Yazılar
Kısa Bir Rüyayım BelleğinizdeSayı: - 05.05.2006
Sene 1970, mevsimlerden yaz.
Şerif Yüzbaşıoğlu,
Selçuk Başar,
Atilla Özdemiroğlu,
Uğur Başar ve
Asım Ekren'i yanına alarak herkesin imreneceği bir orkestra kurmuş, yaza hareketli bir giriş yapmıştı.
Nejat,
İhsan Kayral ve
Şenay'ın da solist olarak yer aldığı bu orkestra, ilerde on sekiz kişilik kadrosuyla İstanbul Gelişim Orkestrası'na dönüşecektir, ama elbette bizi ilgilendiren isim
Şenay.
Şerif Yüzbaşıoğlu ile daha o zamanlar evlenmemiş olan
Şenay, emin adımlarla müzik piyasasında ilerleyen tazecik bir genç kız. Hem güzel, hem de akıllı. Sesi de oldukça iyi. Ondaki bütün bu özellikler
Yüzbaşıoğlu'nun ilgisini daha ilk başlardan çekmişti, dolayısıyla bu ilgi evliliğe kadar uzandı ve o yılın sonuna doğru evlendiler. Tam on küsur yıl sürecek olan bu evlilik büyük bir tutkunun, hiç sönmeyecek bir ateşin alevlenmesinin başlangıcıydı. Daha da ötesi
Şenay'ın yok oluşunun ilk adımlarıydı diyebiliriz. Ama önce güzelliklere bakalım. Türkiye'nin en önemli müzik adamlarından olan
Şerif Yüzbaşıoğlu,
Şenay'ın salt kocası değil, hocası, arkadaşı, sevgilisi, var olmasının en önemli nedeniydi.
Şenay onunla huzur buluyor, onun yardımıyla bir anlamda hayattaki dansını yapıyordu. Evde, işte, her yerde beraber olan çift, gece hayatına çok dadanmadan, mütevazı bir yaşam sürerek, müzikle yoğruluyorlardı.
Şenay içinse yaşam
Şerif Yüzbaşıoğlu ile daha da kolay ve anlaşılır bir şeydi. Çoğunlukla onun yazdığı şarkıları seslendiriyor, festivallere katılıyordu.
İlk olarak 1971 yılında Yunanistan'da düzenlenen 4. Apollonia'ya katılan
Şenay ilk yirmiye girememiş, Koreli bir müzisyenle beraber sonuncu olmuştur olmasına ama, bu yarışma Türkiye'de
Şenay'ın Türk Popu'nun en popüler kadın şarkıcı olarak karşılanmasına neden olur. Hatta Atina'da yaşanan bu başarısız girişim,
Şenay'a uğur getirir. Bu yarışmanın hemen ardından
Şenay, ayağının tozuyla "
Benim Olursan"ı plak yapar. Plağın arka yüzüne de İsrailli şarkıcı
İlanit'in "
Veshuv Itchem" adlı şarkısına Türkçe sözler yazarak -
Naim Dilmener'in deyimiyle Türk Popu'nun gelmiş geçmiş en popüler şarkılarından biri olacak- "
Sev Kardeşim" adlı şarkıyı koyar. Beklenilenin üzerinde ilgi gören bu plak bir anlamda
Şenay'ın da ölümsüzleşmesine neden olan en önemli şarkıdır. İlk etapta bu şarkıyı sevmeyen Şenay, daha sonraları kafasında şekillendirerek, bu şarkıya ruh vermiştir. "
Sev Kardeşim"in sevilmesindeki en önemli neden de şarkının hem çok basit melodiler içermesi, hem de
Şenay'ın daha sonradan yaşayacağı dramın, o hayal dünyasının dışa vurumudur. Sevgi ve kardeşlik üzerine mesajlar içeren "
Sev Kardeşim" umut gibi duygulara da yer verir. Tıpkı 1972'de çıkardığı ve nerdeyse "
Sev Kardeşim"i gölgede bırakan, temelinde aynı duyguların yattığı diğer plak "
Hayat Bayram Olsa"da olduğu gibi. Bu bir anlamda
Şenay'ın yaşamı salt bu çerçeve içerisinde görmek isteğinden kaynaklanan bir bakış ya da kendi içinde kurduğu hayal dünyasının sonucu, kaçışın bir başka biçimi. O nedenle çok içten, çok duyumsayarak okur bu iki şarkıyı. Neşeli şarkılar gibi görünür, ama temelinde korku ve hüzün vardır.
Aslında o bütün şarkılarını çok gönülden, büyük bir adanmışlıkla okur, tıpkı kocasına duyduğu büyük tutku gibi. "
O çerez türü şarkılara hiç itibar etmedi. ‘Sev Kardeşim' gibi mesaj veren şarkıları seçti. Bir parladı, bir söndü. Ama hep kabuğunu zorladı," diye yorum yapacaktır Gong dergisi onun için.
Evet, o kimi zaman ödüllere boğuldu, 1971- 1973- 1976 yıllarında Tokyo Festivali'nde çeşitli ödüller alırken, 1973 yılında Altın Orfe'de üçüncülüğü hak etti. Kimi zaman miting alanlarında şarkı söyledi, müzikli fikir duyurusunda bulundu. 1980 yılına kadar on beş şarkısı İngilizce'ye çevrilerek çeşitli ülkelerde yayınlandı. Bunların arasında en dikkat çeken "
Honky Ponky" adlı şarkısı Midem Festivali'nde tanıtıldı. Bu plağın dünya hakları Hollandalı CNR firması tarafından alındı. Hayat
Şenay için böylesine bayram gibi geçerken, kocası
Şerif Yüzbaşıoğlu'nun kalp krizi geçirerek hastaneye yatmasıyla sekteye uğrar. "
Honky Ponky" adlı plak için yurt dışına davet edilen
Şenay, kocasının rahatsızlığından dolayı gitmek istemez. Bir süre sonra, 19 Şubat 1981 yılında
Şerif Yüzbaşıoğlu ölür.
Bu ölüm
Şenay için yıkım olur. Evet! Her ölüm biraz yıkımdır, her ölüm geride kalan için biraz boşluktur, biraz yalnızlıktır.
Şenay içinse sonun başlangıcı. Adım adım deliliğe yakınlaşır, belki de hayattan kendini bu şekilde korur.
Şenay eve kapanır, kimseyle konuşmaz, yalnız yaşamaya karar verir. Bu arada yurt dışında "
Honky Ponky" adlı plağı satışa çıkar, üstelik listelerin en üst sıralarına yerleşir. Hatta karma kasetlerle Avrupa'nın hemen her tarafına yayılır. İlk başlarda yurt dışından yapılan hiçbir çağrıya cevap vermez, hastadır. Bir çeşit hastalık hastalığına yakalanır. Önce eklem ve baş ağrıları, ardından baş dönmesi, sonra diş ağrısı ve dişlerin sallanması gündeme gelir. Ateşi çıkar, ama ateş 38 derecede durur. Ağlamaktan uzağı görememeye, yakını da buğulu görmeye başlar. Taşikardi, sebepsiz bunalımlar, korkular sarar
Şenay'ın her yanını. İnsanlardan, yükseklikten ve kanser olmaktan korkar. Önceleri
Lale Belkıs destek olur kendisine, ama yine de
Belkıs çaresiz kalır. Gelen bütün sahne çalışmalarını "
kendimi şimdilik iyi hissetmiyorum, ama yakında toplayacağım" diyerek erteler. Ancak hiçbir zaman toparlayamaz. Bir ara zoraki
Aydın Esen'e ait "
Müzikle Yaşam" adlı şarkıyı TRT için seslendirir. Kocasının ölmeden önce kurduğu
Karma adlı grubu dağıtır, gittikçe biraz daha içine kapanır. Müzik dünyasından sessizce kendini soyutlar.
Bir zamanlar herkesin peşinden koşturduğu, yurt dışında şarkıları yayınlanan bu güzel, alımlı, ama bakışlarında her zaman ayrıksılığının ve kişiliğinin ip uçlarını taşıyan bir pop kadının yaşam hikayesidir bu. Tanrı diğer pop kadınlarını korusun!
Yazıyı Tavsiye Et ♫
Yorumlar
Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.
Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.