Yazılar
Müzik tarihinin şok edici 10 anıSayı: - 13.06.2006
Müzik dünyasında şok etkisi yaratmış sayısız an vardır. Ancak bazılarının yarattığı sarsıntı, söz konusu sansasyonu ve onun başrolünde yer alan kişileri popüler müzik tarihi içinde farklı bir yere koymamıza sebep olacak kadar etkili olmuştur. Popüler müzik tarihinin en cüretkar, en absürd ve de en trajik anlarını sıraladığımız 'Müzik Tarihinin Şok Edici Anları' dosyasını okurken olayların perde arkasını öğrenecek ve epey de şaşıracaksınız.
Kurt Cobain'in ölümü
Kurt Cobain'in intiharı müzik tarihinin en şok edici olayları arasında ilk sıraya yerleşiyor. Müzikte devrim yaratan, müziğin algılanış biçimini kökten değiştiren ve bu anlamda bildiğimiz, alışık olduğumuz tüm kaideleri alt üst eden Kurt Cobain'in kendisi için belirlediği son da müzik adına yaptığı şeyler kadar şok edici olmuştu. Nirvana'nın bu kadar büyüyeceğini, yer altından çıkıp popüler platformda zirve yapacağını, en önemlisi kayıp kuşağa liderlik edeceğini hesap edememişti Kurt Cobain. Onu 'gönülsüz' rock yıldızı olarak anmamız da bu yüzdendir hep. Mart 94'te Roma'da bol miktarda ilaç ve içki aldıktan sonra hastaneye zar zor yetiştirilen ve ölümden dönen Kurt Cobain'in bir dikkatsizliğe kurban gitmediği, bu vukuatın aslında bir intihar teşebbüsü olduğu bir ay sonra anlaşılmış oldu zaten. Roma tecrübesinden sonra yatırıldığı rehabilitasyon merkezinden kaçan ve kendisini Seattle'daki evine kapatan Kurt Cobain'in cesedi ölümünden dört gün sonra, 8 Nisan 94'te bir elektrik teknisyeni tarafından bulundu. "Rock'n roll denen miti işte böyle paramparça ederim" demiş oldu bir bakıma.
Sex Pistols'ın canlı yayındaki küfür şovu
Müzik tarihinde tüm zamanların belki de en şok edici anına Sex Pistols gibi öncü bir grubun imza atmış olması gerekiyordu elbette. Sex Pistols'ın varoluşu zaten başlı başına bir sansasyondu aslında, bu sebeple yaptıkları tek bir şey değil pek çok şey müziğin gidişatını değiştirmiş ve alışılmış değerleri alt üst etmişti. Ama 1976'da meydana gelen bir olayın sadece müziği değil dünyayı da değiştirdiği söylenir hala. O yıllarda punk diye bir şeyin ortaya çıktığı ve kendilerine Sex Pistols diyen bir grup manyağın da söz konusu harekete öncülük ettiği biliniyordu ama henüz ortada dünyayı sarsacak türde bir sansasyon yoktu. Sex Pistols'ın menajerliğini üstlenen Malcolm McLaren ise umutluydu, eninde sonunda ses getireceklerdi. Ama galiba o bile yarattığı grubun hiçbir şeyi iplemeyecek kadar 'punk' olduğunun farkında değildi. İşte 1976'da Sex Pistols İngiliz tv'sinin hatrı sayılır şov programlarından biri olan Today Show'a konuk oldu. Grup üyeleri yerlerinde öylece oturuyorlardı, programın meşhur sunucusu Bill Grundy ise grup üyelerinin kendilerini rezil edecekleri anı kolluyor ve saçma sapan sorularıyla onları gaza getirmeye çalışıyordu. Kendine çok güvenen Grundy programın sonunda "Hala bir on saniyeniz var, hadi şöyle olay yaratacak bir şey söyleyin" dedi Sex Pistols üyelerine, kimlerle uğraştığının hiç de farkında olmadan. Cevap Sex Pistols gitaristi Steve Jones'dan geldi ve tv tarihinde ilk kez bir canlı yayın böylesine bir küfür bombardımanı ile karşılaştı. Steve Jones'un sakin ve umursamaz tavrı ise Sex Pistols'ın ne olduğunu izah etmeye yetiyordu. Bill Grundy olay akabinde işinden atıldı, İngiltere ise yeni güne 'The Filth and the Fury' manşetiyle merhaba dedi. Artık herkes punk'ın anlamını ve Sex Pistols'ın kim olduğunu biliyordu.
Tupac Shakur cinayeti
Sansasyon ve rap'i birbirinden ayrı düşünmek biraz zor hatta imkansız gibi. Rap camiası her daim büyük sansasyonlara şahit olmuştur fakat söz konusu vukuatlardan bir tanesi müzik tarihinde şok edici bir an olarak yer edecek boyutlara ulaşmıştır. Tupac Shakur'un şok edici ölümü rap camiasında gangster filmlerindekinden de beter bir mafyacılık oyunu döndüğünü gözler önüne sermişti. Olayın çıkış noktası gangsta rap'e ev sahipliği yapan Death Row adlı bir plak şirketi. Eski bir bodyguard olan ve daha sonraları uyuşturucu ticaretinden indirdiği paralarla Death Row'u kuran Marion 'Suge' Knight ise trajedinin başrolünde yer alan isimlerden biri. Dr Dre ve Snoop Dogg'u bünyesinde barındıran şirket rivayete göre şiddet kullanmak suretiyle pek çok yeni ismi bünyesine geçiriyordu. Dre ve Snoop Dogg Death Row'dan ayrıldığında şirketin tek yıldız ismi Tupac olmuştu. Bu sırada Doğu Yakası'nda ise Sean Puffy Combs (P Diddy) Bad Boy Records'ı hayata geçirmişti, onun bir numaralı yıldızı ise 'Biggie' Smalls, yani nam-ı diğer Notorious B.I.G. idi. Rap camiasındaki doğu-batı savaşının en belirgin örneği olan Death Row-Bad Boy Records kapışması ilerleyen zamanda iki rapper'ın ölümüne sebep oldu. Soyguna uğrayan ve vurulan Tupac başına gelenlerden Puff Daddy ve Notorious B.I.G.'yi sorumlu tuttu. Karşı taraf ise cevap vermekte gecikmedi, Tupac Eylül 96'da izlemeye gittiği bir Mike Tyson maçından sonra vuruldu ve beş gün sonra hayata veda etti. Fakat hikaye burada son bulmadı. 1997'de, bir rap dergisinin verdiği partiden çıkıp evine gitmek üzere yol alan Notorious B.I.G. kimliği tespit edilemeyen biri tarafından vurularak öldürüldü. Olaylarla bağlantısı bulunduğu düşünülen Suge Knight ise o sıralar zaten hapisteydi.
Madonna'nın 'Like A Prayer' klibi ve 'Sex' kitabı
Artık bir ikon olarak anılan Madonna müzik tarihinde birden fazla vukuata imza atmış, her hareketiyle sansasyon yaratmayı başarmış nadir yıldızlardan biri olarak gösterilebilir. İlk çocuğunu doğurduktan sonra ruhani alemlere dalıp ortamlardan elini ayağını çekmiş olabilir fakat Madonna her zaman o en cüretkar halleriyle hatırlanacak şüphesiz. Bir yıldız olmadan önce çektirdiği çıplak fotoğrafları, çılgın sahne şovları, ilişkileri ve beyanlarıyla özellikle 80'li ve 90'lı yıllarda tam anlamıyla 'esen' Madonna'nın müzik tarihinde yer eden şok edici ilk anı şüphesiz ki 'Like A Prayer' için çektiği video oldu. Mart 1989'da MTV'de prömiyerini yapan video klibe yönelik ilk tepki İtalya'dan, katolik bir gruptan geldi. Söz konusu grup Madonna'yı dini suistimal etmekle suçladı ve klip yayından kaldırılmadığı takdirde yasal işlem başlatılacağını iddia etti. Amerikan Aile Birliği ise aynı gerekçeyle Madonna'nın 1989 yılının ilk ayında Pepsi ile yaptığı beş milyon dolarlık anlaşmayı zora soktu. Söz konusu komite, Madonna ile yapılan anlaşma feshedilmediği takdirde tüm Pepsi ürünlerini bir yıl süresince boykot edeceğini açıkladı. Nisan ayında yapılan açıklamayla Pepsi, anlaşmayı bozduğunu ve Madonna ile çekilen reklamların yayından kaldırılacağını açıkladı. Bu tip olaylar Madonna'yı durdurmak için yeterli olmadı elbette. Sansasyonel yıldız en cüretkar anlarını gözler önüne seren 'Sex' adlı kitabını 1992'de yayınladı. 128 sayfadan oluşan bu kitap Madonna'nın fotoğrafçı Steven Meisel tarafından yakalanan en mahrem pozlarından oluşuyordu. Piyasaya sürüldüğü gün Amerika'da 150 bin satan kitabın dünya çapında ulaştığı satış rakamı ise 1,5 milyon oldu. 'Sex' Japonya'da yasaklandı ve Madonna'nın başına yasal anlamda pek çok bela da açtı. Madonna 92'de People dergisi tarafından yılın en sansasyonel 25 kişisinden biri olarak gösterildi, İngiliz müzik yayını NME'nin okuyucuları ise 'Sex'i yılın en hip olayı olarak yorumladı. Piyasaya çıktığında 45 dolara satılan 'Sex' adlı bu kitabı şimdilerde bulmak ise imkansız. Piyasaya çıktığı yıl tükenen ve yeniden basılmayan 'Sex' şu sıralar sadece ebay üzerinden bulunabiliyor. Satış fiyatı ise 400-500 $ arasında gidip geliyor.
Ozzy Osbourne'un yarasa avı
Black Sabbath yıllarında uyuşturucu ve alkolün de büyük etkisiyle türlü çılgınlıklara imza atan Ozzy Osbourne'un müzik tarihinde yer eden en şok edici vukuatı artık bir efsaneye dönüşen 'yarasa' operasyonu olmuştur. Black Sabbath'ın 20 Ocak 1982'de Des Moines'de verdiği bir konserde bir fan tarafından sahneye fırlatılan yarasayı tutup, ağzıyla kafasını kopartan Ozzy Osbourne, böylelikle metal müziğin dış dünya tarafından algılanış biçimini de değiştirmiştir (metalciler kafa koparır, civciv ezer efsaneleri gibi). Söz konusu efsanenin göz ardı edilen bir başka boyutu daha var elbette. Ozzy Osbourne sahneye atılan yarasanın plastik, yani oyuncak bir yarasa olduğunu düşündüğünü -o sırada kafasının epey iyi olduğunu da unutmayalım- ve bu sebeple kafasını koparmaya yeltendiğini açıklayıp bu deneyimi hayatının 'en korkunç, en acı' anı olarak yorumladı sonradan. Ozzy Osbourne'un en az yarasa faciası kadar efsaneleşmiş bir başka vukuatı ise CBS Records ile yaptığı toplantı esnasında gerçekleşen 'güvercin' operasyonudur. Söylentiye göre plak şirketinin Los Angeles'da düzenlediği basın toplantısında fazlasıyla sıkılan Ozzy, beyaz bir güvercinin kafasını da ağzıyla koparıp atmıştı. CBS tarafından da onaylanan bu bomba olay -Ozzy'nin söz konusu hareketi bilinçli olarak yaptığı da düşünülecek olursa- yarasa efsanesini ezip geçer.
Dimebag Darrell cinayeti
Metal camiasında "Rock müziğin 11 Eylül'ü" olarak anılan 'Dimebag cinayeti' müzik tarihinin şahit olduğu en trajik anlardan da biri aynı zamanda. Olayın merkezinde yer alan Damageplan, ex-Pantera gitaristi Dimebag Darrell tarafından, Pantera sayfası kapandıktan sonra hayata geçirilmiş bir gruptu. 8 Aralık 2004'te Ohio'daki Alrosa Villa adlı bir kulüpte sahne alan Damageplan henüz ilk şarkısını bile tamamlamamışken sahneye atlayan bir gencin silahlı saldırısına uğramış, olay sonrasında Dimebag'in de dahil olduğu dört kişi hayatını kaybetmişti. Tanıkların verdiği ifadeye göre saldırıyı başlatan gencin hedef aldığı kişi doğrudan Dimebag'di. Polis tarafından vurularak durdurulabilen saldırganın kimliği olay sonrasında tespit edildi. 25 yaşındaki Nathan Gale annesinin verdiği ifadeye göre paranoyak şizofren teşhisiyle tedavi görmekte olan bir akıl hastasıydı fakat son zamanlarda ilaç tedavisini bırakmıştı. Polisin yaptığı araştırmalar Nathan Gale'ın Dimebag Darrell'ı öldürme sebebinin Pantera fanatikliğiyle ilgili olmadığını gösterse de müzik dünyasında cinayetle ilgili sayısız teori üretildi doğal olarak. Damageplan üyeleri, grubun tur görevlileri ve özellikle de fanlar, cinayeti Pantera fanatikliğinin motive ettiği konusunda hemfikir. Pantera'nın dağılması ve Phil Anselmo ile Dimebag arasındaki sorunlar da Nathan Gale'i tetiklemiş olabilir deniyor.
Jarvis Cocker'ın Michael Jackson protestosu
Amerika'nın Grammy'siyle eş tutulan İngiliz Brit Ödülleri 1996'da müzik tarihinde yer edecek türde sansasyonel bir ana şahitlik etti. Brit Ödülleri'nin o yılki en önemli konuğu tören sırasında büyük bir şova imza atmaya hazırlanan Michael Jackson'dı. Sahnede 'Earth Song'u yorumlayacak olan Jackson şarkının temasına uygun bir şov ve kareograf hazırlamıştı tahmin edilebileceği üzere, bir Michael Jackson performansı asla 'sıradan' olmamalıydı ayrıca. İşte ne olduysa da söz konusu performans sırasında oldu zaten. Kurtarıcı rolünü üstlenen Jackson sahneye masumiyeti temsil eden bir sürü çocukla çıktı ve 'Earth Song' şovu başladı. O sıralar 'Different Class' albümüyle anavatanında yükselişte olan Pulp'ın nevi şahsına münhasır lideri Jarvis Cocker ise ortaya koyulan parodiden, aslında Jackson'ın kendi kendisine yüklediği yüce rolden rahatsızlık duymuştu. Sessiz kalmak yerine tepkisini göstermeyi tercih eden Cocker, Jackson'ın şovu devam etmekteyken bir anda sahneye fırladı ve Jackson'ı işaret ederek poposunu gösterdi, birazcık dans etti ve sahneden indi. Herkes şoktaydı tabii. Tören esnasında olaya müdahele edilmedi fakat akabinde gerçekleşen partide Jarvis Cocker tutuklandı. Ertesi gün yapılan açıklamada Cocker'ın küçük çocuklara 'hakaret' ettiği gerekçesiyle tutuklandığı beyan edildi, Jackson cephesinden ise herhangi bir açıklama gelmedi. Jarvis Cocker'ın bu protestosu İngiltere'de tepki görmedi hatta takdir bile edildi. İşin ironik kısmı ise malumunuz, Michael Jackson küçük çocukları taciz etmekle suçlanıp yargılandı.
Janet Jackson'ın Superbowl performansı
Yakın bir tarihte gerçekleşmiş olmasına rağmen tüm zamanların en şok edici müzik anlarından biri olarak kabul gören bir sansasyon daha 'Jackson' imzasını taşıyor. Amerikan halkını her yıl ekrana kilitleyen futbol şampiyonası Superbowl, 2004'te gerçekleşen final şovunun bir benzerine daha kolay kolay şahit olamayacak muhtemelen. CBS kanalı tarafından canlı olarak verilen Superbowl final gecesinde sahne alan Janet Jackson ve Justin Timberlake, yayını izlemekte olan 100 milyon seyirciyi şoka sokan bir performans sergilemişti hatırlayacak olursanız. Janet Jackson, Justin Timberlake'in 'Rock Your Body' adlı şarkısını seslendirdikleri sırada kıyafetinin üst kısmını açması yönünde Justin'i komuta etmiş, ortaya çıkan sürpriz ise birkaç saniye içinde CBS telefonlarının kilitlenmesine yol açmıştı. Olay akabinde bir açıklama yapan CBS, şovun önceki provalarında canlı yayındaki gibi bir kareografın yer almadığını söyleyip Amerikan halkından özür dilemişti, Timberlake ve Janet Jackson da benzer bir savunma yapmışlardı. Daha sonra ise söz konusu şovu organize eden MTV'nin böyle bir sansasyondan haberdar olduğu söylendi, zira MTV şovdan günler öncesinde 'bomba etkisi yaratacak bir performans' şeklinde reklamlar veriyordu. Janet Jackson'ın göğsünün ucunda yer alan güneş şeklindeki metal cisim de bunun planlı bir hareket olduğunu düşündürüyordu elbet. Bir diğer ayrıntı ise Jackson'ın göğsünün açıkta kaldığı anda 'Rock Your Body'nin "bu şarkının sonunda seni soymuş olacağım" şeklindeki sözlerinin söyleniyor olmasıydı. Bunların hepsi birer varsayım olabilir ama kesin olan tek şey MTV'nin bir daha herhangi bir Superbowl organizasyonuna imza atamayacak oluşu. Janet Jackson ise bundan sonra yeni albümünün reklamını yapmak için başka yollar denemek durumunda kalacak tabii.
Jim Morrison'un 'ahlaksız' sahne şovu
60'lı yılların en aykırı figürü şüphesiz Jim Morrison'dı. The Doors çılgınlığının had safhada olduğu o dönemlerde Morrison da sansasyonlarıyla gündemin tepesinden inmek bilmiyordu. Morrison özellikle grubun konserlerinde sergilediği sahne performansı ve söz konusu performansları izleyen anlardaki taşkınlıklarıyla güvenlik görevlilerine zor anlar yaşatıyordu. 1967'de bir fanı tartaklayan polis memuruna saldırdığı için tutuklanan Morrison'ın müzik tarihinde yer eden asıl vukuatı ise The Doors'un 1969'taki Miami konserinde vuku bulmuştu. Sahneye çıktığında -her zamanki gibi- körkütük sarhoş olan Morrison daha fazla içki istiyor, seyirciyi de kendisine eşlik etmeleri yönünde ikna etmeye çalışıp, 'özgür aşk'a davet ediyordu. Seyircinin şaşkına döndüğünü gören Morrison karşılaştığı tepkisizliğe cevap vermekte gecikmeyecekti elbet. Penisini çıkaracağını anons eden Morrison pantolonunu indirmeye kalktığı anda tutuklandı ve kendisini ahlaksız bir şekilde sergilediği gerekçesiyle yargılandı. Morrison, müzik tarihinin şok edici anlarından biri olarak kabul gören bu olaydan iki yıl sonra ise, Paris'te, kaldığı evin küvetinde ölü bulundu.
Richey James'in '4 Real' anı
Manic Street Preachers şimdilerde yaşını başını almış, içi geçmiş bir grup olarak kabul görüyor olabilir ama unutmayın ki herkesin genç ve de asi olduğu zamanlar vardır, özellikle de rock yıldızlarının. Manics'in henüz ses getirmeye başladığı ve leopar desenli kürkler giyip bol makyajla dolaştığı zamanlar da böyle zamanlardı işte. Grup o dönemde kaydadeğer bir fan kitlesine sahipti fakat basın onları idol belledikleri grupları (Guns'n Roses) taklit eden bir avuç sahte yıldız olarak kabul etmekteydi. Manics'in şarkı sözü yazarı ve gitaristi Richey (James) Edwards ise gazetelerde ve müzik yayınlarında grubuyla ilgili yazılan söz konusu yorumlara tahammül edemez olmuştu. Kendisini ve grubunu daha iyi ifade etmek isteyen Richey bu konuda kiminle muhattap olacağına karar verdi ve 15 Mayıs 1991'de Norwich Sanat Merkezi'nde verdikleri bir konser sonrasında harekete geçti. Richey'nin hedefi NME yazarı Steve Lamacq (Lmacq şimdilerde BBC Radio 1'da kendi adını taşıyan bir şov hazırlayıp sunuyor) idi. Konser sonrasında Lamacq'ı bir köşeye çeken Richey ona Manics'in gerçek bir grup olduğunu anlatmak için epey bir çaba sarfetti. Konuşması bittiğinde ise işi bir adım ileri götürdü ve eline aldığı bir jiletle koluna '4 Real' (gerçek) lafını kazıdı. Dehşete düşen Lamacq hemen bir ambulans çağırdı. Koluna 17 dikiş atılan Richey Edwards ise ertesi gün NME'yi aradı ve Lamacq'a zarar vermek istemediğini, sadece Manic Street Preachers'a inanmasını sağlamak için böyle bir şey yapmak zorunda kaldığını söyledi. İlk etapta haberi yayınlama konusunda tereddüte düşen NME ilerleyen yıllarda bu anı bir efsaneye dönüştürdü, hatta Richey'nin '4 Real' yazılı kanlı kolunu gösterdiği pozu poster olarak bile kullandı. Richey ise 1 Şubat 1995'te kayıplara karıştı ve bir daha ortaya çıkmadı. Şimdilerde resmi olarak ölü kabul ediliyor
Yazıyı Tavsiye Et ♫
Yorumlar
Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.
Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.