Yazılar

TRT 3 Radyo - Neyleyim böyle radyoyu...Sayı: 1650 - 12.02.2016

Eleştirmen Michael Kuyucu, TRT 3 Radyo'yu methedip göklere çıkararak TRT Radyo-3'ün değerli bir radyo olduğunu ve mutlaka dinlenilmesi gerektiğini vurgulayan bir yazı kaleme almış.

Yazının temel felsefesine aynen katılıyorum.

Kuruluşunun üzerinden 40 yılı aşkın bir süre geçen, 70'lerde ve sonra 80'lerde, yani, radyo ve televizyon yayıncılığının devlet tarafından gerçekleştirildiği dönemlerde çok kısa dalga (FM) üzerinden yayın yapan tek radyo olan, parazitli de olsa Türkiye'nin hemen her bölgesine yaygınlaştırılmış bir radyo olması açısından, zaman itibariyle biz ergen ve genç tayfasının müzikal zevk estetiğini oluşturan, düzenleyen ve hatta restore eden, arabesk yayın yapan Polis radyosuna karşı (rakip olmasalar da) saygın bir yayın politikası izleyen bir radyo olarak yer aldı gündemimizde.

1995'de yapılan anayasa değişikliği sonucu kamu tekelinden alınıp serbest bırakılan radyo televizyon yayıncılığı, bu yeni süreçte çok kısa dalga (FM) bandında pıtrak çiçeği gibi çoğalan özel radyolarla, bir anlamda korsan yayıncılığın meşru hale gelmesiyle, frekans tecavüzüne bile uğrayıp yayınları, Ankara, İstanbul gibi büyük metropollerde korsanca engellenen TRT Radyo 3, saygın yayıncılık anlayışından taviz vermeden, her biri mitos-efsane olmuş prodüktörlerinin hazırladığı programlarla nitelikli müzik yayını peşinden koşan büyük dinleyici kitlesini durağı olmuştur. TRT Radyo 3'ün öyle programları vardı ki mesela aklıma ilk gelen Hülya Tunçağ ve Ümit Tunçağ'ın hazırlayıp sundukları caz programları resmen bir caz okuluydu.

Son 14 yıldan bu yana ülkeyi yöneten siyasi iktidar dış etkiye dayalı izlediği kültür politikaları sonucu, "halk öyle istiyor" kolaycılığına dayanarak yerelleşmeye önem vermiş ve bunda ilk bertaraf edilmesi gereken hedef TRT Radyo 3 olmuştur.

"Nasıl olsa dinlenmiyor" düşüncesiyle tüm ülke sathına yayılmış olan TRT Radyo 3'ün çok kısa (FM) dalga karasal radyo vericileri ya kapatılmış ya da TRT Radyo'nun başka kanallarına kaydırılmıştır.

Sonuç olarak ülkenin batı kesiminde yani İstanbul Antalya hattının batısında kalan bölgede ve Ankara, Adana gibi bazı büyük kentler dışında TRT Radyo 3 karasal yayınları dinlemez hale gelmiştir.

Buraya kadar özetlediğim bu sürecin ardından Sayın Michael Kuyucu'nun (bence) suya sabuna dokunmayan yazısına gelirsek, Sayın Michael Kuyucu  TRT Radyo 3, 123 tane birbirinden özel programla, değil Türkiye'nin, dünyanın bir numaralı kaliteli müzik kanalı olduğunu yazmış.

Merkez Ankara Radyosu olmak üzere Antalya ve İzmir Radyolarından beslenerek çok özel programlar hazırladığını ve sunduğunu belirten Michael Kuyucu, radyonun yayıncılık anlayışını "Premium Gold" olarak nitelemiş.

Doğrudur, katılıyorum.

Ancak TRT Radyo 3'ün 780.576 kilometrekarelik Türkiye'nin %80'inden dinlenemediğini bilmiyor mu? Bence bilmemesi mümkün değil ama neden bu konuyu es geçmiş anlayamadım.

Karasal yayını geçtik, internetten dahi dinleyemiyoruz TRT Radyo 3'ü.

Zira devlet olanakları ile desteklenen TRT Radyo 3'ün bir akıllı telefon uygulaması dahi yok. TRT, bünyesinde program yazılımı yapabilen bilgisayar uzmanları varken ya da maliyeti TRT için üç beş kuruş tutarında olan bu uygulamalar neden yapılmaz/yaptırılmaz?

Yani kendimi tutamayıp gülüyorum, gerçekçi olursak TRT Radyo 3'ün yanında bütçe ve olanaklar açısından esamesi dahi okunmayacak olan bizim (mavi nota platformunun) Mavi Nota Radyo ve Chopin Radyo gibi internet radyolarımızın dahi akıllı telefon uygulaması mevcutken  TRT Radyo 3'ün bu uygulamaları neden yok?

Karasal yayın olmadığı için TRT Radyo 3'ü dinleyebilmek için yanımızda PC ya da dizüstü bilgisayar mı taşıyacağız?

Hal böyleyken dinleyemediğim 123 programlı "Premium Gold" TRT Radyo 3'ü neyleyim ben.

Müfit Semih Baylan
Editör

Yazıyı Tavsiye Et ♫

Yorumlar

Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.