Yazılar

Türk’ün Ateşle imtihanı…Sayı: - 23.07.2007

22. Temmuz seçimlerinin sonuçları bu yazıyı yazdığım gece yarısının şu anlarında artık iyice belirlendi.

Bu saatten sonra gelecek olan veriler bu sonucu çok fazla etkilemeyecek kuşkusuz.

Halkımız yine AKP’nin tek başına iktidar olmasını uygun gördü.

Buna diyecek bir sözüm yok.  

Sayın Başbakan’ın yaptığı konuşmayı da televizyondan izledim canlı olarak.

Tüm ülkeyi kucaklayan mesajlar verdi.

Tabii şu saat itibariyle % 47 oy almış bir partinin başkanı başka türlü konuşamaz ve davranamaz.

Ancak benim kuşku duyduğum iki konu var. Bunun için yazıma yukarıda başlığı yazmayı uygun gördüm:

1- AKP iktidarda kaldığı 1707 günlük süre içinde, gerek kendi çalışması olarak gerekse Avrupa Birliği’nin dayatması sonucu ya da bu sözcüğü Avrupa Birliği’nin istemesi sonucu şeklinde düzeltelim, evet istemesi sonucu yaptığı tüm Anayasa değişikliklerinin ülkenin şartlarına uygun olmadığını ve sudan değişikler olduğunu gördüm.

Bunu görmemek için göremez olmak gerekiyor.

Örneğin başbakanın bizzat kendisini kurtarmak için Anayasa değişikliği yapıldı geçen 1707 günlük iktidar süresi içinde.

Bir de Anayasa Mahkemesi meselesi var. Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini kırpmak hatta iyice küçültmek üzerine kurulu bir Anayasa değişikliği çok tehlikeli olacaktır. Meclis Anayasa komisyonu başkanı Burhan Kuzu’nun tek başına bu iş için yetmeyeceğini anlayan AKP yönetimi, yeni bir kurul oluşturdu bile. Bu aşikâr biliniyor.

Bu kadar çok oy alarak iktidara gelmiş AKP’nin yapılması gereken doğru Anayasa değişikliklerini hemen yapmalı diye düşünüyorum.

Yine geçmiş dönemde yapıldığı gibi olacaksa bu ülkenin aleyhine olacaktır.

2-Benim şu anda gördüğüm ve edindiğim izlenime göre, önümüzdeki süreç ülkemizin Kürt sorunuyla çok daha fazla uğraşacağı bir süreç olacak. Çünkü bizzat Kürtleri temsil eden DTP’nin oylarının bu kadar düşmesi, doğu ve güneydoğudaki oyların blok halinde AKP’ye kayması bunu gösteriyor.

Çünkü Barzani Irak’tan AKP’yi işaret etmişti.

Belleğinizi biraz zorlarsanız hatırlayacaksınız.

***

Bu iki madde dışında söyleyeceklerim ise cuma günkü yazımın ekseninde olacak. Ülkemizin kamusal kültür ve sanat kurumlarının, yani devlet tiyatrosunun, opera ve balenin, orkestralarının ve hele hele Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın geleceği ne olacak. Ödenekleri kısılan hatta yok edilen bu sanat kurumları yeni sezona başlayabilecek mi?

Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Lemi Bilgin’in,  Devlet Tiyatrosu’nun ödeneğinin bittiğini, tüm kalemlerin sıfırlandığını ve Maliye Bakanlığı tarafından ek ödenek verilmezse, kelimenin en açık anlamıyla, yeni sezonda perde açılamayacağını söylediğini basın aracılığı ile öğrenmiştik.

Devlet Tiyatrosuna şimdi ek ödenek verilecek mi?

İşte bu soruların yanıtlarını düşündükçe inanın ter basıyor…

Ateşle imtihan çok zor …

Çarşamba günü bu konuyla ilgili diğer sözlerimi söyleyeceğim...

Esen Kalın.



Müfit Semih Baylan
Editör

Yazıyı Tavsiye Et ♫

Yorumlar

Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.