Yazılar

Müjdemi isterim! Bahar Manu Katche'yle geliyor...Sayı: 978 - 30.03.2010

Hayatı boyunca farklı müzik türleriyle, başka başka müzisyenlerle yarattığı ortak çalışmalarla beslendi. Müzik onun için hep bir ‘paylaşma çabası’ydı. Bütünün kendisine bakarken, parçaları da ayırt etmeye çalıştı. Bu yol onun hem müzikte, hem de hayatta benimsediği yoldu. Müziğin pek çok dilini öğrendi, ama cümlelerini yepyeni ve kendine ait bir dille kurdu. Hep ‘kıyak’ bir adam oldu...

Manu Katché...

Henüz Türkiye’ye gelmeyen (ama üzülmeyin ben diyeyim bir, siz deyin iki haftaya kadar A.K. Müzik kanalıyla gelecek) ECM etiketli ‘Third Round’ albümünü dinlerken kendimi, zihinlerde sararmış yapraklarla sabitlenen bir sonbahar hüznü içinde bulup, ılık bir meltemin sürüklediği baharda kaybettim... İşte bu nedenle Manu Katché’nin 1 Nisan’da baharın iyiden iyiye teslim alacağı İstanbul’da olması benim için daha bir anlamlı.

80’lerde bir pop davulcusu olarak parlayan ve  Peter Gabriel, Sting, Tori Amos, Eurythmics, Jeff Beck, Youssou N’Dour, Joe Satriani gibi pek çok sanatçıyla çalışan, farklı tarzlarla beslenen müzikal kimliğini cazın hizmetine sunan Manu Katché’ye İş Sanat’taki konserini bahane edip, birkaç soru sorma fırsatı bulduk. Bakın neler anlattı...

Uzun soluklu müzik kariyerinizde sadece dört solo albüm yaptınız. Belli ki solodansa bir grupla çalmayı tercih ediyorsunuz. Müziğin içinde detay bir enstruman olmayı mı seviyor musunuz yoksa?

Acele etmedim sanırım. Peter Gabriel, Sting, Tracy Chapman, Joni Mitchell gibi pek çok sanatçıyla çalışma ayrıcalığı bana kendi yolumu çizdirdi ve müzikal anlamda kendi kimliğimi bulmamı sağladı. Bazı genç insanlar lider olma peşindeler. Ve bir lider adayı olarak ne istediklerini de çok iyi biliyorlar. Benim olayım bu değil. Benim diğer insanlarla birlikte öğrenmeye ihtiyacım var. Müzik paylaşım gerektirir. Ve ben her zaman tek bir tarzda çalmaktansa mümkün olduğu kadar çeşitli tarzlarda çalmayı tercih ettim. Bu bugün de öyle. Solo albüm mesele değil. Bazı sanatçılar bir sürü albüm yapar fakat sizler muhtemelen sadece birini hatırlarsınız. Ben solo albümlerimi hazır olduğum, albüm yapma tutkusunu hissettiğim anda yaptım. Ve bu bütün kariyerim boyunca böyle oldu.

MÜZİK MÜSABAKA DEĞİL

Bu albüm sizin dördüncü albümünüz; fakat adı ‘üçüncü round’. Müzik kariyerinizi bir yarış gibi mi görüyorsunuz?

Round Fransızca nakarat anlamına gelen bir müzik terimi, ama aynı zamanda sporda; özellikle boks için kullanıldığı doğru. Müzikte belli aralıklarla tekrarlanan bölüme nakarat denir. Üçüncü raund’un anlamı bu tanıma dayanıyor. Ayrıca bu benim ECM Jazz’dan çıkan üçüncü albümüm. Müziği hiçbir zaman müsabaka olarak görmedim. Hatta tam tersi bir işbirliği olarak gördüm. Bunu çalış biçimimden de ayırt edebilirsiniz. Kendilerinin en iyisi olduğunu kanıtlamaya çalışan bazı müzisyenlerin tam tersi çalarım.

Dünya müziği kavramı size ne ifade ediyor?

Dünya müziği bütün gezegenin müziğidir. Başka bir ülkede yaşayan biriyle tanışıp, onun müziğini kendi müziğinizle karıştırmak istemek ne kadar güzel. Kendi dilinde müzik yaparken farklı kültürlerin müziğinden ilham almaktır dünya müziği.

Peter Gabriel bunun en iyi örneklerinden biridir. O Afrika müziğini çok sever ve o müziği kendi müziği içine yedirmek için çabalar. Bunun için de Afrikalı sanatçılarla birlikte işler yapar.

Türkiye’de çok sevilen bir sanatçı olan Sting’le uzun süre çalıştınız. Sizce onunla ilgili ne bilmek bizi şaşırtırdı?

O adamla çok yakınız, birbirimizin özelini çok iyi biliyoruz. Bu nedenle bu soruya şöyle yanıt verebilirim; o harika bir adam, dahi bir şarkı yazarı ve akılalmaz bir şarkıcı. Uzun yıllardır onunla aynı bakış açılarını ve felsefeyi paylaşıyoruz, bu da özelimizin sonsuza kadar bizim içimizde kalacağı anlamına geliyor.

Türkiye’de Sulukule’de yapılan yıkımın karşısında bir simge haline gelen Manu Chao’yla da çalıştınız. Siz müzik ve politika ikilisi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu dediğiniz resmen Manu Chao’nun yaşama nedeni. Onun dünya önünde bulunmak istediği pozisyon politik. Görüşlerine çok saygı duyuyorum.

Ama ben farklı düşünüyorum. Benim müzikle elde ettiğim pozisyon dinleyici ve müzisyen arasındaki karşılıklı memnuniyet üzerine kurulu.

»İlk solo albümünüz rock-funk’tı, ikincisi ise solid caza daha yakındı. Yeni albümü nasıl tariflersiniz? Bizi nasıl bir müzik bekliyor?

Ben bütün albümlerimin müziğine enstrumantal diyorum aslında. Bu müzikle de kendimi ifade etmeye çalışıyorum. ‘Third Round’ şu anda ben neysem o. Bu albümde şu anda neler hissettiğimi ve dünyayı nasıl algıladığımı anlattım, bu kadar.

2010’ların müziğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz bu aralar neler dinliyorsunuz?

Bir sürü şey dinliyorum. Televizyon programım One Shot Not sayesinde günümüzde müzik yapmaya çalışan pek çok kişiyle tanışıyorum. Bazılarını çok seviyorum, bazılarını daha az, fakat genel olarak bugün müzik sürekli ileri gidiyor.

Bence günümüz müziğini 70’lerde sevdiğimiz müziklerin mükemmel karışımı diye tarif edebiliriz.

Türkiye’deki hayranlarınıza bir mesajınız var mı?

Umarım konsere çok kişi gelir ve gelen herkes çok iyi zaman geçirir.

Yazıyı Tavsiye Et ♫

Yorumlar

Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.