Yazılar

İstanbul'un kültür-sanat yönetimiSayı: 1527 - 18.02.2013

İstanbul, dünyanın tarih ve kültür mirası açısından en zengin şehridir. Bu zenginliğini hem Bizans kültür mirasına, hem de Osmanlı'nın çok uluslu/çok kültürlü yapısının kazandırdığı muhteşem birikime borçludur. Fakat mûsikîsinden şiirine, edebiyatına, hattına, tezhibine, Osmanlı'dan kalan kültürel birikimi tüketiyoruz. Halbuki bu şehrin kültürel varlığını yeniden harekete geçirmek, İstanbul'u dünyanın en önemli kültür şehri hâline getirmek mümkündür. Sayın Başbakan Recep Tayyib Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı döneminde kültür ve sanat adına çok başarılı işler yapıldığını herkes hatırlayacaktır. Sayın Erdoğan şehrin ihmal edilmiş önemli altyapı ve ulaşım problemlerini çözmenin yanında, kültür ve sanat hayatına canlılık kazandıracak önemli etkinlikler gerçekleştirdi. Onun elde ettiği siyasî başarının altında sadece şehrin problemlerini çözmesi değil, aynı zamanda kültürel başarı gerçeği yatmaktadır. Çünkü doğru bir kültür-sanat politikası ve uygulamaları, en muhalif kimselerin de takdiri ile karşılaşır ve siyasî dengeleri, kültür-sanat politikalarını doğru uygulayanların lehine değiştirebilir. Eğer İstanbul gibi bir şehirde kültür ve sanatı yönetmekle görevli kimseler bu görevlerini lâyıkıyle yerine getiremiyor ve bunun hakkını veremedikleri gibi, ortaya çok yanlış şeyler koyuyorlarsa bu durum, halkın hakkınızdaki olumlu kanaatlerini gözden geçirmelerine hatta olumsuz istikamete doğru değiştirmelerine sebep olabilir. İstanbul gibi bir şehrin kültür-sanat yönetimi bu açıdan önemlidir ve kesinlikle ehil hatta son derece bilgili, duyarlı, kültür-sanatın dilinden çok iyi anlayan kimselere teslim edilmelidir. Hiç kimseyi hedef alarak ve incitmek maksadıyla değil ama, bir ara İstanbul'un kültür yönetiminin içinde bulunmuş 'tecrübeli ve dertli' biri olarak şunu söylemek istiyorum: Bugün dünyanın en önemli kültür ve sanat şehri olmaya namzet İstanbul'da kültür ve sanat adına yapılan işlerin kalitesi gözden geçirilmeli ve İstanbul'un kültür-sanat potansiyeli hebâ edilmemeli, İstanbul'da kültür ve sanatı daha iyi yönetmenin çareleri aranmalıdır. Son yıllarda İstanbul gibi bir şehrin kültür-sanat yönetimi, kültür-sanatla ilgisi olmayan kimselere ve bu kimselerin inisiyatifiyle kültür-sanat yönetiminin çeşitli kademelerine eş-dost ilişkisiyle oturtulmuş acemi ve ufuksuz oldukları konuşmalarından bile anlaşılabilen arkadaşlara teslim edilmiştir. Kültür-sanat geçmişi olmayan bu kadrolar hâliyle ciddî hatalar yapmışlar, meselâ CRR gibi bir konser salonunda etkinlik kalitesini düşürmüşler, kültür merkezlerinde sanatçıyım diyen herkese iş verip dünyanın parasını ödemişler, fâhiş bedeller ödenerek satın alınan oyunlar boş salonlara sahnelenmiş, İstanbul'a hiçbir şey katmayacak projelere onay vermişler, Şehir Tiyatroları'nın yirmi kişilik oyuncu kadrosunun olduğu bir oyununda bir yönetmen ve yirmi beş yönetmen yardımcısının görev yapması gibi 'insaf' dedirten bir tuhaflığı fark edememişlerdir. Bunlar çok ciddî hatalardır. Halbuki İstanbul'un kültür-sanat yönetimine getirilen kişiler kısa sürede kültür-sanatın dilinden iyi anlar hâle gelmeli, gazetede kültür-sanat haberi yazmanın kültür-sanatı yönetmekle aynı şey olmadığını anlayabilmeli, kaliteli ile kalitesizi birbirinden ayırt edebilmelidir.

Kültür ve sanat, İstanbul için çok önemlidir ve hiç kimsenin 'bu muhafazakârlar kültür ve sanattan işte bu kadar anlıyor!' dedirtmeye hakkı yoktur.

Yazıyı Tavsiye Et ♫

Yorumlar

Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.