkli olduğundan çok, endüstrinin karakterindendir.

devam edecek


Yazıyı Tavsiye Et

Yorumlar


Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.