Yazılar
Saygı, Saygı ve Saygılı olmak…Sayı: - 30.06.2006
Yine burada yayımlanan bir yazıma şöyle başlamıştım:
“
Saygıya takmış durumdayım, değerli okurlarım. En üstün kişi, en saygılı olandır, çevresine değer veren kişidir diyebilir miyim?”
Ve şöyle devam etmiştim:
“
İnsanın etrafındaki alan daraldıkça, saygıyı kısa devre etme eğilimi de hemen kendini gösteriveriyor.
Hayatla ve kendileriyle ilgili hiçbir şeyi kavrayamamış, yaşamın sadece kaba etlerini mutlu etmek olduğunu zannedenlerin yarattığı gürültülü parazit ortamında yaşamaya mahkûm, gelişmekte olan insanlar tezadı, aynı zamanda bizim toplumumuzun görüntüsünün özeti değil mi?
Saygısızlık özellikle bizim yaşadığımız ülkeninki gibi topraklarda iyice yaşarıp kök salıyor!
Ben saygının en iyi tanımını İngilizlerin yaptığını düşünüyorum. Hatta benim gibi düşünen arkadaşlarımda var. “RESPECT”. Bir kişinin diğer bir kişiye göre duruşudur, konumunu belirlemesidir. Söz konusu konumu fark etmiş ve ince ayar yapan noktaya gelmiş olan daha üstün kişiler, sadece kişilere göre değil, hayvanlara, bitkilere, tüm var olduğunu algıladıkları nesnelere ve diğer doğa öğelerine de kendilerini konumlandırırlar.” Bakınız:
http://www.mavi-nota.com/index.php?link=yazi&no=118Bir bölümünü yukarıda özetlediğim ve linkini belirttiğim yazımda, günümüzün çok önemli bir davranış eksikliği olan “
saygı” meselesini dilimin döndüğünce irdelemeye çalışmış ve konuda düşüncelerimi açıklamış ve değerlendirmelerde bulunduktan sonra olması gerekeni söylemiştim.
Trabzon’da misyonlarının önemli temsilcileri olan bir grup sanatçı arkadaşım bundan yaklaşık bir yıl kadar önce bir proje başlatmış, bu bölgenin yerel kimliğinde çok önemli bir yeri olan “
Temel” tiplemesine bir doğum günü tertiplemiş ve “
Temel”in öyle ulu orta kullanılmasına, her kılığa sokulmasına, içinde tevekkellik boyutuna varan gülmece espriler barındıran, adına fıkra denilen hikâyeciklerin hep “
Temel”e mal edilmesine bir anlamda sanatçı duyarlığı ile tepki göstererek, bunun bilimsel bir platforma oturtulması için bir çalışma başlatmışlardı. Bu yerel kimliğin en önemlisi olan “
Temel” tiplemesini bilimsel platforma oturtma çalışmasının başlatılmasına ise “
Temel’e doğum günü” adıyla simgeleşmiş bir ad vermişlerdi. Hatta bu çalışmaları ülkemizin önde giden büyük gazeteleri tarafından haber bile yapılmıştı.
Bu çalışmanın üzerinden yaklaşık bir yıl kadar bir zaman geçmiş olmasına rağmen bu değerli sanatçı arkadaşlar aslında kendi içlerinde örgütlenememenin de getirdiği sıkıntıyla bu müthiş projelerine yeteri kadar sahip olamamışlar sonuç olarak bugüne kadar bu projeleri ile ilgili adım atamamışlardır.
Bizatihi, bu değerli arkadaşlarımın projesi olan “
Temel”i bilimsel bir platforma oturtarak ona “
bir doğum günü” düzenleme projesini iki gün önce bir internet sitesinde kılık değiştirmiş bir şekilde “
Pizum Temel” başlığı altında bir yarışma konsepti içinde gördüğümde hiçte hoş duygular hissetmediğimi ve bu nedenle böyle bir yazı yazma gereği duyduğumu burada çok açık olarak belirtmek isterim.
Trabzon gibi her geçen gün yöneticileri marifetiyle geriye götürülen, adeta çölleştirilen, kişisel egoların (menfaatlerin, çıkarların) hat düzeyde yüksek olduğu bir şehirde yaşayıp aynı zamanda sanatları ile var olma mücadelesi içinde olan bu değerli sanatçı dostlarımın emeğinin üzerine makyaj yapılarak başka platformlara taşınması çok çirkin bir duruş biçimi olsa gerek diye düşünüyorum,
İşte bu nedenle bu yazımın başlığını “
Saygılı olmak” koydum ve bu nedenle “
Saygı”nın tanımını dilim döndüğümce yaptığım bir yazımdan alıntılar yaparak başladım bu yazıma.
Çünkü söz konusu internet sitesinde bir yarışma konsepti içinde sunulan bu çalışma bizatihi bu değerli sanatçı arkadaşlarıma aitti. Bir yıl önceki gazete haberlerini işte bu nedenle aşağıya koydum. İncelerseniz bu değerli sanatçı arkadaşlarımın projesi olduğunu görürsünüz.
Madem böyle bir çalışma içine girecekti bu internet sitesinin değerli yöneticileri, bu arkadaşlarımı arayıp en azından kendi çalışmalarına dâhil edemezler miydi?
Şüphesiz bu sanatçı arkadaşlarımın kendilerini savunurlar, ben de onların avukatlığını falan üstlenmiş değilim. Ancak ortada çok çirkin ve saygısız bir duruş biçimi var. Onu vurgulamak ve gündeme getirmek, bu sitenin değerli yöneticilerine “
durun bakalım siz ne yapıyorsunuz?” demek ve onları bir kez daha düşünmeye sevk etmektir amacım.
Trabzon’da yaşamadan, bu kentin meşakkatini çekmeden, uzaktan, feodal diyebileceğim ilişkilerle, bu yörenin değerlerine terzilik yapmak bence işin başka elle tutulamayan tarafı olsa gerek. Hatırlarsınız değerli okurlar, “
Bir Tutkudur Trabzon” adı altında bir kitap yayımlanmıştı yıllar önce. Bu kitabı hazırlayanların hiçbiri uzun yıllardan beri bu kentten uzakta yani İstanbul’da, başka kentlerde yaşayan kişilerdi. Yılda bir kez Trabzon’a gelip birkaç gün kalıp sonra uzaktan “
Bir Tutkudur Trabzon” dediler. Ne kadar ilginç değil mi?
Sonuç olarak değerli karikatürcü dostlarım
Adnan Taç, Bülent Sümer, Tamer Küçük’ün emeğinin üzerine oturan, projelerini başlatırken nezaketen bile bu arkadaşların fikrini sormayan bu duruş biçimini, “
saygı” kavramı içinde değerlendiriyor ve sonuçta oturtacak bir yer bulamıyorum.
Bu yarışmayı düzenleyen
www.karalahana.com sitesi oluşturduğu jürisi ve koyduğu ödülleri ile bu işe ne kadar ciddi baktığını ortaya koymuştur. Zira bu jüride yer alan kişilerin bazıları geçmişte “
biz olmadan Trabzon’un tarihi yazılamaz” demeye gelen tuhaf açıklamaları ile ne kadar ayrımcı ve ayıklayıcı düşünce yapısına sahip olduklarını ortaya koymadılar mı zaten?
***
Tam 141 günden beri yani daha başka bir söyleyiş biçimiyle tam 141 gece geç saatlere kadar çalışarak sizler için imkânlarım ölçüsünde bir gazete yapmaya çalıştım sevgili müzik dostları. Haftanın üç günü, Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri düzenli olarak sizlere ulaştım yazılarımla. Ayrıca Müfit Semih Baylan adıyla da makalelerimi sizlere geniş zaman aralıkları ile olsa da iletmeye çalıştım. Sözün kısası kendime yani emeğime yakışacağı biçimde bilimsel tabanı olan bir müzik gazetesi oluşturmaya çalıştım. Gerçi hala eksiklerimiz var Mavi Nota olarak. Örneğin, hala dergilerimizin basılı olarak yayımlanan sayılarını koyamadık ilgili internet sayfamıza. Bu konuda müzik dostlarından ara, ara da olsa mektuplar almaktayım sorulan sorular biçimde.
Ama takdir edersiniz ki her şey bir anda olmuyor. Tek kişilik bir ordu olarak zaman içinde gerçekleştirebileceğim bir şey bu. Ama ben bu arada gazetemin yazarlarına ayrı, ayrı teşekkür etmeden geçemeyeceğim buradan. Onların değerli katkıları ile iyi bir gazete yapmaya çalıştım. Ayrıca bana e-posta yoluyla kaynak göstererek, bu kaynaklardaki yazıları siteme kazandırılması konusunda destek olan arkadaşlarıma da ayrıca teşekkür ederim.
Müzik kongresinin çalışması tüm hızıyla devam ediyor. Temmuz ayının sonuna doğru üniversitelerdeki müzik eğitimcisi değerli öğretmenlerimize bilgi formları gönderilecek gerek e-posta yoluyla gerekse PTT aracılığı ile. Bu formların doldurulup gönderilmesinden sonra müzik kongremize davet edilecek kişiler e-posta yoluyla kendilerine bildirileceği gibi ayrıca sitemizde yayımlanacak.
Bu nedenle çok heyecanlıyım. Türkiye’de üniversitelerin başaramadığı çok işi ben tek başıma başarmış bir insanım. Bunu bilen dostlarım biliyor zaten. Gerek duyulursa onlar bunu teyit ederler. İşte yine dört dörtlük bir organizasyona imza atmak için tek kişilik bir ordu olarak var gücümle çalışıyorum. Umarım Yüce Tanrım beni mahcup etmez, başımı yere eğdirmez.
***
Mavi Nota bugünden itibaren on altı gün sürecek bir tatil dönemine giriyor. Bu süre içinde güncellenmeyecek. Bu nedenle bugünkü sayıyı biraz kalın tuttum. Yorucu geçen bir çalışma döneminin ardından sanırım birkaç günlük bir tatili hak ettim. Mavi Nota tatile giriyor ama yayınımız tüm gücüyle devam edecek. 16 Temmuz Pazartesi günü yeniden, yeni sayılarda buluşana değin, esen kalın, mutlu kalın, sevgiyle kalın sevgili dostlar…
Müfit Semih Baylan
Editör
Yazıyı Tavsiye Et ♫
Yorumlar
Bu yazıya 2 yorum yapılmış.
Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.