Yazılar
Lady In Red - Chris De Burgh / Kırmızılı Kadının HikâyesiSayı: - 07.03.2006
Bir yere oturduğumuzda ya da evimizde radyomuzun başındayken aklımızı sık kurcalayan durumlardan biridir: "Ben bu şarkıyı biliyorum." Bu fenomeni her yaşadığımızda ya şarkının sözlerini mırıldanırız ya da söyleyenini hatırlarız. Ama şarkının ismi çoğu zaman aklımıza gelmez ve "Çok güzel şarkıdır bu." deyip geçeriz. Bundan tam 19 yıl önce adanın zirvesinde taht kuran The Lady In Red de bu şarkılardan biridir her zaman. Yabancı, hatta yerli müzikle ilgilenen hemen, hemen her kulağın aşina olduğu; sahibi "Chris de Burgh" isminin bile önüne geçen bu şarkının hikâyesine gelin birlikte göz gezdirelim.
Aslen İngiliz olan Chris de Burgh 1948’de ailesinin görevi nedeniyle Arjantin’de doğdu. Bu ülkede geçirdiği çocukluğu sanatçıya ikinci anadil olarak İspanyolca’yı kazandırdı. Anavatanına döndüğünde ailesinin sonradan otele dönüştürdüğü 12.yy şatosunda gitar çalmaya başladı. Bu atmosferden etkilenerek Beyond The Castle Walls isimli ilk albümünü düzenledi. Daha sonra Spanish Train ve Crusader isimli albümleriyle ismini adaya duyurdu.
De Burgh, "The Way You Look Tonight isimli bir parça üzerinde çalışıyordum. Ama bu isimle başka bir şarkı varmış." diye anlatmaya başlar şarkının hikâyesini. Ancak sanatçıyı bu satırları yazmaya yönlendiren bir başka olay şarkının anlattığı öyküye doğrudan ilham kaynağı olacaktır.
Chris ve eşi Diane bir davet için lüks bir gece kulübünde buluşacaklardır. Geceye daha sonra katılacak olan sanatçının eşi o gece göz kamaştıran kırmızı bir kıyafetle davetteki yerini almıştır. Zaten çok kalabalık olan gece kulübünde daha da kalabalık olan tek bir yer vardır. Etrafını saran erkeklerin arasından Daine’i seçebilmek mümkün değildir. O sırada Chris de Burgh kulüpten içeri adımını atar. Kalabalık dikkatinden kaçmaz. Karısı olduğunu daha sonra anlayacağı kırmızılar içindeki kadın onun da ilgisini çekmiştir. Ancak kalabalığın yanına vardığında şaşırtıcı bir sürpriz karşılar onu. Kırmızılar içinde erkeklerin başını döndüren kadın eşi Daine’den başkası değildir.
Chris o anda fark eder ki; bizlere lütfedildiği halde normalde farkında olmadığımız kimi şeyler, aslında tanrının bize bahşettiği güzelliklerin ta kendisidir. Bu durum sanatçıyı çok etkiler ve şöyle der "O bir anda kırmızılı kadın olmuştu - bulmacanın son parçası."
Artık şarkının ismi de hazırdır. Şarkıyı doğrudan Daine için/hakkında yazmış olmasa da bu olay sanatçıya büyük esin kaynağı oluşturur.
Eserin prodüktörlüğünü üstlenen Chris Porter’ın Londra’daki stüdyosuna kayıt için girildiğinde Chris’in memnun olmadığı ufak bir sorun vardır. Basgitarın performansı sanatçıyı tatmin etmemektedir. John Giblin isminde bir bas gitarist çağırılır. Uzun siyah paltosuyla, uzun boylu bir adam girer içeri. Üstünden paltosunu bile çıkarmadan bir günde bütün bas dizisini tamamlar. Bütün gün sorduğu "Oldu mu? Bu tamam mı? Burasından memnun olduğunuza emin misiniz?" gibi sorularına devam ederek kapıdan çıkar. Şarkı dinlendiğinde kulaklardan kaçmayacak fantastik basgitar performansı, o günün hatırası olarak şarkıdaki yerini alır.
Sanatçıyı Birleşik Devletler ve İngiltere’de zirveye yaşayan şarkının TLIR (The Lady In Red) olduğu inanışının aksine, şarkı hit olmadan hemen önce Amerika'da da sondan ikinci albümü olarak yayınlanan Into the Light isimli çalışması 1986 Ağustos'unda listelerdeki yerini alır. Albüm listelerin en üst sırasına oturduğu esnada, TLIR single olarak yayınlanır. Şarkı, ülkesinde ve 24 başka ülkedeki listelerde bir numaralı yeri fetheder. Birleşik Devletler’de de iki numarayı sımsıkı tutan şarkı, 12 aylık bir periyod içinde Amerika’da en çok çalan 20 şarkı listesine de ismini yazdırır. Bu başarı şarkıya yıllık dağıtılan ASCAP (Besteciler ve Yayıncılar Derneği) ödüllerinden altısını kazandırır. 8 milyon satan kopyası artık her yerde dinlenmektedir. Hatta ülkemizde de uyarlaması çekilen Gene Wilder ve Kelly Le Brock’un rol aldığı Woman In Red isimli sinema filminin bir sahnesinde şarkı duyulur fakat soundtrackte yer almaz.
İngilizce konuşan bir ülke olan ve dünyanın en büyük pazarını elinde bulunduran Amerika sanatçının asıl hedefidir. Ancak şarkının getirdiği başarı daha sonraki yıllarda da Chris de Burgh’ü Birleşik Devletler listelerinde tutmaya yetmez. De Burgh’ün şöhreti unutulmaya yüz tutar. Ülkesinde yakaladığı başarıyı Amerika’da sürdüremeyen sanatçı bundan şikâyetçidir. Öyle ki; şarkının 2003 yılında Kuzey Amerika’da düşük kalorili dondurulmuş yiyecek reklâmına cıngıl olması yayın hakları konusunda sanatçıyı harekete geçirir. Diğer taraftan şarkının sözlerinin yazımı aşamasında David Sethi isimli kişinin yardımını aldığı hakkında çıkan dedikodular sanatçıyı çileden çıkarır.
Şarkının kısa süreli başarısına rağmen bugünlerde İngiltere’de yapılan bir araştırma ilginç bir sonucu da ortaya koyar. TLIR hala en sevilen 5 şarkı içindedir. Sonucu enteresan yapan şey ise şarkının en sevilmeyenler listesinde de ilk 5 içinde yer almasıdır. Sanatçı bunun nedenini TV ve radyolarda insanları bıktıracak kadar çok çalmalarına bağlamaktadır. Yine de playlistlerimizden eksik etmediğimiz TLIR gönüllerdeki yerini korumayı sürdürecektir ve dans etmeyi sevmeyen sahibinin gitarından dökülen notalarla bizleri dans pistlerine sürüklemeye devam edecektir. Ve Diane... Her ne kadar normal bir ev hanımı hayatı sürerse sürsün, akıllarda hep Kırmızılı Kadın olarak kalacaktır.
Yazıyı Tavsiye Et ♫
Yorumlar
Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.
Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.