Yazılar

---

Vahim!Sayı: - 13.02.2006

---

Bir dostum İzmir yerelinde şöyle yazmış:

“Ortadoğu bir kıvılcıma bakar hale geldi. Ne Amerika ne İran geri çekiliyor. Dünya hakimiyeti yolunda şimdiye kadar önüne dişe dokunur rakip çıkmayan ABD, İran’a temkinli ve donanımlı yaklaşmayı seçmiş görünüyor. Rusya bu savaşın olmasını kesinlikle istemiyor. ABD nin örtülü, örtüsüz İran’a saldırmasının olumsuz yansımasını bölge ile birlikte uzun yıllar çekeceğinin farkında... Bu nedenle diplomatik yolları sonuna kadar zorlayıp netice almayı umuyor. İran’a yaptırıma ise sıcak bakmadığını duyurdu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Moskova'da yaptığı basın toplantısında, İran'a yaptıkları önerinin halâ masada olduğunu belirtti. Almanya Dışişleri Bakan Yardımcısı Gernot Erler, Londra'da biraraya gelen BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyeleri ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin'in, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun 2 Şubat'ta toplanması konusunda anlaştığını duyurdu. İngiltere’nin , ABD yi destekleyeceği açıktır. Rusya, Çin ve Fransa bir araya gelmeyi başarabilirse, ABD İran’a saldırı için başka yol bulmak zorunda kalacaktır. 24 Ocak 1946 da alınan ilk kararda :“atom enerjisinin barışcı kullanımı ve atom bombası ile öteki kitlesel imha silahlarının yasaklanması” idi. Bugün görüyoruz ki “kitle imha silahları” sanki bu beş devletin dışındakilere yasaktır. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın idare kurulu, 2-3 Şubat’ta İran için toplanacak. 35 üyeli kurulda çoğunluk esasına göre yapılacak oylamada, kuşkulu nükleer faaliyetlerinden dolayı İran’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne sevkedilmesı bekleniyor. Alınan tüm önlemlere karşın barışçıl yollardan çözümlenememesi durumunda Güvenlik Konseyi Antlaşma'nın VII. Bölümü'nün kendisine verdiği yetkileri kullanarak silahlı güç kullanımı ya da yaptırımlara da başvurabilir. Güvenlik konseyinin daimi üyelerinden Rusya ve Çin’in “silahlı güç kullanımı ya da yaptırımlara” başvurulmasına sıcak bakmayacakları kesindir. İran buna mı güvenmektedir bilinmez” (Bu toplantılar oldu bitti, sonuçlar çok parlak değil).

“Amerika-İsrail ikilisinin her şekilde İran’a saldırma hazırlıkları ise tüm hızı ile sürmektedir. Türkiye’yi bütünüyle cephe haline getirme faaliyetleri ise aleni sürmektedir. İncirlik üssünün tamamen ABD kontrolüne verildiğini basından öğreniyoruz. NATO üssünü sadece ABD’nin kontrolüne, bakanlar kurulu kararı ile vermek “İkili Anlaşmalar” kapsamında sayılabilir mi? Görülen o ki ABD İncirlik ile yetinmemiş Türkiye’yi ateşe atacak tüm projeleri devreye sokmaya başlamıştır. Yaklaşık bir yıl öncesinden başlayan Urla civarındaki hareketliliğin manası burada yeni bir üs oluşturuluyor yolunda idi. NATO Kamu Diplomasisi Daire Başkanı STEFANİE BABST şöyle bir savunma ileri sürmektedir: “NATO’nun yeni güvenlik misyonu ABD’nin Büyük Ortadoğu Planı’nı içeriyor ve bu paralelde Belçika dışında burada Türkiye’de ikinci üsse ihtiyacımız var. İzmir’in üs olmasını istiyoruz. NATO Büyük Ortadoğu ile ilişkilerini düzenlemek için Türkiye’de İzmir’i merkez olarak kullanmalıdır.” İzmir niçin seçilmiştir? İran’a yapılacak saldırıda, İran füzelerinin menzili dışında olduğu için mi Urla mekan tutulmuştur? İran saldırısına yetişeceği şüpheli görünse de uzun vadede binlerce askeri personelin Urla üssünde masa başı görevi yapmayacakları ortadadır. Urla’da yapılanmaya başlayan bu üs sadece Genişletilmiş Orta Doğunun Güvenliğini sağlamak için mi kurulmaktadır? Başka gayesi yok mudur?”

Başka gayeleri vardır dostum:
1)  Bize ait olmayan bir savaşın içine doğru sürüklendiğimiz gerçeği ortadadır.
2)  Iran’dan sonra ABD+AB kimi vuracaktır?
3)  Banal ve adi karikatürler bir provakasyon değil de nedir?
4)  Karıştırılan sadece diğer islami ülkeler değil, doğrudan Türkiye’dir.
5)  Pırıl pırıl din adamlarını hain maşalara öldürten ile karikatürleri çizen aynı eldir.
6)  Yerel basını uyarıyorum, hemen din adamına çamur atmaya kalkıp katili savunmaya, acımaya kalkmayın...
7)  Soğukkkanlılığımızı en çok korumamız gereken anlarda gösterilen aşırı heyecanlar kötülüklere zemin hazırlarlar.
8)  Zemin hazırlayan davranışlardan kaçınalım.
9)  Trabzon gibi caddeleri, sokakları briyantinli genç mafyanın egemenliğine girmiş ve bazı kurumları mafyatik ilişkilerle yönetilen bir kentte çok akıllı davranmalıyız.
10) Yerel medyada gayri müslim aleyhtarı söyleşilerden şiddetle kaçınmalıyız (Ne yazık ki buna tanık oluyorum!!!!)
11) Böyle gafları ancak iki tür insan yapar. Ya oynanan oyunları farkedemeyen aşırı cahiller ya da vatan haini maşalar.
12) Lütfen itidalimizi kaybetmeyelim.
13) Provakasyonlara gelmeyelim.
14) Şimdi arkasından bir şeyler uydurmaya kalkıp Santa Maria papazını küçültmeyelim. Çünkü ben esnafla konuştum, hepsi çok zarif, çok kibar, koruyucu, mafyanın eline düşmek üzere olan yabancı uyruklu hanımlara kol kanat geren değerli bir din adamı olduğu konusunda birleşiyor.... Esnaf bilir.
15) Bu çocuk hiç bir şekilde bağışlanamayacak bir şuç işledi.
16) Böyle kritik bir zamanda bu suç yalın bir cinayet değil, vatan hainliğidir.

---

Yazıyı Tavsiye Et ♫

Yorumlar

---

Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.