ISSN: 1301 - 3971
Yıl: 18      Sayı: 1964
Şu an 44 müzisyen gazete okuyor
Müzik ON OFF

Günün Mesajları


♪ Kültür bakanlığı sınavında. Ankara thm koro şefi kızını aldı. Urfa korusu şefi kayın biraderini aldı. İstanbul korosu şefi oğlu ve yeğenini aldı. ilginizi çekerse detay verebilirim
ttnet arena - 09.07.2024


♪ Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarken, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını en coşkun ifadelerle kutluyoruz.
Mavi Nota - 28.10.2023


♪ Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümlerinin Eğitim Programları Sorunları
Gülşah Sargın Kaptaş - 28.10.2023


♪ GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE!
Mavi Nota - 07.02.2023


♪ 30 yıl sonra karşılaşmak çok güzel Kurtuluş, teveccüh etmişsin çok teşekkür ederim. Nerelerdesin? Bilgi verirsen sevinirim, selamlar, sevgiler.
M.Semih Baylan - 08.01.2023


♪ Değerli Müfit hocama en içten sevgi saygılarımı iletin lütfen .Üniversite yıllarımda özel radyo yayıncılığı yaptım.1994 yılında derginin bu daldaki ödülüne layık görülmüştüm evde yıllar sonra plaketi buldum hadi bir internetten arayayım dediğimde ikinci büyük şoku yaşadım 1994 de verdiği ödülü değerli hocam arşivinde fotoğraf larımız ile yayınlamaya devam ediyor.ne büyük bir emek emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunarım.Ne olur hocamın ellerinden benim için öpün.
Kurtuluş Çelebi - 07.01.2023


♪ 18. yılımız kutlu olsun
Mavi Nota - 24.11.2022


♪ Biliyorum Cüneyt bey, yazımda da böyle bir şey demedim zaten.
editör - 20.11.2022


♪ sayın müfit bey bilgilerinizi kontrol edi 6440 sayılı cso kurulrş kanununda 4 b diye bir tanım yoktur
CÜNEYT BALKIZ - 15.11.2022


♪ Sayın Cüneyt Balkız, yazımda öncelikle bütün 4B’li sanatçıların kadroya alınmaları hususunu önemle belirtirken, bundan sonra orkestraları 6940 sayılı CSO kanunu kapsamında, DOB ve DT’de kendi kuruluş yasasına, diğer toplulukların da kendi yönetmeliklerine göre alımların gerçekleştirilmesi konusuna da önemle dikkat çektim!
editör - 13.11.2022


Tüm Mesajlar

Anket


DOB, DT ve GSGM'de 4B kadrosunda çalışanların 4A kadrosuna alınmaları için;

Sonuçları Gör

Geçmişteki Anketler

Tavsiye Et




Tavsiye etmek için sisteme girmeniz gerekmektedir.

Destekleyenlerimiz






 

Yazılar


Türkçe Sözlü Hüzzam Beddua…Sayı: 1964 - 24.01.2025


Birkaç gece önce Trabzon Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nde Trabzon Şehir Tiyatrosu yapımı olan, son yılların popüler oyun yazarlarından Ali Cüneyd Kılcıoğlu’nun yazdığı, tipik bir İbrahim Gürsoy rejisi olan “Türkçe Sözlü Hafif Beddua” adlı güldürüyü izledim.

75 dakika süren oyunda gözledi
ğim ilk şey, Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nin bakımsız ve ötesinde yetersiz alt yapısının bin bir emekle ve ortaya iyi bir şey koymak için çabalayan amatör ruhu nasıl tersine çevirdiği oldu.

Yazar Ali Cüneyd Kılcıo
ğlu’nun yerinde olsaydım yani bu oyunu ben yazmış olsaydım, oyunun adını “Türkçe Sözlü Hüzzam Beddua” koyardım.

Teksti be
ğenmedim, beğenmediğim gibi zayıf buldum. Bu zayıf tekstlerin yazarı Ali Cüneyd Kılcıoğlu’nu tiyatro oyun yazarlığında popüler kılanın ne olduğunu da anlamakta güçlük çektiğimi de açıklıkla söyleyebilirim.  Zira özel toplulukların yanı sıra Devlet Tiyatrosu’nda da oyunları sahnelenen bir yazar. Demek ki kerameti kendinden bu yazar arkadaşın. Benim ya da benim gibi düşünenlerin atladığı bir yer var kuşkusuz.

Teksti zayıf bulmamın nedeni, bilindik sadakat ya da sadakatsizlik meselelerinin tekrarını yapan onlarca belki yüzlerce oyundan birisi olması. Her
şey tanıdık ve tanıdık olmasının ötesinde artık demode olmuş tekrarlar!

Oyun her ne kadar modern sosyal bir yapının ele
ştirisi olsa da, sık sık üç karakter üzerinden bu sosyal birime göndermelerde bulunsa da içinde geleneksel doneler taşımıyor değil.  O nedenle geleneksel ‘Hüzzam’ tanımına daha uygun.

Tipik Türk insanı betimlemesi var oyunda ve bu betimleme sahnede kendini gören seyirci tarafından kucaklanıyor ku
şkusuz. Benim hiç gülemediğim yerlerde kahkaha ile gülen seyirci bu ipucunu veriyor bana!

O
yunu saf bir güldürü olmanın ötesinde Fars olarak düşünürsek sanırım hata yapmamış oluruz.

Ama Fars olmamı
ş, zira Fars tempolu oynanan ve bu yolla güldüren bir oyun tekniğidir. Zaten bunu da beklemedim ama oyun biraz daha tempolu oynansa idi, müthiş olurdu.

Epik tiyatroyu; seyirciyi olabildi
ğince oyunun dışında tutan, sahnede geçenlerin bir oyun olduğunu sürekli olarak duyumsatan ve böylece seyirciyi oyuna bir gözlemci olarak katan, onu düşünmeye yönelten bir reji yöntemi olarak tanımladığımızda, rejisör İbrahim Gürsoy’u başarılı bulduğumu söyleyebilirim.

Sevgili
İbrahim Gürsoy’un tezgâhından çıkmış çok sayıda oyunu yine bu sahnede izlemiştim. Reji olarak biri diğerine benzemeyen, her birinde yeni tiyatral buluşlar olan rejisinde bu sefer yine aynı yolu izlemiş.

Teksti anlatabilmek için yine yeni bulu
şlar peşinden koşmuş!

Oyun, üç karakterin ortak kullandı
ğı bir salonda geçer. Karakterler, Selcan, Nimet ve Şaduman'ın hayat hikâyeleri erkek ve kadın perspektifinden yorumlanarak anlatılıyor. Bunun için Rejisör İbrahim Gürsoy epik tiyatro dili kullanmış, buluşları ile de bu epik dili süslemiş.

Yücel Erten’in rahle-i tedrisinden feyz almı
ş Sevgili İbrahim Gürsoy’un sahnedeki rejisinin kuşkusuz en büyük handikapı ve oyunun Fars oynanamamasındaki birincil faktör üç oyuncudan birisi olan Adnan Akyüz. Sınırlı oyunculuğu ile oyuna katkıda bulunmanın ötesinde rejisör İbrahim Gürsoy’un yaptığı kimi buluşları aşağı çekmiş. Sahnedeki mankeni oynasa idi bence oyuna daha çok katkı sağlamış olurdu ve 80 dakika süren oyunda hareketsiz performansı ile seyircinin aklına kazınarak oyunun efsanesi olabilirdi.

Trabzon Devlet Tiyatrosu’nun 2000 – 2001 sezonunda oynadı
ğı  Brain Robert Clark’ın yazdığı Mustafa Kurt rejisi ile sahneye konulan ‘Karar Kimin’ adlı oyundaki Hakan Meriçliler performansını hatırlayalım. Yattığı hasta yatağında, boynundan aşağısı kötürüm olan bir karekteri  oyunun süresi olan bir buçuk saat boyunca hareketsiz kalarak oynamış ve bu performansı ile çok sayıda tiyatro ödülüne aday gösterilmişti.

Oyunu genel itibarıyle ba
şarılı buldum. Ancak Hüseyin Kazaz Kültür Merkezi’nin tiyatro tekniğini zorlayan olumsuz şartları ciddi bir olumsuzluk olarak önümüzde duruyor.

Oyuncular Burcu Dinç Çolak ve Kader Kara ellerinden gelmeyeni de oyunculuklarına katarak 80 dakikalık sahne süreçlerinde, tekstin yetersizli
ğine rağmen kendilerini seyirci ile barışık tutmayı başarıyorlar. Bu nedenle kendilerini kutluyorum.

Jenerikte dönen müzi
ği beğenmedim. Tiyatro müziğinin fazla melodik olmayacağı, genelde düz tonların kullanıldığı, çalındığında ilk etapta tanıdık gelmeyeceği müzikler olacağı genel kuralı es geçilmiş. Öyle sanıyorum zamanımızın popüler duruşuna bir selam çakılmış!

Oyunun finalindeki konfeti patlamaları çok fazla olmu
ş. Fazla olmasının ötesinde kullanımı sahne üzerinden değil de teknik kadro tarafından sahne dışından (örneğin portel arkası yan kulislerden ya da ön sofitten) bir kere yapılmış olsa idi yeterli olurdu. Oyuncuların silah çeker gibi arka cebinden çıkarıp her repliğin ardından konfeti patlatmalarını anlamsız ve gereksiz buldum!

İntroda ve finalde izlediğimiz dansların koreografisini Zeynep Bölükbaşı Polat yapmış. Adnan Akyüz, Burcu Dinç Çolak, Kader Kara oyunculukları ile sahnede yer alırken, sahne gerisinde Melih Türkay, Minel Zengin, Nisanur Beken, Aliye Aydın, Melike Demirbaş, Efe Taşlıtepe görev alıyor.

Hülasa; 75 dakika büyük bir emekle ortaya çıktı
ğı belli olan bir oyun izledim.

Te
şekkürler Trabzon Şehir Tiyatrosu, Teşekkürler İbrahim Gürsoy!


Yazıyı Tavsiye Et

Yorumlar


Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.