ISSN: 1301 - 3971
Yıl: 18      Sayı: 1953
Şu an 146 müzisyen gazete okuyor
Müzik ON OFF

Günün Mesajları


♪ Kültür bakanlığı sınavında. Ankara thm koro şefi kızını aldı. Urfa korusu şefi kayın biraderini aldı. İstanbul korosu şefi oğlu ve yeğenini aldı. ilginizi çekerse detay verebilirim
ttnet arena - 09.07.2024


♪ Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarken, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını en coşkun ifadelerle kutluyoruz.
Mavi Nota - 28.10.2023


♪ Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümlerinin Eğitim Programları Sorunları
Gülşah Sargın Kaptaş - 28.10.2023


♪ GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE!
Mavi Nota - 07.02.2023


♪ 30 yıl sonra karşılaşmak çok güzel Kurtuluş, teveccüh etmişsin çok teşekkür ederim. Nerelerdesin? Bilgi verirsen sevinirim, selamlar, sevgiler.
M.Semih Baylan - 08.01.2023


♪ Değerli Müfit hocama en içten sevgi saygılarımı iletin lütfen .Üniversite yıllarımda özel radyo yayıncılığı yaptım.1994 yılında derginin bu daldaki ödülüne layık görülmüştüm evde yıllar sonra plaketi buldum hadi bir internetten arayayım dediğimde ikinci büyük şoku yaşadım 1994 de verdiği ödülü değerli hocam arşivinde fotoğraf larımız ile yayınlamaya devam ediyor.ne büyük bir emek emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunarım.Ne olur hocamın ellerinden benim için öpün.
Kurtuluş Çelebi - 07.01.2023


♪ 18. yılımız kutlu olsun
Mavi Nota - 24.11.2022


♪ Biliyorum Cüneyt bey, yazımda da böyle bir şey demedim zaten.
editör - 20.11.2022


♪ sayın müfit bey bilgilerinizi kontrol edi 6440 sayılı cso kurulrş kanununda 4 b diye bir tanım yoktur
CÜNEYT BALKIZ - 15.11.2022


♪ Sayın Cüneyt Balkız, yazımda öncelikle bütün 4B’li sanatçıların kadroya alınmaları hususunu önemle belirtirken, bundan sonra orkestraları 6940 sayılı CSO kanunu kapsamında, DOB ve DT’de kendi kuruluş yasasına, diğer toplulukların da kendi yönetmeliklerine göre alımların gerçekleştirilmesi konusuna da önemle dikkat çektim!
editör - 13.11.2022


Tüm Mesajlar

Anket


DOB, DT ve GSGM'de 4B kadrosunda çalışanların 4A kadrosuna alınmaları için;

Sonuçları Gör

Geçmişteki Anketler

Tavsiye Et




Tavsiye etmek için sisteme girmeniz gerekmektedir.

Destekleyenlerimiz






 

Yazılar


Popüler kültürde Gasp ve Popülerin Gayri Meşruluğu (2. bölüm)Sayı: - 15.05.2007


Egemen Popülerin Folk\Halk Olanı Gaspı
Egemen popüler kültür kendi biçimlerinin bir çoğunu folk/halk kültüründen almıştır. Bu alış folk/halk kültür pratiğini folk/halk karakterini yitirecek şekilde yeniden biçimlendirme ve yerinden etme ile gelen dönüştürme ve gasp (kendine mal etme) süreçlerinden geçerek yapılır. Örneğin futbol 19. yüzyılda yerel, geleneksel oyun biçiminden profesyonel spor biçimine dönüştürüldü. Sokaktan, tarladan alındı ve sermayenin kurduğu dört duvar arasına yerleştirildi. Oyuncular oyunla yaşamlarını kazandılar ve seyirciler de seyretme zevki için para ödediler. Gasp ve yok etme halk olanın üretiminde daha kesin bir şekilde oldu: Halk kültürü döneminde egemen olan "kendi eğlenceni, oyununu ve oyuncağını insanın kendisinin yapması” ortadan kaldırıldı ve endüstriyel üretim bu işi eline geçirdi. Aileler artık çocuklarının kendi oyun ve oyuncaklarını kendilerinin yaratması düşüncesini bile aklından geçirmez oldular ve popüler kültürün ürünlerini almayı tercih ettiler. Kendin yap düşüncesi zaten ilkel gelir ve herkesten farklı olmayla gelen baskıları beraberinde getirir; ayrıca başkalarında gördüklerini isteyen çocuğa farklıyı kabul ettirmek oldukça zordur. Dün bebek ve oyuncak satın alınmaz, insanların kendileri tarafından yapılırdı. Bebekler masal kahramanları veya ana ve babanın örneğiydi, ve yapılan oyuncaklar gerçek hayatta kullanılanların minyatürleriydi. Şimdi bebekler ve oyuncaklar örgütlü dev firmalar tarafından üretilmekte ve dağıtılmaktadır. Bu nedenle, popüler kültür satın alınan, halk/folk kültürü ise kendisi tarafından imal edilendir. Halk/folk kültürü iş ve dinlenmenin birbirini tamamlayıcı, birbirine zıt olmadığı, bitişik olduğu dönemin kültürüdür. Endüstrileşmeyle birlikte fabrika sistemi, zamanı yeni bir biçimde düzenlemeye başladı, işte harcanan zamanla iş dışında harcanan zaman ayrılığını getirdi. Yirminci yüzyılın başlarında iş dışı zamanı dolduran yeni etkinlikler Amerika ve Avrupa’da hızla yayılmaya başladı: Kapitalizm bu zamana da el atıp kendi çıkarları yönünde düzene koyma ve tabii ki para kazanma çabalarını arttırdı. Şehirler, salonlar, dans salonları, bilardo salonları, roller-skating ringleri, sirkler, eğlence parkları, gösteriler, profesyonel sporlar, konser salonları ve tiyatrolarda ucuz melodramlar 19. yüzyılın kapitalist ülkelerinin şehirlerinde hızla yaygınlaştı. Bu yeterli değildi: 19. yüzyılın kapitalist üretimi için iş gücü zorunlu bir koşuldu. 20. yüzyılda işgücünün tüketici olarak denetim edilmesi ve yönlendirilmesi gerekliliği baskın olmaya başladı. Fabrikatörler ürünleri ve medya ve reklamcılar tüketicileri ürettiler. Medya ve reklamcılar kültürel değerlere zevk ve hatta duygusallığı da katmaya başladılar ve bu sonradan kişileri tüketime sevk etme, moda ve gösteriş ardında koşmasında, mal alarak ve tüketerek mutluluğu aramada önemli rol oynamaya başladı. Kapitalizm genellikle folk kültürünü, halkın ve halktan olanı katletti, işlevsel olduğu için katletmediğini ise popüler kültür şekline dönüştürerek gasp etti: alınan ve satılan mal haline soktu.

Popüler kültür, kültürel "şeylerin" mekanik üretimi ve geniş iş bölümü etrafında kurulan kapitalist mal üretimi, pazarlaması, dağıtımı ve tüketimi biçimlerine dayanan bir kültürdür. Bu biçim olmayınca, örneğin tv veya basın olmayınca, bu araçlara dayanan böyle bir kültür biçimi de olmaz. Kitle kültürü yaklaşımlarının yaptığı gibi sadece tüketim yanına bakıp inceleme yapmak ve sonuçlar çıkarmaya çalışmak yeterli değildir, hem yanlış sonuçlara götürür, hem de diğer kültür kavramlarıyla olan bağda kavramsal şaşkınlığa neden olur. Popüler kültür, sadece parayı verip satın alarak bitmiş ve paketlenmiş bir malı tüketme düzeyinde tüketici-kitlelerin malıdır. Bu gerçeğin sadece bir yüzüdür. Aslında, popüler kültür burjuva kültürünün önemli bir parçasını oluşturur ve kişinin toplumsal bütünle ilişkisinde "araya girme\arabuluculuk" görevi yapan diğer bir "mal" biçimidir.

Anadolu dilinde “popüler” kavramı yoktur. Kavram batı kültüründen ve teknolojik üretiminden, medya gibi, bize aktarılmıştır. Anadolu’da, popüler kavramı olamaz, çünkü kavram belli ekonomik, siyasal ve kültürel üretim biçiminin bir ürünüdür ve bu biçim Anadolu’nun yaşam dünyasında egemen değildir. Anadolu’daki yaşam tarzında popüler olan, Anadolu’nun yaşamını anlatandır ve herkesin malıdır, herkes tarafından bilinir ve yaşatılır. Bir haftalık veya bir aylık değildir. Halktan olanın halktan alınıp ticarileştirilmesi, medyanın çıkması ve kapitalist sermaye için gelir yolu olarak mallaştırma olasılığıyla meydana gelmiştir. Ticarileştirilip mallaştırılma her halk kültürü ürünü için geçerli değildir. Çünkü bu ürün kapitalist pazar mekanizmalarına uymayabilir; halkın yapış alanından alınıp paralı giriş ve kullanıma sunulmayabilir; sermayenin ideolojisi ve düzenine ters düşebilir. Yapısal uyumsuzluk, eğer kâr ve ideolojik çıkar için görevsel bir gereklilik ortaya çıkarsa, halk kültüründe yapısal revizyonlar yapılarak “uydurmayla” giderilir: Türk nişan ve düğün kültürü, dört duvar arasına sıkıştırılır; kuaförler, çiçekçiler, şekerciler, pastacılar, Belediye ve düğün salonları sermayesi için kâr alanı olur. Geleneksel davul ve saz, belediye salonunda teypten gelen Batı düğün yürüyüşünün popüler müziğiyle katledilir. Bakkal ortadan kalkar, market olur. Poşet kültürü file kültürünü katleder.

Sermaye için kar olasılığı sağlamayan ve sermayenin tüketim alışkanlıklarıyla kudurmuş kitleler yaratmadığı durumlarda, halk kültürü ya kendi başına bırakılır ki sermayenin egemenlik için at oynattığı dünyada bunun olasılığı fiilen ortadan kalkar: Bu tür kültür ya ortadan kaldırılır ve unutulur ya da rafa kaldırılır ve “nostaljik geçmişe” dönüşte ölü hatıralar olarak medyada, tekrar öldürmek için canlandırılır; ya da egemenlik perçinlemede araç olarak gösterilerde ve medyada canlı tutulur.

Anadolu’nun kültür zenginliği halk/folklor kültüründe önemli ifadelerini bulur. Yerellik ve\veya ulusallık karakteri taşıyan folk\halk kültürü, kapitalist popüler kültür karşısında en az birkaç biçimde anlam bulur ve yeniden şekillendirilir:

Birinci anlam, folk kültürü tutuculuğu temsil ettiği durumda, eğer bu tutuculuk kapitalin ideolojisine karşıt ve zararlı ise yüceltilmez, aksine kötülenir. En etken kötüleme yolu da, onu değersiz, geçmişe ait, aşağı, bayağı ve eğitimsiz insanların kültürü olarak tanımlamadır. Bu kültür, popüler bellekte küçümsenirken, iç siyasal politikalarda ve uluslar arası ya da böl ve yönet politikalarında, özellikle popüler direnişlere karşı kullanmak için, uygun yeniden-anlamlandırılmalarla kullanmaya hazır bekletilir. Özellikle günümüzde globalleşmede azınlık hakları, yerellik ve yereli koruma adı altında uluslararası politikada iç savaşların çıkartılması ve sürdürülmesi ve baskı unsuru olarak kullanılması oldukça yaygındır.

İkinci anlam, halk/folk kültürü, kapitalist ideolojinin çıkar çerçevesi içinde gericiliği temsil ediyorsa ki bu çoğunlukla İslam dini ve dini kullanarak güç kazanmaya çalışan tarikatlardır; o zaman, gene yüceltilmez, birinci anlamda olduğu gibi süreçlerden ve değişimden geçirilmeye çalışılır. Kapitalizmin bu kültürle, özellikle İslam kültürüyle çatışması, siyasal ve ekonomik pazarlarda egemenlik çatışmasıdır; Yoksa, İslam kültürü pazar ilişkilerine dayanan, şeriatla merkezileşmiş ticari bir kültürdür. Uluslararası politikada bu tür kültür daima baskı unsuru olarak kullanılmaktadır.

Üçüncü anlamda, halk/folk kültürü, eğer yerel satış ötesinde kullanılma olasılığı vermiyorsa, kendi haline bırakılır. Bu durumda, uluslararasılaşan ticari yerellik ve kültürel egemenlik altında, bu yerel kültür kendi önünde, kapitalist üretim ilişkilerinin getirdiği seçeneklerle karşılaşır: Ya ayak uydurmak için ticarileşmek ya da mücadeleci karakterini keskinleştirmek. Yerelin mücadeleciliği temel olarak iki zıt yöne doğru gider: Birincisi, kapitalizmin uzantısı olan küçük burjuva faşist çözüm tarzını seçer ki, bu seçim elbette ne kendisi için ne de savunduğu için bir çözümdür; çıkmazdaki, yanlış nedensellik ilişkilerine dayanan ve yanlış sonuçlara göre hareket eden çıkmazı temsil eder. Fakat, oldukça rahattır ve teşvikler bulur. İkincisi, kapitalist üretim biçiminin değişimini amaçlayan devrimci veya reaksiyoner kültür üretimine doğru yönelir. Bu yönelme büyük risklerle doludur, oldukça terletici ve sıkıntılıdır. Egemen baskı ve engelleme mekanizmalarını karşısında bulur. Fakat, elbette, eğer, satış yapma olasılıklarına sahipse, (örneğin yeşil pop, direniş müzikleri, mumlu ve çat patlı protesto biçimleri) liberal kapitalin materyal zenginliği için faydalı görev görür. Kapitalist pazarın egemen yapısı içinde alternatif kültür (örneğin ticarileşmemiş alternatif müzik) üretimi çoğunlukla kısa dönemli olarak yaşayabilmekte ya da tutulduğu için kapitalist pazar tarafından ele geçirilmektedir (ticari kültürün üretim biçimine dönüşmektedir).

Egemenlik altındaki kültürdeki değişimlerde, yerel ile uluslararası evlendirilir ve ortaya çocuklar çıkar ve bu çocuklara, bazen karakterlerini yansıtan bazen de saklayan isimler verilir. Örneğin folk ve halk, modern folk ve modern halk olur; özgün müzik ve yeşil pop çıkar; özel “yorumlamalar” değer kazanır. Kapitalizmin aynı ve benzeri şeyleri gruplaştırarak pazar için çekici ve yeni imajlar veren çeşitlendirmeleri egemen olur.

Dördüncü anlamda, halk/folk kültürü, tümüyle terk edilir. Örneğin müzik kültürü, özellikle büyük kentlerde, dilinden başka her şeyi özellikle Amerikan popüler rock karakterini taşıyan bir biçime bürünür. Günlük yaşamda eskiden yapılanlar değerini kaybeder ve bazıları ortadan kalkar. Kapitalist popülerlikle gelen, eğlence, kullanma, tüketme, insanlar arası ilişki ve değerler egemenlik kazanır. Bu egemenlikte, mücadeleci kültürün bazısı, çıkar yolu bu biçimi kullanarak, mesajını iletme yolunu seçer: Halkın müziği ve folk deyişleri, Amerika’nın deyiş tarzıyla denmeye başlar. Anadolu dansları Broadway’leştirilir. Halk\folk kapitalist pazar yeri olur.

Popüler Gaspın Kitle Kültürü Gaspıyla Birleşmesi
Kitle kültürü endüstrileşme ile birlikte gelir. Endüstriyel uygarlık kitle kültüründen geçerek oluşur. Kitle kültürü, kitle iletişiminin olduğu modern kitle toplumunun tipik kültürü olarak nitelenir. Ticari firmalar ve devlet tarafından üretilen endüstrileşmiş kültürdür. Bu kültür yukarıdan aşağı doğru üretilip dağıtılır. Bu kültürel ürün kullanılan ve yaşanan günlük gerçeklerin bütünleşik bir parçasıdır. Değeri ise kulanım değeriyle değil pazardaki değişim (exchange) değeriyle ölçülür. Kitle kültürü halk/folk karakterini koruyan kültür biçimleriyle sürekli gerginlik içinde varlığını sürdürür.

Kitle kültürü belli bir gruba ait yeknesak bir blok etkinliği değildir. Köylü cemaatinden çıkıp gelen folk sanatı da değildir. Kitle kültürü standartlaşmış kitle üretim biçimi ve tekniklerini, örgütlerini ve kitle tüketicisini gerektirir.

1930’larda radyo ve radyoyla gelen Batı müziği, ardından gramafon ile plaklar, sinema, popüler romanlar, Tom Miks, Teksas, Teks, Kinova, Uçan Adam gibi resimli dergiler, Mike Hammer ve Nat Pinkerton gibi polisiye romanları, BURDA, ELLE gibi kadın ve moda magazinleri, Playboy ve Playgirl, ardından televizyon, WWW ve Chat’leriyle internet, Hollywood ve Walt Disney dünyasının oyuncakları popüler alanı işgal etti ve halk/folk olan popüler üzerinde egemenliklerini kurdular. Bunlarla birlikte bunların desteklediği, eviyle, iç ve dış mekanıyla, dekoruyla, müziğiyle, yiyeceğiyle, giyeceğiyle, taşımasıyla, kirlettiği doğa ve çevresiyle modern üretim endüstrileri gelişti.

Kitle kültürü özünde pazarlanabilir bir karakterle biçimlendirilmiştir. Kapitalist toplumlarda kitle kültürü ticarilik olmaksızın var olamaz. Kitlelere kültür satılmalıdır. Kültür mümkün olan en geniş izleyici kitlesine satılan maldır. İzleyiciler bu durumda muhtemel-alıcılardır. Bu tür kültürel üretimde estetik ölçü ortadan kalkar ve başarı ürünün muhtemel-alıcılarının sayısının hesabı tarafından ölçülür. Bu hesaplama artist, yazar veya yönetici, veya izleyici tarafından değil, kitle kültürü tacirleri ve pazarlamayla ilgili profesyoneller tarafından yapılır. Bu profesyoneller tüketim toplumundaki ekonomik kurallara uyarak karar verirler.

Konuya sanat bakımından yaklaşıldığında, kar artırma gereksinimi tarafından kültürün ticari-alçaltılması ve kitle iletişimi araçları tarafından empoze edilen standartların zorla düşürülmesinin sonucu, kitle kültürü bayağı ve zevksiz bir kültür olarak görünür. Kültürel endüstrilerin yarattıkları kitleler kalite diye sunulan alçak-kaliteli mallara doymak bilmeyen iştahla doldurulmuşlardır. Her yaş, her millet, her kültür kendi cinsinde yontulmamışlık, bayağılık, mankafalık ve aptallık içinde biçimlendirilmişlerdir. Bu etkilerin bileşimi en iyi şekliyle sahte-bilme olan bir sevi, zevk, eğlence, tercih ve enformasyon iletişir veya ciddi düşünceleri ve örneğin sigarayla kendini ve çevreyi zehirlememe fikrini ve girişimlerini alçaltır. Kitle iletişimi teknik yapısı ve ticariliği nedeniyle ciddi olamaz ve sadece eğlence için susamış kitlelere klişeler sunabilir. Bu klişelerde izleyici daima haklıdır: Dizilerde sevilen artistler parfüm ve sigara alırlar. Birçok showlarda reklamsal tavsiyeler gerçek fikirlerin ifadesiyle karıştırılırlar. Liderler, meşhur yazarlar, futbolcular, sporcular, ev kadınları, analar, babalar, çocuklar, bira veya sabun markası veya tanrı hakkındaki inançlarını ilan ederler. Gerçek olarak sunulan görüşleri ve karakterleri ayıran çizgi bulanıklaşır ve izleyicilerin kafası reklamı sanattan ayırma içinde karıştırılır. Böyle bir durumda, izleyici sanatı kişisel deney olarak alamaz ve deney perspektifine de sahip olamaz. Sanat alakası olmayan bir şey olur. Sanat kendi koşullarında algılanmaz. Bunun yerine önce ne umulacağı ve ne yapılacağı hakkında kurallar serisine indirgenir, sonra bu seriler olarak kabul edilir veya reddedilir. Şaşkınlık içine işlenmiş bayağılık ve aşağılık kitle halinde üretilen kültürel ürünlerin baş karakteridir.

Konuya ahlak bakımından yaklaşanlara göre kitle kültürü ahlaktan yoksundur. Bu yoksunluğu içeriğinin özelliği ve moral şaşkınlığı bakımlarından ele alınabilir: Sunulan materyallerde içsel bir zalimlik vardır. Cinayet, ahlaki baskı, ırza tecavüz, fiziksel ve zihinsel işkence biçimlerinde sunulan şiddet kitle kültürünün büyük kısmını kaplar. Çocuk materyalleri de şiddet, sadizim, vahşet sunuşlarından özgür değildir. Materyallerdeki kahramanlar kötülerin, katillerin kullandıkları yöntemleri düşmanlarına karşı kullanırlar. Kitle kültüründe moral standartlara nadiren rastlanır. Değer-yargısızlık, kaos, ve ahlaki-görecelik haddinden fazla yoğundur. Örneğin savaş komikleri ve korku komikleri kitle iletişiminin içinde bulunduğu ahlaki şaşkınlık hakkında bir bilgi verir. Mahkemeler, boşanmalar, kişisel çatışmalar, kazalar satılabilir mal olur ve sanki günlük yaşamı normal olayları gibi yayın zamanının büyük bir kısmını kaplarlar. Bunun altında yatan neden sadece bu tür şeylere karşı olan merak değil, fakat kitle kültürü için hiçbir şeyin kutsal olmadığıdır. Kültürel değerler kendi kutsal objektifliklerini kaybeder. İnsan kendini araçlar ve tekniksel ürünler çerçevesi içinde bulur. Max Weber'in deyişiyle, dünyadan hayal kırıklığı insanı kendine dönmeye zorlar. Bu geri dönüş iç hayatın derin çerçevesi içinde değil, fakat kişisel öznenin yaratıcı anında olur. Böylece insanlıktan çıkmış, insanlık-dışılaşmış, insanlığa karşı bir dünyada kendimizi buluruz.

Kitle kültürü, aynı zamanda, psikolojik bakımdan zararlıdır. Kültürel homojenleşme, reklamcılaşma, ticarileşme, bayağılık, yontulmamışlık ve ahlaksızlık halk tarafından eleştirisiz sürekli olarak yutulduğunda kültürün zararsız bir öğesi olamaz. Eğer içerik ahlaksız ise, nüfusun daha-çok-yutucu bölümleri, örneğin çocuklar, bunu etkinlik için kural olarak algılar ve kabul ederler. Ayrıca kitle iletişimi izleyicide pasif tutumu besler. Çaba göstermeme bir alışkanlık olur. Bu da sıkıntılı ilgisizlik ve zalimliğe gereğinden çok aşinalık için bir kaynak olur. Kitle kültürüne ait bir diğer psikolojik yönelim de çocuklaştırmadır: Kitle kültürü basit ve çocuksudur. Oyuncaklar, kitle sporları, eğlence ve politika dünyasında, modern insan tarafından deneylenen çocukluk çağına suni olarak yeniden dönme çabasıdır. McLuhan'ın deyişiyle, kitle kültürü kitle iletişimi tarafından üretilen duygusuzluğa\hissizliğe, çocukça mutluluğun dibine gerilemede kaçış kaynağıdır.

Kitle kültürü demokrasi ve özgürlük sloganlarıyla, bütün sınıf, gelenek, görenek, zevk engellerini devirir ve her tür kültürel farklılıkları ortadan kaldırmayı amaçlar. Her şeyi birbiriyle karıştırır, birbiri içine sokar; bireysel farklılık iddiası ileri sürerken homojenleşmiş bir kültür ortaya çıkarmaya çalışır. Kitle kültürünün yayılması insan ilişkilerinde “empati” ve insan haklarından bahsederken genel vahşileştirmeyi getirir ve tekelci kapitalizmin totaliteryanizmine yol döşer. Kitle kültürü bu karakterleriyle modern barbarlık kültürüdür; bunu görmek için herhangi bir çizgi filmi, bir komedi, kısaca herhangi bir televizyon programına ve “her bedene uygun” mallara bakmak yeterlidir.

Popüler kültürü folk\halk kültürü anlamına alan yorumlamaya göre, popüler kültür kitle kültürü nedeniyle ölmüştür (Seldes,1957). Popüler kültürden geri kalan sadece bir köşeye itilen ve güvenilemez olandır. Çünkü modern dünyayı biçimlendiren güçler geleneksel, folk ve popüler kültürle uyuşmazdır. Folk ve feodal toplumların kültürleri o cemiyet çerçevesi içinde kişisel basit ilişki ile iletişilirdi. Kültürel iletişime girmiş nüfus küçüktü, çünkü kişisel, yüz yüze iletişim kesinlikle zorunluydu. Dolayısıyla, popüler kültür halkın içinden gelen, bu kültürden zevk alan halkın kendinin bir ifadesiydi; Halk tarafından kendi ihtiyaçlarına karşılık vermek için yoğrulmuştu. Efendilerinin yüksek kültürlerinin formel biçiminden duvarla ayrılmış "küçük bahçesiydi". Bu yorumdan farklı bir şekilde, Ortego'yu yansıtan McDonald'a göre (1957), popüler kültürün ölümü "kitlelerin siyasal sahneye kaymasıyla" ve basının ve sonradan diğer kitle iletişim araçlarının "feci kültürel etkileriyle," hızlı bir şekilde oldu. Modern teknoloji popüler kültürün geleneksel dünyasını ele geçirdi ve gerçek bir değişimi teşvik etti. Bundan kitle kültürü çıktı. Kitle kültürü belli bir toplumda, teknolojik araçlardan geçerek olur. İletme (=üretme) ucundaki az sayıda kimselerden alım (=tüketim) ucundaki geniş kitlelere doğru olan tek-yollu bir iletişimi destekler. Bir toplumda bir kez bu sembolsel iletişim kuruldu mu, karşı gelinemez bir şekilde yayılır ve acımasızca popüler kültürü bulduğu yerde sürer atar. Bu iki kültürün ortak-uyumsuzluğunun nedeni, kitle iletişim araçlarının insanlar tarafından şimdiye kadar bilinen her türlü iletişim sistemlerinden çok daha fazla bir şekilde toplumun her katına girmesi ve oradaki bilinçleri etkilemesindendir. Aynı zamanda, kitle kültürü kendine uygun, kendi tarafından yaratılan ve koşullanan bir kültürü iletir.

Seçkinci kitle kuramcıları kitle kültürü ve popüler kültür kavramların eş anlamda olacak şekilde kullanmışlardır: Bu kültürleri geleneksel ve doğal olan folk kültürünün yerini alan parazit kültürler olarak nitelerler. kitle kültürünü "iş adamları tarafından kiralanmış kişiler tarafından uydurulmuş bir kültür" olarak sunarlar. Dolayısıyla, kitle kültürü geniş kapsamı, vahşi niceliği ile yüksek kültürü tehdit eder. Kısaca, bu tür görüşe göre, geniş çaptaki kapitalist üretim kültürel çeşitliliğe, çoğulculuğa ve sivil toplumun çökmesine sebep olur.

Yukarıdaki paragraflarda kitle kültürü ile ilgili bütün yorumlamalar ve eleştiriler, günümüzdeki egemen popüler kültür ürünleri için de geçerlidir. (a) çünkü egemen popülerlik kitle kültürünün içine bütünleşmiştir; en seçkin olan parçasıdır; (b) Çünkü kitle kültürü kavramı bir kenara itilmiş ve onun yerini popüler kültür kavramı almıştır. Özellikle 1980’lerin başından beri egemen kuramcılar kitle kültürü terimi yerine popüler kültür terimini tercih etmeye başlamışlar; terimi dar ve negatif anlamından çıkartıp, terime sanat, dil, müzik, toplumdaki ve evdeki tüm "dinlenme" etkinliklerini eklemişlerdir. Bu yenilenen görüşe göre, teknolojinin hızla ilerlemesi ve okur yazarlığın ve iletişimin yaygınlaşması kitleleri demokratlaştırmıştır (demokratlaştırmaktan kasıt aslında tüketimde niceliğin yaygınlığıdır). (c) Çünkü popüler üzerine verilen mücadele özellikle 1980’lerin ortalarından sonra kaybedilmiştir. Bu kaybediş bir ürüne popüler adı verildiği andan itibaren başlar: Örneğin “yeşil pop” denen müzikteki değişim buna en
son örnektir. Mücadeleci bağlamda popüler kültür, ticari satış kaygısını ön planda tutmadığı ve ona karşıtlığı ileri sürdüğü için, kitle kültüründen ve egemen popülerden ayrılır. Fakat eğer pop artist “ticarileşirse” pop kültürden kitle kültürüne dejenere olduğu söylenir.



devam edecek

 

Yazıyı Tavsiye Et

Yorumlar


Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.