Yazılar

Karayipler Cesaria Evora'yı yedeklediSayı: 1115 - 03.12.2010

'CapeVerde'nin yeni Cesaria Evorası' diye tanınan Mayra Andrade bu gece İstanbul'da. Genç şarkıcı, '6 yaşından beri ülke değiştiriyorum ve bunu müziğime de taşıyorum' diyor

Şarkı söylerken dizginlerinden kurtulduğunu söyleyen Mayra Andrade, Cape Verde’nin yeni Cesaria Evora”sı olarak gösteriliyor. Henüz 16 yaşında iken Ottawa’da gerçekleştirilen şarkı yarışmasında aldığı Jeux de la Francophonie altın madalyasının yanında Almanya Müzik Eleştirmenleri ve BBC Radyo3 Dünya Müziği gibi daha pek çok ödülün sahibi olan sanatçı ikinci albümü ‘Storia, storia’ ile 30 Kasım’da İş Sanat sahnesinde olacak. ‘Çikolata renkli’ topraklardan seçtiği şarkılarla vereceği konser öncesi Sony Müzik Türkiye ve Fransa ofisinin katkılarıyla gerçekleştirdiğimiz söyleşisiyle Mayra Andrade’yi takdimimizdir.

Aslen Cape Verde’lisiniz, Küba’da doğdunuz, dünyayı sürekli gezdiniz ve uzun zamandır Paris’te yaşıyorsunuz. Bu durumda müziğinizde aramamız gereken en doğru coğrafi referanslar neler olmalı?

Özüm Cape Verde’li. Bu ülkeye kültürel ve kimlik olarak ciddi bir aidiyet hissediyorum. Ama müzisyen olmamdan çok önce dünyaya ait bir ürüne dönüştüğüm için çalışırken dünyayı dolaşmaya başladım. Aslında 6 yaşından itibaren her 2-3 yılda bir ülke değiştirdim. Bu nedenle farklı çevrelere girmek ve bir kültürden diğerine geçmek benim için sıkıntı olmuyor. Umarım bunu müziğime taşıyabiliyorumdur. Temelde Cape Verde’de başlayıp yolumun üstündeki birçok güzelliği toparlayan bir seyyahım. İşte benim coğrafi, sanatsal ve kültürel referansım bu.

Peki sizin toprakların müziklerine özellikle son on yılda yoğun ilgi gösterilmesinin gerekçelerini neye bağlıyorsunuz?

Küba müziğinin popülaritesi Cape Verde’ninkinin çok öncesine dayanıyor. Küba müziği 20. yüzyılda cazdan dünya müziğine kadar farklı pek çok müzik üstünde yoğun etkiye sahip. Cape Verde’ninki ise çok yeni. Batı dünyası bu müziği ve tabii ülkeyi henüz keşfetti. Modern batı toplumlarının ihtiyaç duyduğu sıcaklığa verilmiş bir yanıttır bence bu müzik. Melodilerin gücü gündelik hayatlarında bulamadıkları duyguları uyandırıyor.

‘Storia Storia’nın prodüktörü Alê Siqueira, Roberto Fonseca’nın da yapımcılığını üstlendi bir ara. Yakın bir tarihte İstanbul’da konser veren Fonseca ile sizin aranız nasıl?

Roberto Fonseca’nın müziğini iki buçuk yıldır biliyorum. İkinci albümümün prodüktörü onun ‘Zamazu’ albümünü yapmıştı. Yaptığı işleri gerçekten seviyorum ve duygularımız karşılıklı. Lembransa isimli parçamıza gelince, ben o sırada Brezilya’daydım, Roberto Küba’da. Kendi bölümünü Havana’da kaydedip gönderince ben de sözleri müziklendirip vokal bölümünü hallettim. Yeni teknoloji sağolsun, böyle bir işbirliğine olanak sağladı.

Alê Siqueira. Onun ‘Storia, Storia’ üzerinde ne gibi etkileri oldu?

Ona sonsuz bir güven duyuyorum. Benim gibi organize biri olmasının yanında müzik dünyasından gelmesine karşın gerçek hayatta da durmayı başarabiliyor. Onunla çalışmaya farklı ülkelerde Skype üstünden beyin fırtınaları estirerek başladık. En başından beri eşgüdüm halindeyiz ve benim fikirlerimi zirveye nasıl çıkaracağını çok iyi biliyor. Aynı zamanda müzisyen olduğu için ne hakkında konuştuğunun farkında ama kendi albümünün değil çalıştığı sanatçının albümüne destek olma derdinde.

Son olarak ilk albüm ‘Navega’nın ‘Storia, Storia’ ile ne gibi bağlantıları olduğunu söyleyebiliriz?

‘Storia, Storia’ gerçekten de ilk albümümün devamı. Fakat sound, enstrümanlar ve düzenlemeler yönünden ‘Navega’dan daha karmaşık ve üstünde daha çok çalışıldı. Gündelik hayattan, inançlardan, rüyalardan, gözleri dünyaya açma arzusundan, aşktan, yaşam mücadelesinden bahsediyorum. Kaka Barboza’nın 90’larda bestelediği Juana isimli parçamda ise Berlin Duvarı’nın yıkılışı ve Cape Verde’li kadınların yaşam koşullarıyla ilgili sosyal bir eleştiri var. Farklı şekilde yapılmış olsalar bile ‘Storia, Storia’ müzikal öykümü sürdürüyor.

Yazıyı Tavsiye Et ♫

Yorumlar

Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.