Yazılar
Günümüz Türkiye’sindeki Müzik Türlerinin Ulusal ve Evrensel Ölçütler Açısından Durumu (13. Bölüm)Sayı: - 25.01.2006
Popüler müziğin böylesine yaygın oluşu hem ardında yatan sosyo-ekonomik etkenlerin oldukça güçlü oluşundan, hem de iç içe olduğu medya güçlerinin etkin olmasından kaynaklanır. Gelişmekte olan ülkelere, göreli teknolojik yetersizliklerle iç içe oldukları için de sürekli bir ekonomik engelle karşı karşıya bulunmakta, bunun sonucunda gelişmiş ülkeler için yatırım alanları haline gelmektedir. Dolaysıyla, müziğin bundan bağımsız tutulması söz konusu olamaz. Müziğe ilişkin yatırım alanları oluşturulmuştur artık. Hangi kültür olursa olsun bu durumdan payını alır. Ülkenin yerli malzemesi işlenir ve yeni bir kimlikle piyasaya sürülür (örneğin günümüzde “Türk Pop”u denilen müzik).
Popüler müziğin icracıları profesyonel müzisyenlerdir, ancak genelde akademik bir eğitimden geçmezler. Eğitim konusunda müzisyenlerin kişisel eğitimlerinin mükemmel düzeyle ulaşabileceği düşünülebilir. Ayrıca, popüler müzik bazı açılardan kendi kültürünün sanat yönelimli müziklerinden daha fazla estetik inceliklerle sahip olabilir. Teknik bilgi açısından da, “forma” ait kimi özellikler açısından da çok fazla bilgi gerektirebilir (örneğin, caz müziğinde rastlanan ritim örgüsü, armonik zenginlikler gibi).
Popüler müzik, kentli bir müziktir ancak kaynağı daha çok halk kültürüne dayanır. Sanat yönelimli olmaktan çok ticari yönelimlidir ve “star sistemine” dayanır. Medya, sanatçının yaşam biçim etrafında bir tür kişilik kültürü öne çıkarır. Temel olarak bu ön plana çıkarma, sanatçıyı kamudan uzaklaştırmaya yöneliktir. Böylelikle sanatçının etrafında fantezilerden oluşan büyüleyici bir atmosfer “halesi” yaratılır. Ayrıca, popüler müzik kişisel zevk ve arzulara kamusal bir dil vererek belirli ölçütler oluşturmakla kalmaz, bunun yanında kendi izleyicisini de oluşturur. Dolaysıyla, müziğin kendisinden bağımsız bir izleyici kitlesi olamaz.
2. Türkiye’de Ticari Yönelimli Müzikler1948 yılında çok partililiğe geçildiğinde ve 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti ile büyük ve hızlı bir değişim sürecine giren Türkiye’de batı müzik türleri ortaya çıkar. Klasik müzikten, caz müziğine kadar geniş bir yelpaze oluşturan ve 1950’li yıllardan 1960’lı yıllara kadar egemenliğini sürdüren bu etki sonucunda, Şeref Yüzbaşıoğlu Orkestrası, Erol Büyükburç gibi, birçok şarkıcı, gurup ve orkestra, yabancı parçaları daha da popülerleştirdi. Bu sırada Avrupa’da çıkan ve popülerleşen yabancı parçalara, ilk olarak Fecri Ebcioğlu ve Sezen Cumhur Önal tarafından Türkçe söz yazılmaya başlandı ve bu uygulama 60’lı yılların sonuna kadar sürdü. Böylelikle ortaya “Türkçe Sözlü Hafif Batı Müziği” adı verilen bu tür doğmuş oldu ve yine aynı yıllarda Cem Karaca gibi daha birçok gurup ve şarkıcı ortaya çıktı.
”Köylü Milletin Efendisidir” sloganıyla ve halk içinde son derece yaygınlaşmaya başlayan Demokrasi görüşü, 1950’li yıllardan itibaren kırsal alanlarda yaşayan köy insanının büyük kentlere yerleşmesini hızlandırdı. Şehirlerde başlamış olan sanayileşme işçi sınıfının artması ve büyük şehir nüfuslarının özellikle 60’lı yılların başında hızla yükselmesi ve “gecekondu”laşma nüfusunda, ortaya artık ne köylü ne de şehirli olan bu kesimin, kendine özgü kültürü doğdu. Özellikle Orhan Gencebay ile başlayan ve “Arabesk” olarak tanımlanan bu müzik türü, bu yeni kesimin kendilerine yabancı olan bu büyük şehir ortamında yaşadıkları sıkıntı ve uyumsuzlukları, ağdalı, “trajik” ve dertli bir dille anlatıyordu. Bir ara, İbrahim Tatlıses ile birlikte ortaya türkü-arabesk arası farklı bir müzik biçimi ortaya çıkmaya başladı.
”Türkçe Sözlü Türk Hafi Müziği” olarak tanımlanan müzik türü, 70’li yıllar ve 80’lerin başında oldukça durgun bir döneme girdi ve 80’lerin sonuna kadar (Sezen Aksu’ya, Nilüfer’e, Kayahan’ın arabesk dilli batı müziğine kadar) sürdü. Son yıllarda, içerik olarak yüzeysel sözler (anlamlar) içeren (ki aynı paralellik bugün Batı Pop Müziğinde de var) oldukça hareketli ve ritmik yapıda müzikler ticari piyasayı ele geçirdi; öyle ki, daha önce Arabesk tarzı müzik yapan bazı insanlar bile (örneğin Emrah), bu yeni türe uymaya başladı.
Günümüz Türk popüler müziğinde kolayca gözlemlenebilecek nitelikler şöyle sıralanabilir: (1) Parçaların dili genellikle kolay anlaşılır bir konuşma dilindedir; (2) Ezgi, armoni ve form açısından bakıldığında, Batı popüler müziklerinde yaygın olarak kullanılan tekniklerle yerel özelliklerin kaynaştığı görülür; (3) Özellikle geçmiş dönemlerde Arap, Hint ve Mısır müziklerinden büyük ölçüde etkilenmiştir – ki bu etkinin izleri hala belirgindir.
bu etkileşim, özellikle Türkiye’ye gelen Arap müzikçiler, bir ara Tüm Yakın Doğu’da popülerleşen Mısır ve Hint filmleri aracılığı ile gerçekleşmiştir.
sonuç olarak, popüler müzik Türkiye’de çeşitli biçimlerde görülmektedir: “Türk Sanat müziği”, “Türk Halk Müziği”, “Türk Hafif Müziği”, “Türk pop Müziği”, “Türk Caz Müziği” ve Arabesk” gibi. Belki de sınırlı bir tutumla, günümüzdeki – ad ya guruplaşmaları ne olursa olsun – çoğu popüler Türk müzik türleri, içerik açısından, kendisini “Arabesk” olarak adlandıran bu müzik türü benzeridir.
devam edecek
*
Deniz Ertan’ın imzasıyla yayımladığımız bu çalışma,
Yiğit Aydın, Deniz Ertan ve
Cem Soydemir’in grup çalışmasıdır ve çok değerli bir jürinin değerlendirmesi sonucu
Mavi Nota’nın düzenlediği “
Nimet Koray Araştırma-İnceleme Müzik Ödülü”nü kazanmıştır.
Yazıyı Tavsiye Et ♫
Yorumlar
Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.
Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.