Yazılar

Sanat Kurumlarımızın Kurumsal Yapı ve Kimlik SorunlarıSayı: 1884 - 31.07.2023

Sanat kurumlarımız, günün gereksinmelerine yanıt vermekten uzak düşmüş, aşırı merkeziyetçi yapı, kurumlarda çapaklanmaya, kireçlenmeye ve hantalIaşmaya yol açmıştır. Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü'ne bağlı sanat kuruluşlarının en önemli sorunlarının başında, kurumsal bir yapı, kimlik ve kişilik kazandırılmadan, bir kaç satırlık bir bakanlar kurulu kararı ile kurulmuş olmaları gelmektedir.

Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünden ayrılarak oluşturulan kurum ve kuruluşlar, Devlet Opera ve Balesi ile Devlet Tiyatroları genelde kanunla kurularak, kurumsal bir yapı ve de kimlik kazanmış oldukları halde, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası hariç, genel müdürlük bünyesinde oluşturulan hiç bir sanat kurumunun çalışma usul esaslarını belirleyen özel kanunları ve yönetmelikleri yoktur. Aynı şekilde Ankara, İzmir ve Erzurum'da kurulmuş bulunan ve onlarca yıldan beri faaliyet gösteren Devlet Resim ve Heykel Müzelerinin de hiç bir mevzuatı yoktur. Bu sanat kurumlarımızın ve buralarda istihdam edilecek olan personelin görev, yetki ve sorumluluklarının neler olduğunu bunların çalışma usul ve esaslarını, bu kurumlarda çalışarak sanatçıların ve diğer personelin özelliklerini, nitelik ve niceliklerini belirleyen hemen hemen hiç bir hukuki düzenleme getirilmemiştir.

Kurumsal zeminde oluşturulmayan sanat kurumlarımız için NORM kadro dahi belirlenmemiştir. Dolayısı ile bir sanat kurumunda hangi nitelikte, ne tür personelden kaç kişinin istihdam edileceği net olarak belli değildir. Sanatçılar genel olarak sanatçı ünvanı ile istihdam edilmekte, aralarında hiç bir ayrım, kalite ve standart farkı gözetilmemektedir.

Dünyada ve ülkemizde bilim, teknoloji ve iletişim alanındaki baş döndürücü gelişmeler, yeni bin yılın bilgi çağı olması, müzik ve sahne sanatları kurumumuzda daha fazla zaman, kaynak ve israf etmeden hızlı bir yeniden yapılanmayı zorunlu kılmakta, hatta dayatmaktadır.

"Sanat, Ekmek peşinde koşarsa  Alçalır" Aristofanes   

"Kendi kendisiyle barış içerisinde yaşamak istiyorsa: Müzisyen müzik yapmalı, ressam resim yapmalı, şair şiir yazmalıdır. Güneşin çiçekleri renklendirmesi gibi, sanat da hayata renk verir. Sanat ahlaksızlığın meşrulaşmasına zemin olamaz." Lev Tolstoy

"Dünya mükemmel olmadığı için sanat vardır." Andrey Tarkovski

"Bir ülkede akıl ve sanattan çok servete değer verilirse, bilinmelidir ki, orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır." Friedrich Holderlin.

"Beni şaşırtan tolumumuzda sanatın, bireylere ya da hayata değilde yalnızca nesnelere ilişkin bir şey durumuna gelmesidir. Sanatın yalnızca sanatçı denilen uzmanlar tarafından gerçekleştirilen bir uzmanlık dalına dönüşmesi. Neden her kişi kendi hayatını bir sanat yapıtına dönüştürmesin? Neden şu ev yada şu lamba bir sanat yapıtı olsun da benim hayatım olmasın?" Michel Faucault

"Ulusal sanat ve ulusal bilim yoktur, ikisi de tüm üstün ve yüksek değerler gibi, tüm dünyanın malıdır." Wolfgang Van Goethe

"Sanat, özgürlük tarafından emzirildikçe büyür." Fredrich Schillerr

Ve yazımın sonunda, yukarıda değerli özdeyişlerini yazdığım düşün ve sanat adamlarının bu sözlerine meselenin özünde dikkat çektikleri konuya katkı vermesi açısından, 10 yaşında bir çocukken mandolun dersleri aldığım sıralarda kendi halinde bir caz bateristi olan dedem Tahsin Eskimişoğlu’nun bir çalgı öğrenmemden dolayı memnuniyetini de ifade eden öğüdünü de ekleyeyim:

“Sazını sakın geçimine ‘kurban’ etme!”

Yazıyı Tavsiye Et ♫

Yorumlar

Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.