Yazılar

Eeeee,Sayı: 1864 - 01.03.2023

Hayal kurmayı sever misiniz? Kim sevmez ki?

Herkesi mutlu eder güzel hayaller kurmak. Zenginlik hayali, araba hayali, mutlu bir evlilik hayali, iş hayali, çocuk hayali, vesaire. Kim istemez ki hayallerinin gerçekleşmesini.

Hayallerin gerçeklerle karşılaşması vardır bir de. Gerçekler “Berlin Duvarı” gibi çıkar karşımıza. Hele ki ülkemizde bu iş daha da can acıtır. Makine mühendisi manavlar, istatistik mezunu kuryeler, elektronik mühendisi inşaat işçileri gibi.

İşte burada karşımıza çıkar Türkçe’nin en önemli kelimelerinden biri.

Eeee?!

Bir işin, bir eylemin sunucunu sorar bu kelime. Tek harften oluşsa da çok etkileyicidir. Hayallerinizin gerçeklerle yüzleşmesini sağlayan vurucu bir kelimedir. İkili ilişkilerde bu kelimenin cevabının olumlu olması kısmen kişinin kendi elinde olsa da mesleki konularda bu pek geçerli değildir.

Hele ki ülkemizde!

Bu yılın ilk günlerinde bir haber çıktı TV’de. Kargo götürdüğü otelin lobisindeki piyanoyu çalan süper yetenekli kuryenin haberi. Üniversite öğrencisi olup geçimini sağlamak için kuryelik yapan bir delikanlının haberiydi bu. Çıkan haber üzerine pek çok kişi yeteneğinden dolayı destek oldu bu delikanlıya. İçimizi karartan hayatın gündeminde içimizi ısıtan bir haberdi.

Oysa Anadolu’da o kadar çok böyle yetenekli insan var ki.

Ülkedeki konservatuar mezunlarını düşünün bir de. Bir türlü rayına oturtulmamış eğitim ve kültür politikaları yüzünden işsiz kalan, hayalleri kâbusa dönüşen, enstrümanını satan, hatta intihar eden gençleri düşünün.

-Oğlumuz konservatuarın Fagot bölümünü bitirdi.
-Maşallah. Müzik, bambaşka bir yetenek.
-Almanya’da yüksek lisans ve master yaptı, iki dil biliyor.
-Maşallah. Eeee, şimdi ne iş yapıyor?
-Garson

Düşünün bir. Bir makine mühendisi ya da uluslararası ilişkiler okumanın zorluğunu. Hele ki günümüzde okul bitirmek marifet değil. En az bir, hatta iki yabancı dil bileceksiniz, yüksek lisans yapacaksınız ve sürüyle sosyal projeye katılıp proje oluşturacaksınız. Ekmek aslanın ağzında değil yani artık, midesinde. Hatta bağırsaklarında.

Şimdi bunu konservatuarlarda müzik eğitimi alan gençler için düşünün bir de. Obua, fagot, korno, trombon ve diğer enstrüman ya da şan bölümü mezunlarını düşünün.

Tıp ile beraber maliyeti en yüksek bölümlerden birini on yıl okuyorsun. En az bir yabancı dilin var. Hayallerin var. Ülkenin adını tüm dünyaya yapacağın işlerle duyurmak istiyorsun. Vatanperversin, idealistsin.

Ama işsizsin. Çünkü yok hükmündesin!

Orkestra kurulmuyor, sınav açılmıyor, kadro verilmiyor, sınavlar kanunsuz, torpil sürüyle, kurumlar kokuşmuş, vesaire, vesaire.

Eeee?

Başa dönelim şimdi hep beraber. Tesadüfen fark edilmiş yetenekli bir gencin elinden tutulması çok güzel. Peki, yıllarını bu işe veren gençlerin hali ne olacak? Bu gençler bizim gençlerimiz, hayalleri de bizim geleceğimiz.

Öyle ise verelim devlet, millet el ele. Dilimizden çıksın artık bu kelime.

Yazıyı Tavsiye Et ♫

Yorumlar

Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.