ISSN: 1301 - 3971
Yıl: 18      Sayı: 1959
Şu an 109 müzisyen gazete okuyor
Müzik ON OFF

Günün Mesajları


♪ Kültür bakanlığı sınavında. Ankara thm koro şefi kızını aldı. Urfa korusu şefi kayın biraderini aldı. İstanbul korosu şefi oğlu ve yeğenini aldı. ilginizi çekerse detay verebilirim
ttnet arena - 09.07.2024


♪ Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarken, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını en coşkun ifadelerle kutluyoruz.
Mavi Nota - 28.10.2023


♪ Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümlerinin Eğitim Programları Sorunları
Gülşah Sargın Kaptaş - 28.10.2023


♪ GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE!
Mavi Nota - 07.02.2023


♪ 30 yıl sonra karşılaşmak çok güzel Kurtuluş, teveccüh etmişsin çok teşekkür ederim. Nerelerdesin? Bilgi verirsen sevinirim, selamlar, sevgiler.
M.Semih Baylan - 08.01.2023


♪ Değerli Müfit hocama en içten sevgi saygılarımı iletin lütfen .Üniversite yıllarımda özel radyo yayıncılığı yaptım.1994 yılında derginin bu daldaki ödülüne layık görülmüştüm evde yıllar sonra plaketi buldum hadi bir internetten arayayım dediğimde ikinci büyük şoku yaşadım 1994 de verdiği ödülü değerli hocam arşivinde fotoğraf larımız ile yayınlamaya devam ediyor.ne büyük bir emek emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunarım.Ne olur hocamın ellerinden benim için öpün.
Kurtuluş Çelebi - 07.01.2023


♪ 18. yılımız kutlu olsun
Mavi Nota - 24.11.2022


♪ Biliyorum Cüneyt bey, yazımda da böyle bir şey demedim zaten.
editör - 20.11.2022


♪ sayın müfit bey bilgilerinizi kontrol edi 6440 sayılı cso kurulrş kanununda 4 b diye bir tanım yoktur
CÜNEYT BALKIZ - 15.11.2022


♪ Sayın Cüneyt Balkız, yazımda öncelikle bütün 4B’li sanatçıların kadroya alınmaları hususunu önemle belirtirken, bundan sonra orkestraları 6940 sayılı CSO kanunu kapsamında, DOB ve DT’de kendi kuruluş yasasına, diğer toplulukların da kendi yönetmeliklerine göre alımların gerçekleştirilmesi konusuna da önemle dikkat çektim!
editör - 13.11.2022


Tüm Mesajlar

Anket


DOB, DT ve GSGM'de 4B kadrosunda çalışanların 4A kadrosuna alınmaları için;

Sonuçları Gör

Geçmişteki Anketler

Tavsiye Et




Tavsiye etmek için sisteme girmeniz gerekmektedir.

Destekleyenlerimiz






 

Yazılar


Polonya Çağdaş OperasıSayı: - 01.03.2006


Polonya operasının, XVIII. yüzyıl sonlarındaki başlangıcı, Fransız ve İtalyan örneklerine göre olmuştu. Özgünlüğünü (Jan Stefani ve Wojciech Boguslawski'in ortak yapıtları "Krakowiacy i Gorale /Krakovililer ve Dağlılar/ ile birlikte) tam kazanmaya başladığı sırada ise, ülke işgalci güçler tarafından parçalanmış ve bir devlet olarak varlığı sona ermiştir.

Polonya operasının kurucusu olarak kabul edilen Stanislaw Moniuszko (1819 – 1872), doğal olmayan şartlarda; Avrupa kültüründen tecritte, Varşova'da Çar'ın "yüce gönüllüğüyle" açık kalabilmiş yegane opera sahnesinde, sansürle boğuşarak, sanatta vatansever söylemlerin sanatın kendisinden daha önemli görüldüğü toplumsal şartlarda yapıtlar vermiş bir sanatçıydı. Bu durum, ancak XIX. yüzyıl sonunda değişti. 1872 yılı ile birlikte Lwow kenti, yerli kompozitörlerin yapıtları için bir Polonya opera sahnesi açmıştı. 1900'de Wladyslaw Zelenski'nin (1837 – 1921) "Janek" ve 1901'de Ignacy Jan Paderewski'nin (1860 – 1941) "Manru" adlı yapıtların Lwow sahnesinde yapılan prömiyerleri ile, Polonya operası XX. yüzyıla girmişti.

"Manru"nun güftesi, Jozef Ignacy Kraszewski'nin "Köyün Ardındaki Kulübe" adlı romanına dayanıyordu ve Lwow'daki prömiyerinden birkaç gün önce Dresden'de sahnelenmişti, zira Ignacy Jan Paderewski bu yapıtı, partisyonunda Wagner'e özgü müzikal drama unsurlarını uygulayarak kaleme almıştı. Opera kısa bir süre içerisinde Prag, Varşova, Zürich, Poznan sahnelerinde sahnelendi. Polonyalı icracılar tarafından (tenor Aleksander Bandrowski ve kadın soprano Marcella Sembrich - Kochanska tarafından) New York Metropolitan Opera'da da sahne aldı (1902).

Wagner'e özgü müzikal drama unsurlarını içinde barındıran bir başka opera da, Ludomir Rozycki'nin (1883 - 1953), güftesi Stanislaw Wyspianski'ye ait "Boleslaw Smialy" /Cesur Boleslaw/ adlı (prömiyeri Lwow'da 1908'de yapılan) operasıdır. Ludomir Rozycki, birçok başka yapıtının yanı sıra çağdaşçı Polonya operasının da en güzel örneğini vermiştir: Bu, güftesi Jerzy Zulawski edebiyatından alınmış "Eros i Psyche" /Eros ve Psyche - aşk tanrısı ve eşi ) adlı yapıttır. Wroclaw'daki prömiyerden (1917) sonra Varşova, Poznan, Bremen, Mannheim, Stuttgart, Lwow, Osijek, Lublan ve Stokholm'de (1918 -1936 yılları arasında) sahne alan yapıt, XX. yüzyılın ilk yarısında Polonya operasının yurt dışındaki ilk ve tek önemli başarısı olmuştu.

Bu metnin başından bu yana değin adları anılan sanatçılar ve yapıtları, operanın Polonya'daki tarihine geçmişlerdir ve çağdaş Polonya opera tiyatrosunun icra ve repertuvarı açısından temel bir unsur teşkil ederler.

1918'de, Polonya bağımsızlığını kazandığında, bir ulusal opera yaratma ihtiyacı siyasi ve toplumsal açılardan çok güçlü şekilde kendini hissettirdi. Güfte yazarları (Tadeusz Joteyko, Henryk Opienski, Mieczyslaw Soltys, Boleslaw Wallek - Walewski vb.) ulusal edebiyatın büyük yapıt ve kalemlerine (Mikolaj Rej, Aleksander Fredro, Adam Mickiewicz, Juliusz Slowacki, Antoni (?) Malczewski, Jozef Ignacy Kraszewski, Henryk Sienkiewicz, Stanislaw Wyspianski, Jan Kasprowicz vb.) yönelmiş; Polonya tarihinden sayfaları, ulusal dansları ve gelenekleri sahneye taşıyorlardı. Dekoratörler Polonya kentlerini ve Polonya'dan manzaralar resmediyor, sahne tasarımcıları Jan Matejko'nun ünlü tablolarına sahnede yeniden hayat veriyordu. Bu dönemde Ludomir Rozycki'nin "Casanova" /Kazanova/, Feliks Nowowiejski'nin "Legenda Baltyku" /Baltık Efsanesi/ ve Tadeusz Joteyko'nun "Krol Zygmund August" /Kral Sigismund August/ adlı operaları büyük başarı kazanmıştı. Ne var ki o dönemde Varşova, Poznan, Lwow ve Katowice tiyatrolarında sahnelen 28 yeni operadan çoğu, sahne provasından geçmemişti. Çoğunun notaları savaş sırasında yok oldu.

Karol Szymanowski ya da Çağdaşlığa Uzanan Köprü

İki Savaş Arası adı verilen (1921 – 1939) dönemin en önemli Polonyalı kompozitörlerinden biri de Karol Szymanowski'ydi (1882 – 1937). Szymanowski tiyatrosu, köklerini Avrupa kültüründe, o kültürün çok geniş şekilde kavranılan modern üslubunda buluyordu. Güftesi Viyana Kopuş şiir grubundan Felix Dormann'a ait, İncil konulu "Hagith" operası (prömiyeri 1922'de Varşova'da), Polonya operasında nadir olan dışavurumcu modeli temsil eder. Gizemci ve sembolist karakterdeki "Krol Roger" /Kral Roger/ adlı operası (prömiyeri 1926'da Varşova'da), Ortaçağ Sicilya'sında iki faklı dinin çatışmasını konu edinir; tam anlamıyla özgün bir yapıttır ki bu da kompozitörün şair Jaroslaw Iwaszkiewicz'le yaptığı işbirliğinin bir sonucudur. İçinde koro ve solo tenora yer veren "Harnasie" balesi (prömiyerleri: Prag 1935, Paris 1936) ise sanatçının dağ köylüleri folkloruna ve Tatry Dağları destanlarına duyduğu hayranlığı yansıtmaktadır. Bu yapıt, yaratıcılıkta ulusal geleneği temel edinen akıma dahildir; ki bu akımın örnekleri aynı dönemde Macar Bela Bartok ve Zoltaly Kodaly, Romen George Enescu, Rus İgor Stravinski, Basklı Maurice Ravel, İspanyol Manuel de Falla ve Meksikalı Carlos Chavez tarafından da kendi ülkelerinde verilmiştir.

Karol Szymanowski'nin daha sonra sahneye taşıdığı sayısız yapıt, ülkede savaş sonrası müzikal estetiğinin şekillendirilmesinde; operada, balede ve bunları bünyelerinde birleştiren formdaki gösterilerde çok önemli bir rol oynamışlardır. Bugün de bu yapıtlar, çağdaş repertuar olanakları olarak görülmektedirler. Şeflerin, rejisörlerin, sahne tasarımcıları, koreografların, dansçıların, aktör ve şarkıcıların çok yüksek bir sanatsal düzey yakalamalarına olanak tanıyan, zengin bir materyal içerirler.

"Krol Roger" /Kral Roger/, farklı yorumlamalara uygun felsefi içeriğiyle, yurt dışında da sahnelenir; 1949 - 1997 arasında Palermo, Londra, Buenos Aires, Birleşik Devletler'de Long Beach, Buffalo ve Detroit'te, bale versiyonu Sydney, Bremen ve Stuttgart'da sahnelenmiştir. Operanın konser icrasını Charles Dutoit (Paris 1996, New York 1999) ve Simon Rattle (Birmingham, Londra, Salzburg, 1998) çapında büyük orkestra şefleri üstlenir.

Sosyalist Gerçekçilik, Öncü Sanat ve Gelenek Arasında

Opera tiyatroları, 1945'ten sonra, savaşın yok ettiği ve çağdaş yapıtları sahneleme olanağı veren sanatsal potansiyeli yeniden yaratmayı daha başaramamışken, 1948'de tüm Polonya sanatı için verilen siyasi direktifler kompozitörleri de kapsamı içine alıverir. Sosyalist gerçekçilik ideolojisi, geniş "halk ve ilerici" kitleleri için ulaşılabilir olan operalara büyük umutlar bağlıyordu. Edebiyatçılardan ve kompozitörlerden de buna uymaları bekleniyordu.

Bu beklentiye, Tadeusz Szeligowski'nin (1896 – 1963), samimi inançları doğrultusunda, Roman Brandstaetter'in güftesine yazdığı "Bunt Zakow" /Talebe İsyanı/ adlı operası (prömiyeri: Wroclaw 1951) yanıt olmuştur. Operanın konusu, 1549'da meydana gelmiş gerçek bir olaya dayanır: Krakow'da üniversite öğrencileri, Kral Sigismund August'un adaletsizlikleriyle hayal kırıklığına uğrayıp hocalarından birinin önderliğinde kenti terk ederler. Yapıtın dramaturgisi çok ustacadır, müziği büyük tarihsel opera geleneğine bağlıdır; ayrıca yapıt Polonya Rönesans'ından çok sayıda dans ve şarkı uyarlaması içerir, koro katılımlı sahnelerinin güzel ve tekdüzeliği aşan bir üslubu vardır. "Bunt Zakow" /Talebe İsyanı/, prömiyerinin ardından Poznan'da sahnelenmiş, daha sonra Moskova'da konuk edilmiş, ayrıca Dresden ve Varşova'da seyircisiyle buluşmuştu. 1969'dan bu yana sahnelenmemektedir ve müziği de hiç çalınmamıştır; doğuşundaki siyasi nedenlere karşın bu yapıt, XX. yüzyılın ikinci yarısındaki Polonya operalarının en iyilerinden biri olmaktadır.

Tadeusz Szeligowski'nin sahneye taşıdığı diğer yapıtlar arasında, çocuklar için yazılmış "Krakatuk" operası da (prömiyeri: Gdansk 1956; ayrıca "1958 - Varşova Sonbaharı Uluslar Arası Çağdaş Müzik Festivali"nde Polonya'yı temsil etmiştir) anılmaya değer bir yapıttır. Konusunu Ernst Theodor Amadeus Hoffman'ın "Fındık Kıracağı" adlı bir masalından alan yapıt, çağdaş kompozitörlük araçlarının uygulandığı, plastik sanatları, drama ve müziği sentezleyen ilginç tiyatro formudur.
 "Teodor Gentleman" (Teodor Centilmen) adlı operasıyla (prömiyeri: Wroclaw 1963) Tadeusz Szeligowski, bilimkurgu alanına açılmıştır. Bu yapıtta, Sibernetik Enstitüsü'nün ve insana benzer robotların ürkütücü atmosferini vokal bölümlerde (koloratur, falsetto) alışılmadık ses kayıtları, anlatımın sanki bir motordan gelen sesmişçesine hecelenerek verilmesi, film efektleri ve elektronik sesler yaratmaktaydı.

Witold Rudzinski (doğ. 1913) ise tarihten ve edebiyattan ilham alır. Henryk Sienkiewicz'in aynı adlı yapıtından uyarladığı "Janek Muzykant" /Çalgıcı Yanek/ operasında (prömiyeri: Bytom 1953) sosyalist gerçekçi direktiflere karşı çıkmıştır; bu yapıt aynı zamanda halk müziği motifleriyle de süslenmiştir. "Komendant Paryza" /Paris Kumandanı/ (prömiyeri: Poznan 1960) adlı yapıtında ise, 1871 Paris Komünü'nün Polonyalı önderi Jaroslaw Dabrowski'yi bir opera kahramanı dönüştürür. Anıtsal nitelikli tarihi fresk, dramatik monolog ve diyalogların yanı sıra Fransız destanları tarzı şarkıları, senfonik resimleri, finalinde ise komüncülerin bir marşı ile bir de ağıt /passacaglia/ içermektedir. Yapıtın bütününde ton ve makam bağından bağımsızlık ve ses uyumsuzluğuna dayalı harmoni hakimdir.
 Jan Kochanowski'nin "Odprawa poslow greckich" /Yunan Elçilerinin Reddedilmesi/ adlı yapıtına yazılmış, kısa ve ilginç operasını (prömiyeri: Polonya Devlet Televizyonu'nda 1965'de, Krakow'da 1966'da) temel seslerin kullanımı, büyük aralarla bölünmüş bir melodi, iyice yoğunlaştırılmış bir dışavurum ve kolay anlaşılır bir ses dokusu karakterize etmektedir. Bu yapıt, Monako Prens Rainier Kompozitörlük Yarışması'nda mansiyon kazanmış, Varşova'da ve Lodz'da birkaç kez sahnelenmiş, ayrıca CD versiyonuyla da dinleyiciye sunulmuştur.
 Wladyslaw Reymont'un aynı adlı romanından uyarlanan "Chlopi" /Köylüler/ (prömiyeri: Varşova 1974) adlı partisyonun aldığı eleştirilerde yapıtın "Polonyalılığı" vurgulanmıştır; ancak şunun da altı çizilmelidir ki doğrudan romandan yapılmış halk deyişi alıntılarına ve halk dansı ritimlerine, yapıtın kendi yasalarına uygun bir teknikle yaratılmış, yarı yarıya doğaçlama bölümler de eşlik etmektedir. Kompozitör, orkestraya karakteristik enstrümanlar katar: Örneğin, ineklerin boyunlarına asılan çanlar, "yeniçeri" adı verilen ve atların koşumlarına takılan ziller, tırpanlar ve ses verme özelliği olan tahta enstrümanlar. Yapıtın olay akışı, "doğanın dönüşümünü" vurgular; koronun, dramatik sahnelerin arasında seslendirdiği, şiir niteliğinde şarkıların dört mevsimi temsil edişleri de bu yüzdendir.

Romuald Twardowski'nin (doğ. 1930) operalarında şarkı ile orkestra arasındaki mükemmel oranlamalar, mantığa uygun yapı ve konunun müzikle organik birlikteliği seyirciyi çarpar. Rostand'dan uyarlanmış, dört sahnelik romantik operası "Cyrano de Bergerac" (prömiyeri: Bytom 1963), yapıtın aynen koruduğu lirik duygularını çağdaş harmoni sınırları içine sokmaktadır.

Bir XVII. yüzyıl dini konulu edebi metnin üzerine yazılmış olan "Tragedia albo rzecz o Janie i Herodzie" /Trajedi ya da Yahya ve Herod Üzerine/ (prömiyeri: Lodz 1969, ayrıca yapıt 1971'de Fin Savollina Festivali'nde Polonya'yı temsil etmiştir) dini, avam ve saraya özgü unsurları buluşturan bir müzik noktası olmaktadır. Yapıtta geçmişin temel rengini seyirciye ulaştırma üslubu, neo - arkaizm terimiyle açıklanabilir.

Condrad'ın bir yapıtından uyarlanan "Lord Jim" (prömiyeri: Lodz 1976, Gdansk 1977), Romuald Twardowski'ye, Monako Prens Rainier Kompozitörlük Yarışması'nda birincilik ödülü getirmiştir.

Bu operanın, ani değişen kontrastlarla ve dinamiklerle dolu müziğinin devamı, Stefan (?) Zweig'den uyarlanan, üç perdelik "Maria Stuart" müzikal dramıyla (prömiyeri: Lodz 1981) gelir. Gerçi, bu yapıtta dönemin atmosferini canlandıran XVI. yüzyıl potpurileri, gerilimleri yumuşatmaktadır.

Oda operası diye adlandırılabilecek "Historia o sw. Katarzynie" /Azize Katerina'nın Hikayesi/ (prömiyerleri: Varşova 1985, Gdansk 1987), XVII. yüzyıldan kalma bir diyalogun üzerine bestelenmiştir ve kompozitörünü basit, yaratıcı şekilde stilize edilmiş, zahiren tek tonlu, ama enstrümantal çokanlamlılıktan da yoksun olmayan bir müziğe götürmüştür.

Melodik doğallıkla ve net bir tınıyla zenginleştirilmiş opera müziği anlayışı - ki başarılı olacağı tecrübeyle sabittir - Tadeusz Paciorkiewicz'ye (1916 – 1998), kompozitörün Deotyma'dan opera sahnesine taşıdığı "Romans gdanski" /Gdansk Usulü Aşk/ (prömiyeri: Lodz 1968) ile büyük bir başarı getirmiş; yapıt seyircinin büyük ilgisiyle karşılaşmıştır. Jozef Swidra'nın (doğ. 1930) "Magnus" (prömiyerleri: Bytom 1970, Wroclaw 1973) ve Wit Stworz (prömiyeri: Bytom 1974) gibi tarihi operaları da büyük başarı kazanmıştır. Her iki yapıtın güftesi de, Slasklı ozan Tadeusz Kijonko'ya aittir; özellikle koro katılımlı mükemmel sahnelerde, lirik yaratıcılıkla ve ifade gücüyle donatılmış yapıtlardır.
Müzik sahnelerinin "enfant terrible" /ateş parçası/, büyük orkestra şefi ve çok yetenekli bir kompozitör olan Henryk Czyz (doğ. 1923) olmuştur. Yapıtları, neredeyse müzikal denebilecek popüler bir zevkle modernizm arasında konumlanır. Bunlardan ilki, fantastik - ahlakçı bir yapıt olan "Bialowlosa" /Sarışın Kadın/ (prömiyerleri: Varşova 1962, Lodz 1971) adlı operadır. Kompozitör bu yapıta vokaliz, konuşma metinleri ve caz müziği unsurları uygulamış, bunlarla şiir özlemini ve kültürün tantanasına karşı gençliğin isyanını göstermeye çalışmıştır; sonuçta yapıtın ilk prömiyeri bir skandalla sona ermiştir. Diğer bir yapıt, Mrozek'ten uyarlanmış tek perdelik buffo (güldürü) "Kynolog w rozterce" /Çelişkide Bir Köpekbilimci/ adlı eğlenceli ve çok iğneleyici hiciv içeren operasıdır (prömiyerleri: Polonya Devlet Televizyonu 1965, Krakow 1967, Varşova 1993). Şair Konstanty Ildefons Galczynski'den uyarlanan "lirik" "Inge Bartsch" ise sanatçının diğer bir önemli yapıtıdır (prömiyerleri: Varşova 1982, Lodz ve Wroclaw 1983).

Bu dönemin en önemli yapıtlarından biri de, hiç kuşkusuz Tadeusz Baird'ın (1928 – 1981), Joseph Condrad'ın bir yapıtından bestelediği, "Jutro" /Yarın/ adlı tek perdelik müzikli dramıdır. Şef Krenz ve rejisör Aleksander Bardini yönetiminde Varşova'daki prömiyerinin ardından (1966), Büyük Tiyatro bu yapıtla Prag'a (1968, 1971), Poznan'a (1970), Essen ve Wiesbaden'e turnelere çıkmıştır. Daha sonra yapıt Bytom (1972) ve Royaumont'ta (1972) sahnelenmiş, Paris ve Köln radyolarında çalınmıştır (1972). Rostock'daki prömiyeri (1973) ardından Stralsund ve Greifswald sahnelerinde konuk edilmiş; Darmstadt'ta (1980) ve Norymberd'de (1981) sahnelenmiştir. "Jutro"nun ekrana uyarlanmış versiyonu, Prag XI. Uluslar Arası Televizyon Filmleri Festivali birincilik ödülünü almıştır (1974).
Yapıtın güftesi, antik trajediye yakındır ve ana temanın aktarımını, kahramanlar için kader anını ve felaketi içerir. Kadınların tecavüze uğraması ya da bir babanın oğlunu öldürmesi gibi, çarpıcı sahneler yapıtın doruk noktası olur.
Opera kategorileri içinde "Jutro" /Yarın/, dışavurumcu ve sembolist dram olarak tanımlanabilir. Göz alıcı şekilde işlenmiş leitmotivler (şarkı söyleyen iki rol, konuşan bir rol olmak üzere) dört figüre karşılık düşer; diğer leitmotivler kahramanlara hükmeden duyguları (Huzursuzluk, Korku, Aşk), onların eylemlerinin etik kategorilerini (İyi, Kötü) ve içinde yaşadıkları dünyanın unsurlarını (Deniz) işaret ederler.

Tarihin kazandırdığı perspektiften bakıldığında, Polonya opera sahnesinin gücünün ve ifade araçlarının doruk noktasının, altmışlı yıllar olduğu görülmektedir. Poznan'da 1961, 1964 ve 1969'da üç kez gerçekleştirilen Polonya Bale ve Opera Festivalleri yerli repertuvarın bir kült haline getirilmesi için bütün güçlerini seferber etmişlerdi. Bu eğilim, Varşova Büyük Tiyatrosu'nun (ki savaşta tümüyle harap olmuş, 1965'de yeniden inşa edilmiştir) ve Lodz Tiyatrosu'nun (1966'da yeni binasında) açılmasından sonra da devam etmiştir. XX. yüzyılın ikinci yarısında, toplam 10 Polonya opera tiyatrosu, Polonyalı kompozitörlerin 50 yeni operasını sahnelemiştir.

Radyo ve Televizyon Operası

Opera sanatının radyoya geçişi 1956'dan sonra olmuştur. Zamanın yeni teknolojileri radyoya da sıçrıyor, bu teknolojilerin sunduğu ses arayışı imkânları kompozitörlerin ilgisini çekiyordu. Gerçek enstrümanların kullanıldığı kayıtların yanı sıra bir de elektronik müzik diye bir kavram doğmuştu.
Varşova'da, kendi döneminin Avrupa'sında en modern stüdyolardan biri olan, Polonya Radyosu Deney Stüdyosu kuruldu.

Polonya Radyosu müzik bölümü, kompozitörlere alan ve ses sınırlaması getirmeden, ancak kısa ve daha çok oda operası niteliğinde yapıtlar sipariş ediyordu.

Jerzy Sokorski'nin ("Muzyczna opowiesc niemalze o koncu swiata" /Dünyanın Ha Geldi Ha Gelecek Sonuna Dair Müzikal Bir Roman/, 1958), Grazyna Bacewicz ("Przygoda krola Artura" /Kral Arthur'un Macerası/, mizahi opera, 1969), Zbigniew Wiszniewski'nin ("Neffru", 1959, İtalyan Radyo Televizyonu RAI'de çalınmış ve 1963'de "Prix Italia" ödülünü kazanmıştır), Tadeusz Szeligowski'nin (radyo oratoryosu "Ağlayan Odysseus, 1961), Piotr Perkowski'nin ("Girlandy", 1961), Tadeusz Paciorkiewicz'in (Japon operası "Usziko" /ok. uşiko/, 1962), Krzysztof Penderecki'nin ("Brygada smierci" /Ölüm Barikatı/, 1962), Zbigniew Pehnerski'nin ("Sad nad Samsonem" /Samson'un Yargılanması/, 1969) radyo operaları bu dönemin ürünleridir ve tanınmış orkestra şefleri ve şarkıcılar tarafından icra edilmişlerdir.

Bu arada çok ani gelişen bir başka medya kolu - televizyon - da opera sanatına geniş olanaklar sunuyordu. Bir dizi operanın ardı ardına yayını gerçekleştirildi; bazı çağdaş sahne yapıtlarının mükemmel televizyon versiyonları yapıldı. Bu dönemde, televizyon operasının spesifik bir biçiminin ortaya çıktığı söylenebilir. Film araçları, Krzysztof Meyer'in (doğ. 1943) Stanislaw Lem'in "Cyberiada" yapıtına yazdığı, üç bölümlük fantastik komedi tarzı operasını beyaz cama taşıdı. (Polonya Devlet Televizyonu TVP, 1970) Krzysztof Meyer, aynı yıl "Cyberiada" ile Monaco Prens Rainier Kompozitörlük Yarışması'nın birincilik ödülü kazandı. Meyer, bu yapıtında grafik nota kaydı sistemi uygulayarak, dizi film tekniğiyle, caz müziği ve ses deneylerini birleştiren bir opera bestelemiştir.

1972'de yapılan televizyon operası yarışmasını, Marta Ptaszynska (doğ. 1943), George Byron'ın "Oscar z Alvy" /Alvalı Oskar/ adlı yapıtına bestelediği operayla kazanmıştır. Biçimi rapsodi olan; ses, görsellik ve dramaturgi açılarından şaşırtıcı yapıt (TVP Krakow 1988), Salzburg Televizyon Operaları Festivali'nde de büyük beğeni toplamıştır (1989).

Son yıllarda Polonya radyo yayıncılığında yaratıcı söz - müzik biçimlerine bir geri dönüş izlenmektedir. Bu alanda Maciej Malecki (doğ. 1940) göz kamaştırıcı sonuçlar elde etmiştir. Sanatçı, iki sahnelik "Balladyna" radyo operasının (1999) bestecisidir. Julisz Slowacki'nin aktörler vasıtasıyla dinleyiciye sunulan bu edebi metni müziği gölgede bırakıyor olsa da, tür olarak bu yapıt, yüksek düzeyde müzikal ile edebi opera arasında yer bulur. Yapıtın, arkaik harmoniye sahip üç boyutlu tınısı, orkestraya ustaca monte edilmiştir; anlatıcı rolü üstlenen koro, enstrümanların insan sesiyle mükemmel diyalogu, sıkı dokunmuş ve gerilimi büyüten olay akışı bu özgün ve dinleyici için kolay anlaşılır yapıtın değerini ortaya koymaktadır.

Edebiyatın Büyük Yapıtlarından Operaya

Maciej Malecki, opera kompozitörlüğü kariyerine başlangıcını, komedi tarzında, üslubu vatansever içeriğe sahip eski bir vodvili biraz çağrıştıran "Awantura w Recco" /Recco'da Kavga/ adlı operasıyla yapmıştı. Yapıtın güftesini Wojciech Mlynarski yazmıştı ve ilham kaynağı, Mickiewicz'in yazmayı tasarladığı, ancak yazamadığı ve bu düşüncesi çeşitli kaynaklarca günümüze aktarıldığı için bilinen bir opera tasarısına dayanmaktaydı.

Cyprian Kamil Norwid edebiyatına ise Ryszard Bukowski (1916 - 1987), melodram formunda üç sahnelik operası "Pierscien wielkiej damy" /Büyük Hanımın Yüzüğü/ (prömiyeri: Varşova 1974) ile yönelmişti. Zbigniew Penherski (doğ. 1935), Jozef Ignacy Paderewski'in "Stara Basn" /Eski Masal/ adlı yapıtından esinlenerek "Zmierzch Peryna" /Perin Alacakaranlığı/ (prömiyeri: Wroclaw 1974) operasını yazar; gerçi bu operada özgün yapıtın ana teması, sihirle din arasındaki genelleştirilmiş bir çatışma alanına taşınmıştır. Burada dramaturgiye opera sahnelerini içine çeken bir müzik yapısı hükmeder. Orkestrada ve vokal insan seslerinde (özellikle koro bölümlerinde) gelenekselden kopan teknikler, bestecinin özel, kendine özgü bir notalama yöntemiyle yazılmışlardır. Büyük bir icra bağımsızlığı bırakan bölümler de eksik değildir. Partisyon ayrıca ayrıntılı durum tanımlamaları da içermektedir. Penherski, konulu opera geleneğinden koparak Polonya sahne yapıtlarının en ilgi çekicilerinden birini yaratmıştır.

Stanislaw Ignacy Witkiewicz'in edebi yapıtları da birçok besteciye ilham kaynağı olmuştur. Edward Boguslawski (doğ. 1940) "Sonata Belzebuba" /Belzebub Sonatı/ (prömiyeri: Wroclaw 1977, Varşova 1984, Gliwice /?/) adlı yapıtında, kendi müziğine bir hizmetkâr rolü vererek Witkacy'nın sanatına duyduğu saygıyı gösterir. Konuşma ile "sprechgesang" tarzı okuyuşu, okuyuş tarzı söylenen şarkıyı ve - çok az rastlanılan - vokal dışavurumu çok ilginç bir biçimde birbirlerine bağlamıştır. Şarkıcı Hilda Fajtcaca'nın rolünü mükemmel bir biçimde, virtüözlere özgü koloraturlarla yorumlamıştır.

Antoine de Saint-Exupéry'ın "Küçük Prensi"ni  besteleyen Zbigniew Bargielski (doğ. 1937) bu ilk opera yapıtında (prömiyeri: Varşova 1970) bu masalın lirik üslubunu benimsemiş, ardından "W malym dworku" /Küçük Şatoda/ (prömiyerleri: Wroclaw 1981, Varşova 1981) Witkacy'nın bir edebi metnine kolay anlaşılır bir üslup ve parodi anlayışıyla yönelmişti.

Krzysztof Baculewski (doğ. 1950) ise "Nowe wyzwolenie" /Yeni Bir Kurtuluş/ (prömiyeri: Wroclaw 1986) operasının, ses renklerinde çeşitli ve tınısında arı müziğini iki partisyon halinde, sahne ve orkestra partisyonları halinde bestelemiştir. Dram tiyatrosu ile müzikalin birlikteliği için mükemmel bir oranlamaya ulaşmıştır.
 Joanna Bruzdowicz (doğ. 1943), operaları için korkunç savaş yaşantısı trajedisini yansıtacak edebi yapıtları seçmektedir. Müziğinde enstrüman sesleriyle elektronik sesleri bir araya getirir. Franz Kafka'nın "Ceza Sömürgesi"nde (prömiyeri: Tours 1972, Licge 1986, Varşova 1995) ölüm makinesinin sese dönüştürülmüş resmini ya da Eurypiede'in "Trualılar"ında dramı alışılmadık enstrümanlarla; bant kaydı, orkestra, dört şarkıcıyla iki aktörden kurulu bir kadroyla inşa ederken yarattığı etkiyi, işte bu tür araçlarla elde etmişti. Jerz Andrzejewski'nin "Bramy raju" /Cennetin Kapıları/ adlı yapıtına yaptığı bestesinde (prömiyeri: Varşova 1987), bir yanıyla vokal, bir yanıyla da elektronik ses araçlarının geniş ölçekte kullanımı sayesinde, ahlakçı bir yapıt söylemi ve gücündeki güftenin anlamlarının katmanlandırılmasına ulaşılmıştı.

Zygmunt Krauzy'nın, "Gwiazda" /Yıldız/ operası (prömiyerleri: Mannheim 1982, Varşova 1985, Polonya Televizyonu'nda Stefan Szlachtycz'ın rejisörlüğünde film 1995) Helmut Kajzar'ın bir oyununa bestelemiştir. Müzikal malzemede seçicilik (ki yalnızca özgün şekilde yerleştirilmiş 10 enstrüman bulunmaktadır) ve mikroyapıları işleme, sanatçının "unizm"e /tekseslilik/ kayan kompozitörlük üslubunu ortaya koymaktadır. Bu yapıtta dramaturgi üç unsurdan kurulurdur: Tutti /hep beraber çalınan ve okunan şarkı/, solo şarkı ve parlando /konuşmaya yakın vokal/.

Cesar Pavese'nin bir yapıtına beslediği "Ariadna" operası, Elzbieta Sikora'ya Dresden'de düzenlenen K. M. Weber Oda Operası Beste Yarışması'nda ödül getirmiştir (1979). Daha sonra Varşova Oda Operası'ndaki mükemmel icrası (1979) plağa kaydedilerek kalıcılık kazanmıştır. Boris Vian'ın "Kalp Kopartıcısı" adlı yapıtına bestelediği operanın (prömiyerleri: Radyo France 1986, sahne versiyonu Varşova 1995) sürrealist iklimini seslerin ve figürlerin katmanlara ayrılması, sürekli devir halinde bir anlatım, sahnelerin filmlere özgü montajı getirmektedir.
 Jan Astriab'ın, Maeterlinck'in "Körler" adlı yapıtına yazdığı operayı, Miron Bialoszewski'nin uç noktalarda avangard yapıtı "Pani Koch" /Bayan Koch/un Lidia Zielinska tarafından opera sahnesine taşınmış versiyonunu, Krzysztof Szwajgiera'nın Gombrowicz edebiyatından "Na bosaka" /Yalınayak/ adlı yapıta bestelediği - Poznan ve Krakow tiyatrolarında sahnelenmiş - operasını burada anmaya değer. Yine anılması gereken bir isim de, şarkıcı, aktör ve mim sanatçılarına büyük bir ses ve söz plastiğiyle sahne yapıtları hazırlayan Bernadetta Matuszczak'tır (doğ. 1937). Sanatçının Shakespeare'den operaya taşıdığı "Romeo ve Jülyet" (prömiyeri: Varşova 1970) ve Gogol'den "Bir Delinin Hatıra Defteri" monodramı (prömiyeri: Varşova 1978), Henryk Sienkiewicz'in "Quo Vadis" /Nereye Gidiyorsun?/ adlı romanının, romanı aşan ve çok katı bir müzik diliyle yaratılmış opera biçimini de önemli yapıtlar olarak belirtmek gerekir.

Polonyalı bir Yahudi olan Brunon Schulz'un şiirsel düzyazı metinleri ve karakalem çalışmalarının nevrozlu dünyası, Zbigniew Rudzinski'nin (doğ. 1935) "Manekiny" /Mankenler/ oda operası için (prömiyeri: Wroclaw 1981) temel teşkil etmiştir. Atonal, ancak ahenkli ve çekici hatlara sahip müzikte anlamları, kahramanların özelliklerini ve durumlarını resimleyen konuya bağlı düzlemler birbirlerinden ayrılırlar. Figürler çok etkileyici şekilde ve de özellikle müzikal açıdan mükemmel resmedilmişlerdir; Zbigniew Rudzinski, dramın akışını ekspozisyondan kodaya kadar doruğa çıkış, ani iniş ve felaketle yapılandırmıştır. Yapıtın prömiyerinde Janusz Wisniewski ve Marek Grzesinski tarafından sergilenen, plastik açıdan özgün mizansen (ki gösterinin bu formu daha sonra Varşova'ya da götürülmüştür) çocukluğa ait garip düşlerin ve panayırlara özgü kukla tiyatrosunun iklimini seyirciye yansıtmıştır. Gösterinin bu formu, müziği ile birlikte "Manekiny" /Mankenler/ operasına görülmemiş derecede büyük ve uzun soluklu bir başarı getirmiştir. Yapıt yurt dışında birçok kez sahnelenmiş ve Bonn'da da seyirciyle buluşmuştur (1989).

Bu bölümde kısaca değinilen opera yapıtlarında kısa, oda müziği biçimleri ağırlıktadır. Bunlardan çoğunun sahnedeki icrası, tiyatro sanatı açısından çok yüksek bir düzeyde gerçekleşmiştir.

Krzysztof Penderecki

Krzysztof Penderecki'nin (doğ. 1933) sahne yapıtları, uluslar arası düzeyde ses getiren yapıtlardır. Sanatçının yurt dışından aldığı siparişler üzerine Almanca ve İngilizce güftelere yazdığı dört opera, 1969 – 1998 yılları arasında, 8 kez Polonya tiyatrolarında olmak üzere, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri sahnelerinde toplam 33 kez sahnelenmiştir. Bu operalar, hem biçim hem de içerik olarak birbirlerinden farklıdır, kompozitör bunların her birine ayrı bir müzik dili uygulamıştır; ancak bir bütünün düşünsel anlamda birbirleriyle ilişkili parçaları olarak bir tiyatro oluştururlar: Bu, XX. yüzyıl inançlarının ve yılgılarının tiyatrosudur (1998 sonbaharında Krakow'da "XX. Yüzyıl Tiyatrosu Bağlamında Krzysztof Penderecki Müziği" adlı bir sempozyum yapılmış ve bu konuda bilimsel tebliğler yayınlanmıştır). John Whiting'in "Diably z Loudun" /Loudun Şeytanları/ yapıtı için yazdığı opera (prömiyerleri: Hamburg ve Almanya'nın başka sahnelerinde 1969, Varşova 1975, Lodz 1990), üç sahnelik opera biçiminin müzikal drama ile birleşimidir. Oratoryo unsurları da içerir. Sahne planı, bir ortaçağ dini oyunundan alınmıştır, sahnelerin çok çabuk değişimi sinemadan alınma bir anlayıştır. Yapıtın müziği de kontrastlarla doludur, sert ve katmanlı seslerden tek tek işitilen seslere geçilir, koro Latince metinler okur. Yapıt, bir XVII. yüzyıl papazının öyküsünü anlatır. Papaz, ikiyüzlülüğe teslim olmamış, bunun için de işkenceyle öldürülmüştür. Kompozitör işte burada, inanç özgürlüğü ve hoşgörü savaşında, yani hiç kesilmemiş ve zamanımızda da devam edip giden bu savaşta ortaya çıkıp fikrini söyler.

Wiliam Blake Milton'un "Raj utracony" /Yitirilmiş Cennet/ adlı yapıtına bestelediği opera (prömiyerleri: Chicago ve Amerika'nın başka sahnelerinde 1978, Varşova 1993) iki sahneden oluşur. Krzysztof Penderecki, bu besteyi "sacra rappresentazione" denen bir eski zaman tarzında yapmıştır. Yapıt, tam İncil'in gösterdiği şekliyle, Kötü ve İyi'nin çatışmasını sergiler. İyilik dünyasını ve Cenneti arı sesler, Cehennemler dünyasını ise karanlık ve saldırgan sesler sembolize eder. Bu ikisi arasında zengin ve renkli bir müzikle insanın yaratılışı ve yıkılışı canlandırılır. Yapıtın genel üslubu, geç dönem romantizmine bağlıdır.
 Gerhart Hauptmanna'nın bir yapıtından opera sahnesine aktardığı, tek perdelik "Czarna maska" /Kara Maske/ (prömiyerleri: Salzburg ve Avusturya'nın başka sahnelerinde 1986, Poznan 1987, Varşova 1988, Krakow 1998), "dance macabre"nin mecazi görünümüdür. Bir Alman belediye başkanının XVII. yüzyıla özgü burjuva salonunda bir araya gelmiş on beş kişiyi, geçmişin sırları ve engellenemez, nihayetinde finalde gerçekleşecek ölümün korkusu ezmektedir. Dramaturgiyi belirleyen yoğun içeriğidir, müziğin karakterini ise ateşli ritimler, vurgular, akortlu vuruşlar, figürlerin vokal bazında özgün karakteristikleri ve olağanüstü "ensemble" /bütünlük/ belirler.

Alfred Jarry'nin "Ubu Rex" yapıtına yazdığı opera (prömiyerleri: Münih 1991, Lodz ve Krakow 1993) iki sahnelik bir güldürüdür. Yapıta adını veren, iktidara ve zenginliğe erişmiş tiran, aptallığın manasız gücüne hayat veren bir figürdür. Hem grotesk hem de tehlikelidir. Neredeyse kabare tarzında verilen tıkınma, komplo, geçit töreni, savaş alanları, yenilgi sahneleri, dünya siyasi tarihinin evrensel mekanizmasını parodi tarzında yorumlanan Polonya tarihi bağlamında yansıtır. Kompozitör bu yapıta buffo tarzına yakın bir anlayış ve müzikal hicvin çeşitli araçlarını uygulamıştır (örneğin Gioachino Rossini'ye ve Richard Wagner'e ya da polonez, marş vb. gibi bilinen formüllere göndermeler yapılır).

Evrensel Yapıtlar ya da Roman Palester, Eugeniusz Knapik, Krzysztof Knittel

Göçmen sanatçı Roman Palester'in (1907 – 1989) ömrü, ilk ve tek opera çalışması, "Smierc Don Juana" /Don Juan'ın Ölümü/ adlı yapıtını sahnede (Krakow 1991) görmeye vefa etmedi. Yapıtın müziğini önce Oscar Milosz'un Fransızca bir metnine yazmış ve sonra metni kendisi Lehçe'ye çevirmişti. "Müzikal aksiyon" adını verdiği yapıtı orkestra fasılaları ve koro "parabazaları" /doğrudan seyirciye hitabeden bölümler/ ile yedi sahneye bölmüştü. Yapıtın tümü "dodekafon" /on iki ses/ tekniğiyle oluşturulmuştu. Opera, Uluslar Arası Çağdaş Müzik Derneği'nin düzenlediği yarışmada birincilik kazandı (Roma 1962), Brüksel'de konser olarak icrası (1965) birkaç radyo kanalından naklen yayınlandı.

Eugeniusz Knapik (doğ. 1951), Flaman heykeltraş ve rejisör Jan Fabre'nin bir düşüncesi ve güftesinden hareketle bir opera üçlemesi bestelemiştir. Jan Fabre, tümüyle kendine özgü, belirsiz bir zamanda ve belirsiz bir mekanda var olan gerçekdışı bir dünya yaratır ve Knapik'in şiirsel ve esrarlı müziğinin benimsediği vizyon da budur. Üçlemenin birkaç kahramanı vardır ve üç farklı dilde konuşurlar: İtalyanca, İngilizce ve Almanca. Bu kurguyla bağlantılı olarak üçlemenin ilk bölümü (Anvers 1990) Almanca "Das Glas im Kopf wird vom Glas", ikinci bölüm (Kassel 1992) İngilizce "Silent Screams, Difficult Dreams", son ve üçüncü bölüm ise İtalyanca "La libertr chiama la libertr" başlığını taşır (her üç bölümün de konser formunda icrası Varşova'da 1996'da gerçekleşmiştir).

Krzysztof Knittel (doğ. 1947), imgelemi alternatif sanatlara yönelmiş bir sanatçıdır. Gösterilerinde müzik unsurlarını ve doğaçlama durumları rock jestleri ve "live electronics" tekniğiyle birleştirerek uygulamakta, yapıtlarının icrasına kendisi de katılmaktadır. Knitell'in John King ile birlikte Heincrich Müller'in bir yapıtına yazdıkları beste "ikili opera" - "Heart Piece - "Double Opera" (Varşova Sonbaharı 1999),enstrümantal doğaçlamalarla doludur.  Knittel, "Cztery autobusy" /Dört Otobüs/ adlı uluslar arası bir projeye de katılmıştır. Projenin Polonya ayağı, Piort Bikont'un sözleri üzerine yazılmıştır ve ışık, vokal, görüntü elektronik ses efektlerinin eşlik ettiği "absürd eğlence" formunda bir yapıya sahiptir. Yapıt, Berlin'de sahnelenmiştir (2000).

2001 yılı içerisinde, Varşova'da, Polonyalı kompozitörlerin üç yeni operasının prömiyerleri yapılacaktır: Pawel Mykietyn'ın, sözleri Bernhard'a ait, "Ignorant i szaleniec" /Cahil ve Deli/ (4 V 2001 Büyük Tiyatro - Ulusal Opera); Zygmunt Krauzy'ın, güftesi Wyspianski ve Zbigniew Rudzinski'ye ait "Balthazar" operası (6 X 2001 Varşova Oda Operası), yine aynı kompozitörün Sofokles'ten, Joanna Kulmowa çevirisiyle, "Antygona" operası (17 X 2001 Varşova Oda Operası).

Metinde geçen yapıt ve sanatçı adları ile ilgili /Nisan 2001 itibariyle/ güncel bilgiler:

Krakowiacy i Gorale /Krakovililer ve Dağlılar/, Stefani/Boguslawski: Büyük Tiyatro Ulusal Opera ve Varşova Oda Operası Sahnesi'nin 2000/2001 sezonu repertuvarında; ayrıca Lodz Büyük Tiyatro ve Poznan Büyük Tiyato repertuvarlarında.

Halka ve Straszny Dwor /Korkunç Köşk/, Moniuszko: Halen Büyük Tiyatro - Ulusal Opera ve Bydgoszcz Yeni Opera, Bytom Slask Operası, Gdansk Baltık Operası, Lodz Büyük Tiyatro, Poznan Büyük Tiyatro, Saray Operası sahneleri repertuvarlarında bulunmaktadır.

Goplana, Zelenski: Operanın 400. Yılı münasebetiyle Polonya Radyosu 2. Programı'nda sahne versiyonuna olabildiğince benzer bir düzenlemeyle yayınlanmıştır, 10 IX 2000.
Witold Lutoslawski Konser Stüdyosu

Manru, Paderewski: 2001 yılının Paderewski Yılı ilan edilmesi münasebetiyle yapıtın Wroclaw Dolnoslaska Operası tarafından konser formunda icrası yapılmıştır (1 IV 2001, Polonya Radyosu Büyük Stüdyo); ayrıca halen sahne versiyonu hazırlık aşamasındadır.

Eros i Psyche /Eros ve Psyche/, Rozycki: Son prömiyeri Poznan, 1963; Polonya Kayıtları SX 1704 – 1706 (1978) analog kayıt.

Krol Roger /Kral Roger/, Szymanowski: Halen Büyük Tiyatro Ulusal Opera Sahnesi repertuvarında. Kayıtlar: Olympia OCD 303 (1988); CD EMI Classics 5 56823 2 (1999), City of Birmingham Symphony Orchestra, Chorus and Youth Chorus /Birmingham Kenti Senfoni Orkestrası, Korosu ve Gençlik Korosu/, solistler: Thomas Hampson, Elzbieta Szmytka, Philip Lanfridge, Ryszard Minkiewicz, Robert Gierlach, Jadwiga Rappé; şef: Sir Simon Rattle.

Odprawa poslow gredkich /Yunan Elçilerinin Reddedilmesi/, W. Rudzinski: Kayıt PNCD 384 (1998).

Jutro /Yarın/, Baird: Plak kaydı Muza SXL 1057 (1973); film TVP 1974.

Oscar z Alvy /Alvalı Oskar/, Ptaszynski: Film TVP Krakow 1988.

Balladyna, edebi metin Slowacki, kompozitör Malecki: Polonya Radyosu tarafından CD kaydı; Polskie Radio Bis, PRCD 305-6 (2000).
Ariadna, Sikora: Plak kaydı Polskie Nagrania SX 1778 (1980)

Diably z Loudun /Loudun Şeytanları/, Penderecki: Philips 446 328 – 2 (1995). Ubu Rex, Penderecki: CD kaydı.
  
 
                   
 





 


Yazıyı Tavsiye Et

Yorumlar


Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.