♪
Kültür bakanlığı sınavında. Ankara thm koro şefi kızını aldı. Urfa korusu şefi kayın biraderini aldı. İstanbul korosu şefi oğlu ve yeğenini aldı. ilginizi çekerse detay verebilirim
ttnet arena - 09.07.2024
♪
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarken, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını en coşkun ifadelerle kutluyoruz.
Mavi Nota - 28.10.2023
♪
Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümlerinin Eğitim Programları Sorunları
Gülşah Sargın Kaptaş - 28.10.2023
♪
GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE!
Mavi Nota - 07.02.2023
♪
30 yıl sonra karşılaşmak çok güzel Kurtuluş, teveccüh etmişsin çok teşekkür ederim. Nerelerdesin? Bilgi verirsen sevinirim, selamlar, sevgiler.
M.Semih Baylan - 08.01.2023
♪
Değerli Müfit hocama en içten sevgi saygılarımı iletin lütfen .Üniversite yıllarımda özel radyo yayıncılığı yaptım.1994 yılında derginin bu daldaki ödülüne layık görülmüştüm evde yıllar sonra plaketi buldum hadi bir internetten arayayım dediğimde ikinci büyük şoku yaşadım 1994 de verdiği ödülü değerli hocam arşivinde fotoğraf larımız ile yayınlamaya devam ediyor.ne büyük bir emek emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunarım.Ne olur hocamın ellerinden benim için öpün.
Kurtuluş Çelebi - 07.01.2023
♪
18. yılımız kutlu olsun
Mavi Nota - 24.11.2022
♪
Biliyorum Cüneyt bey, yazımda da böyle bir şey demedim zaten.
editör - 20.11.2022
♪
sayın müfit bey bilgilerinizi kontrol edi 6440 sayılı cso kurulrş kanununda 4 b diye bir tanım yoktur
CÜNEYT BALKIZ - 15.11.2022
♪
Sayın Cüneyt Balkız, yazımda öncelikle bütün 4B’li sanatçıların kadroya alınmaları hususunu önemle belirtirken, bundan sonra orkestraları 6940 sayılı CSO kanunu kapsamında, DOB ve DT’de kendi kuruluş yasasına, diğer toplulukların da kendi yönetmeliklerine göre alımların gerçekleştirilmesi konusuna da önemle dikkat çektim!
editör - 13.11.2022
Hatırlanacaktır: İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, İzmir Şehir Tiyatrosu Kurucu Genel Sanat Yönetmeni olarak randevu isteğime 74 gün boyunca yanıt vermemiş ve sonuçta benimle çalışmaya devam etmeyeceğini bir bürokratı aracılığıyla bildirmişti. Sayın Tugay, bu konuya dair benim sorgulayıcı tutumuma cevap vermek yerine; basına yaptığı açıklamalarda, beni suçlayan, töhmet altında bırakmayı amaçlayan ifadeler kullanmakta. Son örneği İzGazete’de 24 Temmuz 2024 tarihinde Batuhan Kaya-Sevinç Karataş imzası ile yayınlanan haber.
Soyer’in de Şehir Tiyatroları ile ilgili kendisiyle aynı düşünceleri paylaştığını ve bunu geçmişte yapılan kapalı toplantılarda ifade ettiğini söyleyen Tugay, “Şehir Tiyatroları ile ilgili danışma kurulunu kaldırdılar. Bu kaldırma yönetmelik değişikliği ile olmuş… Bu değişiklik Genel Sanat Yönetiminin istediği ile olmuş.
Genel Sanat Yönetmeni, ‘denetim kurulu belirlesin genel sanat yönetmenini belirlesin, denetim kurulunu da ben belirleyeyim’ demiş.
Bu durumda kendisinin bireysel olarak tercih ettiği genel sanat yönetmenine doğru gitmiş.
Daha çarpıcı olan ise, Aralık’ta Danışma kurulu üyeleri Tunç Başkan ile yapılan toplantıda Tunç Başkan da bunun yanlış olduğunu ve genel sanat yönetmeninin bu tavrından rahatsız olduğunu söylemiş. Buna şahit olan danışma kurulu üyeleri var.
Bunlar konuşulmuyor.
Bizim rahatsızlığımız oradaki demokratik yapının kalkmış olması ile ilgili.
Bugün nitelikli bir danışma kurulu oluşturuldu.
Amacımız Şehir Tiyatrolarının en kaliteli ve düzgün iş yapacak bir yola girmesi.
Bunun gibi her konuda açıklayabileceğimiz şeyler var” dedi.
https://www.izgazete.net/tugay-buyuksehir-emekcileri-icin-konustu-sureci-genel-merkeze-tasiyan-onlar-ben-degilim
Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, sözünü ettiği ‘Danışma Kurulu’, Prof. Hülya Nutku, Zeynep Altıok, Orhan Alkaya, Yücel Erten, Levent Üzümcü, Eren Aysan, Cezmi Baskın ve Bilgehan Oğuz’dan oluşmaktaydı. Kuruluş Yönetmeliği bu grubun içinden Nutku, Erten, Alkaya ve Aysan dörtlüsünün ortak çalışması ile biçimlendi. Danışma Kurulu’nun diğer üyelerinin onayı ve görüştü alındıktan sonra, Başkanlığa sunuldu ve 10.08.2020 tarihinde Belediye Meclisince onaylandı.
Danışma Kurulu, bu kuruluş yönetmeliğine göre, sadece kuruluşun ilk yılında ve bir geçici madde ile var olmuş ve görev yapmıştır. Bunun dışında hukukî bir varlığı yoktur, olmamıştır. Sayın Başkan bunu bilmiyor anlaşılan.
Gelin, yönetmelik değişikliklerine bir göz atalım; kamuoyu gelişigüzel ortaya sürülen ifadeler hakkında aydınlansın:
Yönetmelik 01: Danışma Kurulunca hazırlanarak Başkanlığa sunulmuş olan ve 10/08/2020 tarihli ve 522 sayılı Meclis Kararı ile gerçekleşen ilk yönetmelikte Danışma Kurulunun işlevi Genel Sanat Yönetmeni adaylarından ikisinin Başkanlığa sunulması ile Kuruluşa dair Geçici Maddelerde Tiyatronun kendi Yönetim Kurulu oluşuncaya kadar sınav düzenlenmesi, direktörlük görevlendirilmesi gibi konularda öncülük etmesi ve ilk yılın sonunda değerlendirme yaparak bir rapor tanzim etmesi ve Başkanlığa bu raporu sunması şeklinde tanımlanmıştır.
Yönetmelik 02: Sayıştay Başkanlığının yönetmeliğin mali konulardan arındırılması istemi ve görüşü üzerine, 13/12/2021 tarihli ve 1433 sayılı Meclis Kararı ile ikinci değişiklik gerçekleşmiştir.
Yönetmelik 03: 14/09/2022 tarihli ve 1050 sayılı Meclis Kararı ile teknik/hukukî sayılabilecek düzenlemelerle birlikte, Tiyatronun Yönetim Kurulu’nun önerisi ile bütün üyeleriyle Yönetim Kurulu oluştuğu ve kuruluş aşaması aşıldığı için Geçici Maddeler tümüyle kaldırılmış, Genel Sanat Yönetmeni adaylarının belirlenerek Başkanlığa sunulması görevi ise Tiyatronun Yönetim Kuruluna bırakılmıştır.
İzBBŞT’nin kuruluş felsefesi yönünden,‘Danışma Kurulu’ adı altında kalıcı bir yönetim organı hiç bir zaman öngörülmemiştir. Yönetmeliğin amir hükmü olan ‘sanatsal özerklik’ ilkesinin korunması bakımından doğru olan budur. Bir Sanat Kurumunun öz erkini güçlendirmek açısından da doğrudur. Sanatsal özerkliğe sahip bir tiyatro, zaman içinde sansür ve servis mekanizmasına dönüşebilecek bir velayet/vesayet mekanizmasını öngörmez.
Çoktandır inkâr etme noktasına savrulmuş olsalar da, aslında Danışma Kurulu denilen bu geçici yapının bütün üyeleri de o ilk yönetmeliği görmüş, onaylamışlardır. Oradaki Geçici Maddeler’ ise, adı üstünde geçici maddelerdir. İşlevini yerine getirdikten sonra hukukî değerini yitirir ve düşerler. Burası açık.
Büyükşehir Belediye Başkanı şöyle diyor: “Şehir Tiyatroları ile ilgili danışma kurulunu kaldırdılar.
Oysa gerçek böyle değil: Ortada Danışma Kurulu’nun hukukî varlığının sürdüğüne dair bir belge, bir kanıt yoktur. Dayandığı bir yönetmelik, bir başkanı, bir sekreteryası, bir adresi, bir telefonu, bir mail hesabı da hiç olmamıştır. Özetle ‘Hayalet Danışma Kurulu’ gibi görünmektedir… Kaldı ki ‘Kuruluş’un ilk yılı dışında, bu kurulun herhangi bir görevi olmayacağı hükmü, Orhan Alkaya ve Eren Aysan’ın oluşumuna bizzat katıldıkları Yönetmeliğe ortak görüş olarak konmuştu. Diğer üyeler tarafından da bir itiraz gelmemişti. İmzasını unutmak, inkâr etmek ne kadar kolaylaştı…
Başkan devam ediyor: “Bu kaldırma yönetmelik değişikliği ile olmuş…
Elbette yönetmelik değişikliği talep ederek gerçekleştirdik. Kurumsal davranış disiplinimiz onu gerektirirdi. Kuruluş süreci tamamlandığından, kurum olarak yönetmelik değişikliği ile kaldırılmasını talep ettik. Şunu da gözden kaçırmamak gerekir: Nihaî değişiklik, bizzat Meclis Komisyonu ve Meclis tarafından ‘Ne gerek var bir Danışma Kuruluna’ görüşüyle kaldırılmıştır.
“Bu değişiklik Genel Sanat Yönetiminin isteği ile olmuş…”
Sayın Başkan, İzmir Şehir Tiyatrosu Yönetim Kurulu’nun üyelerini çocuk mu sanıyor acaba, otur deyince oturacak, kalk deyince kalkacaklar? Biz o Yönetim Kurulu’nda her türlü konuyu, açıksözlü ve yürekli biçimde tartıştık. Tiyatronun esenliği açısından ortak aklı aradık. Önerdiğimiz tüm hususlar da Meclis’te kabul gördü. Tiyatronun öz erkine saygımız nedeniyle, Danışma Kurulu’nun bir yönetim organı olmadığı ve olamayacağı kararında da bu böyle oldu.
Yönetim Kurulu üyelerimiz tanıktır: Bu karar tartışılırken, Konuk Direktörümüz olarak Yönetim Kurulu üyesi olan, eski Danışma Kurulu üyesi Eren Aysan’ın tek bir cümle olsun itirazı ya da herhangi bir muhalefet şerhi olmamıştır. Ancak 2 sezonluk çalışması sonunda kendisine hizmetleri için teşekkür edilince; bakış açısının değiştiği anlaşılıyor. Çünkü kadük hale düşmüş olan ‘Danışma Kurulu’nun diğer eski üyeleri ile birlikte; Başkanlık çevrelerinde ‘Yücel Erten Danışma Kurulumuzu lâğvetti’ şeklinde bir şikâyet ve rivâyet dalgası yükseltilmiş; kazan kaynatılmıştır. Zaten olmayan bir kurulun lâğvedilmesi ne demekse?…
O zaman şu soru önem kazanıyor: Kurum, iki yıl boyunca hiç bir itiraz olmaksızın pürüzsüz bir şekilde ilerliyordu. Sonra ne oldu da birden bu ‘kurul’ kazanı kaynamaya başladı? Bunu Eren Aysan’ın artık kurumda çalışmasının uygun olmayacağını kendisine nezaketle anlattığım görüşmeyle bir ilgisi olmasın? Kendisine konukluğun süresiz olamayacağını, artık tiyatronun işlerinin öz kaynaklarıyla yürütülmesi gerektiğini söylediğim aşamada, “Yücel Erten gitmeli” kararına mı varıldı, ne oldu? Artık bu kurum üzerinde erk sahibi olamayacaklarını anlayanların, ‘Eyvahlar olsun, bi şeyler yapmalı, burada varlığımızı sürdürmeliyiz” humması bu nedenle mi başgösterdi? Darbeyi andıran bir girişim, bu kompleksten mi beslendi?…
Konuyu tam olarak kavramak için, gelin, sırasıyla yönetmelik değişikliklerini gözden geçirmeyi sürdürelim:
Yönetmelik 04: Tiyatro çalışanlarının unvanlarıyla yönetmeliğin uyumlandırılması amacıyla 13/03/2023 tarihli ve 216 sayılı Meclis Kararı ile yönetmelikte teknik nedenlerle değişiklik yapılmıştır.
Yönetmelik 05: Eski Danışma Kurulu üyelerinin Başkan Tunç Soyer odaklı olarak yürüttükleri lobi faaliyetinin ve çevreden yansıyan sözlü yakınmalarının yoğunlaşması üzerine; konu Yönetim Kurulunda görüşülmüş ve bir uzlaşma formülü geliştirilmesinin yararlı olacağı düşünülmüştür. 15.09.2023 tarihli ve 979 sayılı Meclis Kararı ile Danışma Kurulu görev tanımı da eklenerek Başkanlığımızca kurulun oluşumuna ilişkin dayanak yeniden oluşturulmuştur. Ancak, yukarıda belirttiğim ilkeler nedeniyle, tiyatronun bir yönetim organı olarak değil, Başkanlığa bağlı bir istişarî kurul olarak.
Burada yapılan değişikliğin özü şudur: Genel Sanat Yönetmeni seçiminde, adaylar arasından ilk süzmenin Danışma Kurulu tarafından yapılması, ikinci aşamada da Yönetim Kurulu tarafından bir süzme yapılarak Başkan’ın tercihine sunulacak en az 2 adayın belirlenmesi. Doğru tercihe varılması için katmanlı bir eleme skalası oluşması. Bu girişim, tiyatronun kuruluşuna emek vermiş insanları, Genel Sanat Yönetmeni seçimine ortak ederek onurlandırma ve hoşnut kılma çabasının yanı sıra; tiyatronun kendi kaderine kendisinin karar vermesi anlamında gerçekleşmiştir.
Gelgelelim o hayalî kurulun hayalet üyelerinin bununla yetinmeyeceği görülecektir. Başkan Soyer’le görüşüp, kendilerine uygun bir yönetmelik hazırlamak üzere sözlü onayını alırlar. Başkan Soyer’in yurtdışında olduğu sırada, bir gece zoom etrafında toplanıp yeni bir Yönetmelik çırpıştırırlar.
Ama şuraya dikkat: Kurumun Genel Sanat Yönetmeni ile ya da Yönetim Kurulu ile en küçük bir diyaloga girmeden! Sözlü veya yazılı tek bir görüşme önerisi getirmeden! Kurumu görmezden gelerek, hiçe sayarak, varlığını çiğneyerek! Gizlice!…
Hani Sayın Tugay “Bizim rahatsızlığımız oradaki demokratik yapının kalkmış olması ile ilgili” diyor ya… Darbeyi andıran bu demokrat ahlâktan yoksun davranış, Tugay’ın sandığının tam tersine o gruptan geliyor. Üstelik tam kadro… Kimlerden oluştuğunu yukarıda saymıştım. Sevgili Hülya Nutku aramızdan ayrıldı. Ben de zaten Kurucu Genel Sanat Yönetmenliği önerildiği gün istifa etmiştim.
Ve İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nı, ancak ‘İzmir Büyükşehir Belediyesi Danışma Kurulu Tiyatrosu’ diye adlandırılabilecek bir komediye dönüştüren bir yönetmelik hazırlıyorlar. Biraz karışık mı söyledim? Kestirmeden anlatayım: Tiyatronun yönetim organı olmayan bir kurul, kendini yönetim organı ilan edip yetkileri üzerine almak istiyor.
Üstelik o güne kadar ne doğru düzgün tiyatronun oyunlarına gelmişler, ne bir sorunu var mı diye bir telefon açmışlar. Ama bunun yerine içeriden dedikodu toplama çabaları dikkat çekiyor. Gerçekten tiyatroyu düşünen bir kurul olsalardı, şikayetçi oldukları konuları en azından dile getirme çabasına girişir, sorunları düzeltmek için sözlü-yazılı çaba sarf ederlerdi. Oysa tek satırlık bir eleştiri ya da görüş bildirimleri yoktur. Varsa yoksa, dedikodu-kulis. Orhan Alkaya’yı konuk yönetmen olarak İzmir’de ağırladığımız süreçte, kazanın altındaki ateş iyice harlanıyor. Organizasyonun Tunç Soyer ile yakın teması olan Zeynep Altıok tarafından yürütüldüğü, beyin pozunda Alkaya’nın durduğu, Aysan’ın ise megafon rolünü üstlendiğini kestirmek zor değil. Başkana ve yüksek bürokratlara empoze edilmek istenen şu: “Tiyatroda her şey çok kötü!”… Neyin kötü olduğunu açıktan yazabilen, söyleyebilen, belgeleyebilen yok ama; kötü işte canım… Yani artık bir kurul üyesi değiller, onun için kötü…
Buradan itibaren eski Danışma Kurulu üyelerini ‘Hayaletler Grubu’ olarak adlandıracağım. Hakettiler çünkü.
Yönetmelik 06: Ancak Danışma Kurulunun, Yönetim Kurulunun önüne geçme, üstüne çıkma çabası Meclis Hukuk Komisyonunca reddedilmiştir. Belli ki Danışma Kurulu’nun varlığının hukuken sorunlu olduğu görülmüştür. 8/1/2024 tarihli ve 10 sayılı Meclis Kararı ile küçük değişikliklerle, Danışma Kurulu’nun var olmadığı şekliyle yönetmelik kabul edilmiş, meclisten geçmiştir.
Yönetmelik 07: Büyükşehir Belediye Başkanı’nın seçim sonucu değişmesinden sonra, Başkanlığın gizlilik içinde hazırladığı, henüz kamuoyuna açıklanmayan son yönetmelik. Başkan tarafından sadece bir Danışma Kurulu oluşturulacağını açıklandı, o kadar. AKP grubunun özerkliği savunan itirazlarına rağmen, 12/07/2024 tarihli ve 713 sayılı Meclis Kararı ile yürürlüğe girdi. Oy çokluğu ile.
Görülüyor ki, İzmir Şehir Tiyatrosu’nin yapısında, kuruluşunda ve işleyişinde, 3 yıllık tarihinde, Danışma Kurulu’nun hayaletinden başka idarî bir sorun yok…
Sorun, o hayalet grubun, başlangıçta onay verdiği ilk yönetmeliğin temel ilkelerinden birini görmezden gelmesi.
Sorun, üyelerinin bireysel ahlâkına bağlı olarak, tiyatroda sansür ve servis mekanizmasına dönüşebilecek bir kurulun varlığını istemeleri.
Sorun, tiyatronun üstünde bir baskı unsuru olarak durma iştahını dizginleyememeleri.
Sorun, orada durabilmek için, siyasetçinin ve bürokratların tiyatroya abanmasına izin vermekte bir sakınca görmemeleri.
Sorun, onlara sormadan bir şey yapılamasın dercesine, önemsenmek istemeleri.
Sorun, kendilerini ’Tabii Senatörler’ gibi, ‘Lordlar Kamarası’ gibi, hattâ belki de ‘Köy İhtiyar Heyeti’ gibi hissetmek ihtiyacı…
Bir dostum, bu ısrarın anlamsızlığını, sert bir biçimde yüzlerine söylemişti: “Afedersiniz ama, Yücel Erten size ne danışacak?!”… Burada Yücel Erten adı önemli değil. Bir tiyatronun yetkin bir Genel Sanat Yönetmeni ve yetenekli çalışma arkadaşları varsa; Danışma Kurulu denen bir arpalığa ne danışacak sahi?…
***
Şimdi soralım: Başkan Tugay “Bizim rahatsızlığımız oradaki demokratik yapının kalkmış olması ile ilgili.” derken; bir tuzağa düşürülmüş olmuyor mu? Hukuken var olmayan bir Danışma Kurulu’nu, varmış gibi göstermiş olmuyor mu? Bunu yaparken, bu hayalet yapının, bir geceyarısı operasyonuyla tiyatromuzu vesayet altına almaya kalkıştığını; bilmiyor mu? Bilmiyorsa, neden bilgi aramıyor? Biliyorsa, ilkel çamur atma yöntemiyle yürütülen bu hukuk dışı kalkışmayı, pek mi demokratik buluyor?…
Söylediklerine bakınca, bu bilgilere sahip olmadığı anlaşılıyor. Kamuoyuna açıklamaları, ’Yücel Erten şey etmiş de o nedenle bilmem ne olmuş’ şeklinde kulaktan dolma birtakım tutarsız söylentilerden ibaret. Üstelik Yönetim Kurulu’ndan söz ederken, Denetim Kurulu falan diyor.
Peki, Sayın Başkan’ın bilgi edinmek için bir çabası olmuş mudur? Kurumun Kurucu Genel Sanat Yönetmeni olarak yüksek sorumluluk taşımış Yücel Erten’e, 74 gün boyunca randevu vermekten kaçınmışsa; sonunda düşünce ve kaygılarımı kendisine yazılı olarak bildirdiğim halde bir bürokratı ile haber göndermişse; samimî bir bilgilenme çabası olduğunu söylemek zor. Yönetim Kurulumuz, direktörlerimiz, müdürümüz var. Onlarla bir iletişime geçmiş mi? Bir brifing istemiş mi? Hayır.
O zaman şöyle düşünmeden edemiyoruz: Sayın Başkan, daha önce de ifade ettiği üzere (“Ben belediye başkanlığına başladığım zaman birçok sanatçı, Yücel Erten’i bana şikayet etti.) bu defa da hayalet kurul üyelerinin, kapalı kapılar ardındaki şikâyetleri ve dedikoduları ile aldatılmış mıdır?…
https://www.izgazete.net/tugay-buyuksehir-emekcileri-icin-konustu-sureci-genel-merkeze-tasiyan-onlar-ben-degilim
Başkan Tugay, hayalet grubunun dedikoduları ile Başkan Soyer’i tanık tutmaya çalışıyor: “Daha çarpıcı olan ise, Aralık’ta Danışma kurulu üyeleri Tunç Başkan ile yapılan toplantıda Tunç Başkan da bunun yanlış olduğunu ve genel sanat yönetmeninin bu tavrından rahatsız olduğunu söylemiş. Buna şahit olan danışma kurulu üyeleri var. Bunlar konuşulmuyor.”
Buradaki yanılgıyı ve yanıltmayı aydınlatmaya çalışalım:
Gününü tam olarak hatırlamıyorum, 2023 Aralık ayının ilk günleri. Hayalet Grubu’nun bir süredir her fırsatta Başkan Tunç Soyer’e aleyhimde yayın yaptığını duyuyor, biliyordum. Başkan’ın da bundan etkilendiğini hissediyordum. Ancak Başkan’ın 6 Aralık’ta bu grupla bir toplantı yapacağını öğrenince randevu isteyip görüştüm. Boş dedikodularla da olsa, grubun tiyatroyu ve beni kötüleyeceğini bildiğim için; yargısız bir infaza kurban gitmemek amacıyla; Genel Sanat Yönetmeni sıfatıyla o toplantıda bulunmak istediğimi söyledim. Öyle ya, eleştiri ve görüşlerimizi uygarca yüz yüze tartışabilmeliydik. Soyer’in cevabı ‘Onu bir sonraki toplantıda yapalım’ oldu.
Ne var ki bir sonraki toplantı gerçekleşmeden, bir haber ulaştı. Tiyatrocular her yerde ileri geri konuşurlar ya, sağda-solda geçen “Yücel Erten’in kellesi gitti” lâflarının arasından, Hayalet Grubu’nun 10 Aralık 2023 gecesi zoom üzerinden toplanıp gizli gizli yönetmelik hazırladıklarını öğrendim.
Ertesi gün, 11 Aralık’ta, Hayalet Grubu’nun gizli yönetmeliğinin, Büyükşehir Belediye Meclisi’nin gündemine girmiş olduğunu gördüm. Hayalet Grubu ile benim bulunacağım ve tümüne çarpık tutumları nedeniyle meydan okumayı tasarladığım ikinci görüşme gerçekleşmeden, bir kumpas treni harekete geçmişti. Oysa Soyer’le görüşmelerine katılabilmiş olsam, bu kaptıkaçtı hamlesine cesaret edemeyeceklerdi. Konuyu enine boyuna irdeleme, tartışma imkânı olacaktı.
Hemen Başkan Tunç Soyer ile bir temas kurmayı denedim. Başaramayınca kendisine durumun hukuksuzluğunu ve antidemokratik tutumu anlatan bir mektup yazdım. Yurtdışında olduğunu öğrenince hemen ertesi gün yazıyı, Müdürlüğümüz üzerinden resmî olarak da gönderdim. Ama öyle anlaşılıyor ki yurtdışındaki koşulları nedeniyle mektubu okumamış. Özel Kalemin ancak özet bir bilgi geçmiş olması muhtemel.
Bu yargısız infaz girişiminin harekete geçebilmesinde, elbette Tunç Soyer’in de ağır ihmali olduğunu düşünürüm. Çevresini bir süredir sarmış olan bu Hayalet Grubu’na, -belki işi başından aşkın olduğundan, belki onların firaklı şikayetlerinden, belki kişisel nezaket ve sempatisinden- güvenmiş olduğu anlaşılıyordu. Salt bu nedenle hazırlanan yönetmeliği okumamış olması bile mümkündür. Ya da kimbilir, yaklaşan adaylık gerilimi içinde pek de umurunda olmamıştır. Ola ki, ayrıntısına bakacak vakit bulamamış ve sanatçı dostlarına güvenmiştir. Henüz yurtdışından gelip Meclis toplantısına hazırlıksız olarak girmiştir. Tam olarak bilemeyiz. Ama görüşebilmiş olsam, yanlışlığı anlatabileceğimden ve sürecin başka türlü yürüyeceğinden eminim.
Öte yandan hazırladığı yönetmeliği bu aşamada da kurumdan gizleyen bu oldubittici zihniyetin, Meclis’ten pürüzsüz geçeceği ümidi ile ellerini oğuşturmakta olduğunu tahmin etmek, çok zor olmasa gerek.
Ne var ki, o yönetmelikteki tutarsızlık, komisyonda çabucak görüldüğünden;
15 Aralık günü Meclis toplantısında uzun boylu görüşülmeden Hukuk Komisyonuna geri gönderildi. Yönetmelik Hukuk komisyonunda beklerken; benim Başkan Soyer’le ancak 22 Aralık’ta yeniden yüzyüze görüşme imkânım oldu.
Bu görüşme, buraya kadar anlatmaya çalıştığım olayların can alıcı noktasıdır:
Tunç Soyer, belli ki bu arada kendisine yazdığım yazıyı okumuş; şaşıracaksınız ama hak vermişti. Hukuk Komisyonu’ndan gelen tepki doğrultusunda, Kurul’un varoluşunu sorgulamaktan geri durmadı. Üstelik görüşme boyunca adetâ ön almak istercesine, ’üstüme gelmeyin’ dercesine, benim yazımdaki eleştirileri doğrulayan tesbitler yaptı. İzlenimim o ki, İzmir Şehir Tiyatrosu üzerinde hakimiyet kurmak isteyen lobinin kendisini bir yanlışa sürüklediğini anlamıştı. Demokrat kimliği ile bağdaşmayacak bir entrikaya alet edilmek istendiğini görmüştü… Üstelik görev süremin sezon sonuna kadar uzamasına onay verdi. Sezon sonuna kadar, çünkü İzmir’de adaylık yarışının tırmandığı günlerdi. Daha sonrasının görev süresi bakımından uygun olmayabileceğine işaret etti. Hayaletlerin dans hevesi de böylece kursaklarında kalmıştı…
Kimse bu bilgilere itiraz etmeye, benim uydurduğumu söylemeye kalkmasın sakın, görüşme tanıklıdır!
Diyalogumuz güleryüzle şöyle noktalandı: “Vesayet gibi bir niyetim asla olmaz. Abartmışlar. Konuyu kökten çözmek için hazırlığınızı yapın. Ama bana bir on gün dokunmayın.” Gelgelelim 4 hafta sonra Tunç Soyer’in Büyükşehir Belediye Başkan adayı gösterilmediğini öğrendik…
***
Şimdi bu bilgilerle dönüp konunun bam teline bir dokunalım: Sayın Tugay ne diyor? Haklı görünmek için nereye yaslanıyor?
“Daha çarpıcı olan ise, Aralık’ta Danışma kurulu üyeleri Tunç Başkan ile yapılan toplantıda Tunç Başkan da bunun yanlış olduğunu ve genel sanat yönetmeninin bu tavrından rahatsız olduğunu söylemiş. Buna şahit olan danışma kurulu üyeleri var.
Bunlar konuşulmuyor.”
Umarım bu açıklamalarımla siz de gerçeği görmüş olursunuz Sayın Tugay. Bunlar U-dönüş ustası tiplerin, tersyüz edip bu kez sizi tavlamak üzere kullandıkları masallardır. Çevrenizi sarmış olan mahut Hayalet Grubu, hayatın tersyüz ettiği bu bayat masalları, şimdi de size anlatmış besbelli.
Bir Büyükşehir Belediye Başkanı, saman altından su yürüten antidemokrat lobicileri dinlemekle yetiniyor; ve bu derece dedikoduya yaslanıyorsa; şu ifadesinden şüpheye düşme hakkımız doğuyor:
“Bunun gibi her konuda açıklayabileceğimiz şeyler var.”
Sayın Başkan, bildiğiniz, açıklayabileceğiniz şeyler olduğunu söylüyorsunuz ama; sağlıklı bilgiye ulaşma yeteneğiniz, kaygı verecek düzeyde düşük. Aylardır kulaktan dolma, asılsız Yücel Erten dedikodularından öteye gidemediniz. Tiyatroya dair kamuoyuna yaptığınız her açıklamada Yücel Erten’i karalama gayreti içindesiniz. Bu mudur sizin bilim dediğiniz, demokrasi dediğiniz, toplum yararı, kentin geleceği, kaliteli ve düzgün sanat siyaseti falan dediğiniz?
Sayın Tugay, ilerici pozlar takınan ama demokratlıktan bu kadar uzak, bilgelik taslayan ama entrikadan öte bir mahareti olmayan bir hayalet yığışmasının kahvehane sohbetine yaslanmayın. Bundan bana bir zarar gelmez, size gelir. Daha da önemlisi, o taşralı zihniyet, o Bizanslı olmaya özenen tabiat, o iktidar humması, sizden de öte kentin tiyatrosuna zarar verir…
Şimdiye kadar tiyatroya dair söyleyebildiğiniz somut tek şey şu:
“Bugün nitelikli bir danışma kurulu oluşturuldu.”
Biliyor musunuz, ben sizin adınıza kaygılanıyorum; oluşturacağınız o ‘nitelikli’ Danışma Kurulu’nda bu tescilli sahte demokratlardan mutlaka birkaçı olacaktır diye.
Şöyle bağlayayım: Danışma Kurulu Üyeleri konusundaki bu tahminimde haklı çıkarsam; antidemokrat hayaletlerin fendi, partisinin ve Başkan’ın aklını yendi demektir…
Bu yazıyı şunu vurgulamak için yazdım:
Büyükşehir Belediye Başkanı’nın tercihi sonucunda, İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’ndaki görevimden ayrılmış bulunuyorum. Artık o kurumla bir ilişkim, oradan bir beklentim yok. Boyuna Büyükşehir Belediye Başkanı ile atışmak gibi bir ihtiyacım da yok… Ama ben görevden ayrıldım diye, kamuoyu önünde, hakkımda asılsız söylentiler yayılmasına, tutarsız ve dayanaksız beyan ve ithamlara kalkışılmasına göz yummam. Bunu yapan Büyükşehir Belediye Başkanı da olsa; yılmam, susup oturmam. Kamuoyuna gerçekleri anlatırım. Konu tiyatro ise, beni gömdüğünü sanıp arkamdan konuşmaya yeltenenleri de, suya götürür, susuz getiririm. Onurlu bir yurttaş, demokrat bir aydın ve deneyimli, başarılı bir sanatçı olarak henüz buradayım. Herkesi dürüst ve demokratik ahlâka uygun davranmaya davet ediyorum.
Yücel Erten
İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları
Kurucu Genel Sanat Yönetmeni
Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.
Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.