Yazılar
İpotek altındaki bir gelecek mi? Kalsın!Sayı: 1012 - 18.05.2010
Gelecek Zaman, kurgusal bir zamandır. Heyecan vericiliği bir tarafa, bazen avutur, bazense cesaret katar... Yine de hep 'ihtimal' ile yakın ilişki içindedir. Buna rağmen 'temkinli' değildir. Yine de -ecek'li, -acak'lı yüklemler daha bir dik durur sanki. Buna rağmen... Yine de... Buna rağmen... Yine de...
Bu 'tehlikeli genelleme zinciri' akıp giderken, yukarıdaki soyut tespitler, 'gerçek' ile karşı karşıya gelince apışıyor elbet.
Tartışma: Gel(mey)ecek mi?
Şöyle ki; tartışma, olmayan bir geleceğin tartışmasıdır. Yani yaratılması gereken... Dolayısıyla 'geleceğimizi istemek' ile ilgili cümleleri siliyorum, yerine 'geleceği kurmak' ile ilgili cümleleleri yazıyorum.
Özet: İpotek altındaki bir gelecek mi? Kalsın!
Neticede çelişkin bir toplumsal düzeneğin içinde yaşıyoruz. Kendimizi var etmek için çalışıyoruz ama çalışmamızın sonucunda ortaya çıkan 'değer' bizim yok olmamız için 'onlar' tarafından kullanılıyor.
Özet: Patronlar, çalışanları kâr etmek için çalıştırır. Bunu da ancak 'emek sömürüsü' ile yapabilir. Elde ettiği kârı da, daha fazla kâr etmek için kullanır... Bu elde ettiği kârları daha da arttırmak (ki lineer bir artış değildir bu) için çalışanların emeğini daha da fazla sömürür.
Maaşlarını kısar, ikramiyeleri vermez, tatilleri iptal eder, fazla mesaiye bırakır, muhtemelen bunun parasını bile ödemez, en önemlisi de örgütsüzleştirir, biraraya gelemezsin aynı tokadı yediğin başka bir çalışanla, hatta belki bilmezsin bile seninle durumu aynı olanları. Güvencesiz hale getirir ve istediği zaman kapı dışarı edilebilecek şekilde kapının pervazında, diken üstünde çalıştırır.
Bütün bu çalışma, uzun vadede, sınıfsal olarak daha fazla fakirleşmekle sonuçlanır. Yani kendi fakirliğimiz için çalışırız aslında!
Coca-Cola fabrikasında çalışan işçi, savaş ve işgal üretir aslında evine ekmek götürme gayretindeyken. Shell'de çalışan pompacı çevre tahribatına ortak olmuş olur. Bir ilkokul öğretmeni, mevcut egemen ideolojinin müfredatına uygun anlatımıyla, sisteme uygun bireyler 'eğ'itir. Hidroelektrik Santral yapımında çalışan mühendis, belki tarihi önem taşıyan bir yerin yıkılmasına, tahrip edilmesine, sular altında kalmasına çanak tutmuş olur. Hatta sendika bile, neticede patronlarla uzlaşma amacıyladır!
Dolayısıyla hiçbir iş "Ekmek parası be abi" saflığında olamayacağı gibi, 'onurlu bir meslek grubu' da olamaz.
Devam: Evet, sadece bu satırlarda değil, hayatın her saniyesinde, her kadrajında kocaman çelişkiler çözülmek üzere 'decoder'lerini bekliyor!
Hatırlatma: "Hepimiz bu çelişkin sistemin, çelişkili insanlarıyız"
Annemize bile ancak şarkılarda fısıldayabildiğimiz bu yaman çelişki, 'olmak zorunluluğu' ile 'olmamak gerekliliği' arasındaki çelişkidir.
Öte yandan, "Anlamak yetmez, değiştirmek gerekir" şiarının meyveleri de ancak bu ağacın dallarında olgunlaşabilir. Yani çelişkiye borçluyuz "Böyle gitmez" deyişimizi. Çelişkiden kurtulmak için çırpınırız aslında; olay tamamen budur. Tabi bulunduğu durumla barışık olanları ya da farkında bile olmayanları -ki çoğunluktur herhalde- dışarıda bırakıyorum.
"Gençlik Gelecek, Gelecek Sosyalizm" mi, "Kariyerizm" mi?
Kariyer denilince insanların çalışma süreçleri falan akla gelmesin yalandan! Kariyer, hele de sonuna 'izm' gelmişli hali, tamamen 'önde olma' ile ilgili bir kavramdır.
Bitiş noktası olmayan bir yarış içindeki beygirlerin -bu beygirler biz oluyoruz- hiçbiri yarışı kazanamayacaktır elbette. Belki bazen birisi öne geçecek, bazen ötekisi, ama bu yarışın kazananı yok! Yarışı düzenleyenden başkasına faydası da yok!
Üniversitede yaptığımız mühendislik günleri etkinliğinde, kariyer bokunu yerden yere vurduğumu zannettiğim andan hemen sonra bir öğrencinin mikrofonu alıp, "Tamam da, işe girmek için mülakatta nasıl davranmam, nasıl giyinmem gerekiyor?" anlamazlığındaki sorusuyla, mevzuya yeniden ayıktığım üzere, "kariyerizm" ideolojisini (!) zihinlerden kazımadan "Bu iş zor Yonca".
Bir taraftan da bu 'Geleceksiz' oluşun toplumsal eleştirisinde boğulup, kendini kötümserliğin kollarında bularak, mesleki alandan soğumak olasılığı da var ki, işte ben de onu yaşıyorum. Umarım atarım üzerimden.
Özet: Açık-seçik, sloganvari bir cümleyle ifade etmek gerekirse; "Kapitalizmin, biz gençlere vaat ettiği, özgürlükten başka neredeyse herşey, sömürüden başka neredeyse hiçbirşeydir".
Sonsöz:Neticede 'gelecek' denilince, çalışma yaşamından ya da çalışma sonrası yaşamdan bahsediliyor. Çalışma sonrası yaşam –emeklilik- artık kişinin mezar çağına denk geldiği için onu geçelim. Çalışma yaşamı ise, meta (mal) üretmek ve değişim yapmaktır. Öte taraftan, masanın üzerindeki tabağın içinden yemek yiyebilmek için başka bir yerde paspaslık yapmaktır...
Yazıyı Tavsiye Et ♫
Yorumlar
Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.
Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.