Yazılar

ADSO hakkında yazmadan olmadı!Sayı: 1534 - 08.04.2013

Antalya Devlet Senfoni Orkestrası'nda, orkestra şefi Orhan Şallıel ile orkestra üyeleri arasında bir süredir süre gelen huzursuzluk geçtiğimiz hafta iyice su yüzüne çıkmıştı.

Orhan Şallıel'in kişisel Facebook sayfasında, Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü'nda katılacağı 3 Nisan 2013 tarihli söyleşi ile ilgili afiş üzerinden başlayan tartışma, bir iç huzursuzluğun olduğunu açıkça ortaya koymuştu. Bu huzursuzluğun bir başka boyutu da ADSO şefi Orhan Şallıel'in, orkestra üyelerinin şikayeti üzerine karakolda ifade vermesiyle bir başka boyut kazanmıştı.

Orhan Şallıel, ADSO'daki görevine getirilmeden önce Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası'ndaki görevi sırasında orkestra üyeleriyle kamuoyuna da yansıyan tartışmalar yaşanmış ve ortaya çıkan gerilimin ardından Şallıel ADSO'ya tayin edilmişti.

Bu üzücü ve olumsuz gelişmelerin ardından bir süredir ADSO, Başbakanlık tarafından görevlendirilen müfettişlerce teftiş  edilmektedir.

Gelişmeleri böyle sıraladıktan sonra, ADSO'nun geçirdiği teftiş sürecine de etki etmemeye özen göstererek soru ve düşüncelerimi şöyle sıralıyorum.

Bu ahval ve şerait altında, halka nitelikli müzik sunmakla görevli bir orkestranın, bunu başarması nasıl mümkün olacaktır?

Müzik okullarında eğitim gören gençlere, bu üsluptaki sanatçılar nasıl doğru örnek olabilecektir?

Belli ki üslup ve duruş açısından ciddi sıkıntıları olan orkestra şefi Şallıel, orkestra üyelerine böyle davranma yetisini nerden ve kimden almaktadır?

Klasik disiplin içinde olması gereken bir müzikçinin, arabesk yıldızları ile hangi müziği paylaştığı ve bu disiplini orkestrasından da beklediği yolundaki soru ve tereddütlerimizde haklı mıyız?

Bu sorular böyle sıralanıp gidebilir. Ancak şunu söylemeliyim ki, Sayın Şallıel'in bir üslup ve duruş sorunu olduğu bunun da önce Bursa'da şimdi ise Antalya'da sorun teşkil ettiği apaçık ortada.

Tabii ki yaşananları dışardan gözleyebiliyor ve ortaya dökülüp saçılan bilgilerden yorumlayarak bu sonuca varıyorum.

Siyasi iktidarın devlet sanat kurumları üzerinde sallanan kılıcını görmezden gelip, pervasız duruşlar içinde olmak çok üzücü.

Kurumlara önce kurumların çalışanları sahip çıkmalıdır. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'ne yapılan genel müdür atamasındaki siyasi perspektif aslında ne yapacağımızın açık göstergesidir.

Bizim amacımız bir bardak suda fırtına kopartmak değildir. Aksine süreci soğutup, devam eden teftiş aşamasına da katkıda bulunmaktır.

O nedenle tavsiyemiz, başta orkestra şefi Sayın Orhan Şallıel'in duyduklarımız muvacehesinde kendine çeki düzen vermesi, orkestra elemanlarının orkestraya zarar verebilecek her türlü olumsuzluktan kaçınması, hele hele Facebook gibi kamuya açık portallarda farklı algılanabilecek tartışmalardan kaçınmalı, sözün kısası dikkat olunması gerektiğidir.

Tabii bu tavsiyede bulunurken, kol kırılsın yen içinde kalsın da demiyorum.

Umarım ülkemizin değerli orkestralarından Antalya Devlet Senfoni Orkestrası bu olumsuz süreci çabucak atlatır ve yine özlediğimiz o başarılı günlerine döner.

Bunu tüm samimiyetimle arzuladığımı da belirtiyorum.

Yeniden buluşan değin esen kalın sevgili dostlar.

Müfit Semih Baylan
Editör

Yazıyı Tavsiye Et ♫

Yorumlar

Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.