ISSN: 1301 - 3971
Yıl: 18      Sayı: 1968
Şu an 39 müzisyen gazete okuyor
Müzik ON OFF

Günün Mesajları


♪ Kültür bakanlığı sınavında. Ankara thm koro şefi kızını aldı. Urfa korusu şefi kayın biraderini aldı. İstanbul korosu şefi oğlu ve yeğenini aldı. ilginizi çekerse detay verebilirim
ttnet arena - 09.07.2024


♪ Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarken, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını en coşkun ifadelerle kutluyoruz.
Mavi Nota - 28.10.2023


♪ Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümlerinin Eğitim Programları Sorunları
Gülşah Sargın Kaptaş - 28.10.2023


♪ GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE!
Mavi Nota - 07.02.2023


♪ 30 yıl sonra karşılaşmak çok güzel Kurtuluş, teveccüh etmişsin çok teşekkür ederim. Nerelerdesin? Bilgi verirsen sevinirim, selamlar, sevgiler.
M.Semih Baylan - 08.01.2023


♪ Değerli Müfit hocama en içten sevgi saygılarımı iletin lütfen .Üniversite yıllarımda özel radyo yayıncılığı yaptım.1994 yılında derginin bu daldaki ödülüne layık görülmüştüm evde yıllar sonra plaketi buldum hadi bir internetten arayayım dediğimde ikinci büyük şoku yaşadım 1994 de verdiği ödülü değerli hocam arşivinde fotoğraf larımız ile yayınlamaya devam ediyor.ne büyük bir emek emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunarım.Ne olur hocamın ellerinden benim için öpün.
Kurtuluş Çelebi - 07.01.2023


♪ 18. yılımız kutlu olsun
Mavi Nota - 24.11.2022


♪ Biliyorum Cüneyt bey, yazımda da böyle bir şey demedim zaten.
editör - 20.11.2022


♪ sayın müfit bey bilgilerinizi kontrol edi 6440 sayılı cso kurulrş kanununda 4 b diye bir tanım yoktur
CÜNEYT BALKIZ - 15.11.2022


♪ Sayın Cüneyt Balkız, yazımda öncelikle bütün 4B’li sanatçıların kadroya alınmaları hususunu önemle belirtirken, bundan sonra orkestraları 6940 sayılı CSO kanunu kapsamında, DOB ve DT’de kendi kuruluş yasasına, diğer toplulukların da kendi yönetmeliklerine göre alımların gerçekleştirilmesi konusuna da önemle dikkat çektim!
editör - 13.11.2022


Tüm Mesajlar

Anket


Müziğin Yaşamınızdaki Yeri Nedir?

Sonuçları Gör

Geçmişteki Anketler

Tavsiye Et




Tavsiye etmek için sisteme girmeniz gerekmektedir.

Destekleyenlerimiz






 

Yazılar


Nedir Bu GSY?Sayı: 1965 - 15.02.2025


Bir kuruma Genel Sanat Yönetmeni olmak; o sanat kurumunu, hem yönetsel hem sanatsal olarak yetkinlikle yürütmeyi göze almak demektir. Elbette bilgi, donanım, deneyim gerektirir. Bu konu neleri kapsar bir bakalım:

YÖNETSEL olarak; her
şeyden önce tiyatro kurumunun, bağlı olduğu üst yapıyla, (Bakanlık veya Belediye) bürokratik, hukuksal, mali ilişkilerinin mutlaka tiyatro kurumunun yasası veya yönetmeliğinin gerektirdiği şekilde yürütülmesi gerekir. Bir Genel Sanat Yönetmeni’nin kurumsal ilişkilerde, ahbap çavuş, ağam paşam alaturkalığıyla bireysel kotarmacı rolünü üstlenmesi; şark kafasıdır. Eyyamcılıktır. Kapalı kapılar ardında tavizciliktir. Kişilerle kaimdir. Ömürsüzdür. Bugün iyi, yarın kötüdür. O tavizler; elpençe divan duruşu da çantasında taşıdığı için; sanattan anlamayan, vasfını, ölçüsünü bilmeyen bürokratın; birdenbire bir sanat kurumunun nasıl idare edileceği konusunda ahkâm kesmesine, tiyatroyu ve sanatçısını alt birim ve emir eri gibi görmesine, küçümsemesine, itibarsızlaştırmasına yol açar. Örnekleriyle görülmüştür. Genel Sanat Yönetmeni; ilkeler, kurallar bazında davranmak zorundadır. Zordur. Ama zorundadır! Aksi, sanatsal özerkliğin bürokrasiye peşkeş çekilmesine yol açar.

Beri yanda bazan hayatın, bazan da mevzuatın getirece
ği sürprizler karşısında, alternatif plan geliştirme yetisine sahip olmalıdır. Bir aksilik karşısında mahzun bir yüz takınıp sümüğünü çekerek “Olmuyo ki!” deme hakkı yoktur. Hareket alıp seçenek ve çözüm üretebilmelidir.

Yönetsel açıda teknik düzenleme ve takvimleme de önem ta
şır. Oyun kadrolarının çakışmaması, teknik üretimin akışına uygun prova ve prömiyer zamanlaması, konuklarda ve teknik üretimler ile satınalmalarda kamu yararını gözeten bir dengelilik, teknik trafiğinde birbirini çiğnemeyecek çözümler, turne ve buluşma gibi etkinliklerin yıpranmaya yol açmayacak şekilde planlanması gibi konularda; Genel Sanat Yönetmeni’ne büyük işşer.

Ku
şkusuz asıl önemli konu da SANATSAL işleyiştir.

Bir Genel Sanat Yönetmeni ilkeleri ve yürüyü
şüyle, kurumunun ve sanatçılarının ilerleyeceği yolu özenle döşeyen kılavuzu, öğretmeni, önderi, rol modelidir.

Bir tiyatroyu özel ve özgün yapan, hayata geçirdi
ği sanatsal yöntemleri ve ürünleridir. Repertuvarıdır örneğin: Oyunları ile ne söylemek istediği ve bunu nasıl, hangi yöntemleri kullanarak, hangi estetik kategorilerle söyleyeceğidir. Öyle ki seyircisinin gözünde de repertuvar; o tiyatronun çehresidir artık, armasıdır, kimliğidir. İzleyeceği oyunların hangi anlayışla, hangi bakış açısıyla, hangi düş ve düşünce gücü ile sahneye geleceğini bilir ya da hisseder. Genel Sanat Yönetmeni; işte o çeşni sepetini hazırlayarak seyircisine sunan, o sanat mutfağının koordinatörüdür.

Bir Genel Sanat Yönetmeni; ö
ğretmen, eğitmendir. Çünkü, kurumda, -ne yazık ki artık çok da yeterli eğitim veremeyen tiyatro okullarından mezun- özellikle genç sanatçıların oyunculukta, üslûp, renk, vurgu, tartım, tutum, diksiyon, fonetik, boğumlama, bedensel anlatım gibi eksikliklerini tamamlayacak donanıma, birikime ve deneyime sahip olması gerekir. Basmakalıp yöntemlerle, kerameti kendinden menkul oyunculuk anlayışını dayatmak yerine, oyuncuya yeni çağşımlar yaratıp, ufkunu açacak yönetmen tecrübesine sahip olması beklenir. Yeteri kadar yönetmenlik, öğretmenlik deneyimi olmayan bir Genel Sanat Yönetmeni, sahnedeki ürünlerden ve performansın niteliğinden uzak bir trafik memuru gibi kalır.

Üstelik bu yöndeki iç e
ğitim, sanatçıları ortak bir oyunculuk anlayışına taşımalıdır. Bir yönetmenin, bir oyunda, oyuncuları bir tarz, bir yol, bir üslûpta buluşturması gerekir. Yoksa, yedi iklimden gelen oyuncuların rolü algılama ve aktarmadaki düşüncesi, hissiyatı, enerjisi ve benzeri farklılıkları, aynı sahne üzerinde, birinin sağanakta ıslanırken, öbürünün sıcakta terlemesi gibi, ayrı uzaylara giden, asla kesişmeyen çizgiler gibi kalabilir. Bu elbette birincil olarak yönetmenin sorunudur. Ama Genel Sanat Yönetmeni bir anlamda kurumun başrejisörüdür. Oyuna dair bilgisi, eleştirisi; yönetmeni ve oyuncuları daha iyiye yönlendirmeyi kapsayabilmelidir. Yine; deneyim, deneyim… 

Maalesef sanatta bireysel olarak var olma arzusu, i
ştahı; özellikle oyunculukta sıklıkla görülür... Oyuncu genellikle, oyunu değil de daha çok neyi oynayacağını düşünerek bakar tiyatro metnine. Çünkü biricik ve eşsiz olduğunu düşündüğü yeteneğiyle var olmaya çalışır. Ama bu, gerçekten de onun sahnede biricik ve eşsiz olduğu anlamına gelmeyebilir. Kuşkusuz kimi oyuncular yetenekleri, birikimleri anlamında farklılık gösterirler. Ama unutmayalım ki, sonuçta hepsi bir sınav süzgecinde, eleğin üstünde kalmayı başarmış oyuncular olarak kurumdadırlar. Dolayısıyla Genel Sanat Yönetmeni’nin oyuncularını kategorize etmeksizin geliştirmeye çalışmak gibi bir ödevi vardır. Farklı yöndeki yetenekleri görüp kavrayarak; her birini zaman içinde değerlendirmesi, doyuma ulaştırması, çetin bir ödevdir.

Yanlı
ş anlaşılmasın; burada bir demokrasiden ya da eşitlikten söz etmiyorum.  Ancak, Genel Sanat Yönetmeni’nin, oluşturacağı repertuvarı bu sorunu da düşünerek belirlemesi, takvimini yapması, yönetmenini saptaması ve rol dağılımına karar vermiş olması gerekir. Oyuncunun da elbette beklediği (birinde küçük ama diğerinde büyük bir rol şeklinde tecelli eden) adaleti görmesi, iç barışın, iç huzurun sağlanması açısından önemlidir. Kurum tiyatroları ‘Prens’ ve ‘Prensesler’in değil, tüm oyuncuların yeteneklerini sergileme fırsatını bulacakları bir alan olarak düşünülmeli ve hayata geçirilmelidir. Bu anlamda Birim Tiyatro örneği kılavuzdur. Görebileceğin, gözetebileceğin, kaybolmasına, yok olmasına izin vermeyeceğin bir topluluk ile çalışabilmek; hem oyuncunun hem yönetmenin hem de tiyatronun başarısı ile sonuçlanacaktır.

Genel Sanat Yönetmenli
ği için bir nokta daha var; konuk yönetmenlerle çalışma konusu. Hiçbir konuk yönetmen sizin tiyatronuzun iç işleyişini gözetmez, gözetmek zorunda hissetmez. O elbette oyununu, pastanın çileği oyuncularla kurmak isteyecektir. Bir oyuncunun üst üste başrol veya üst üste küçük rol oynamış olması onun birincil derdi değildir. Bu da dışardan gelen taşıma suyun, oyuncuları değirmende öğütmesidir ki; sonuçları pek çok sanatçının küskünlüğü, ya da kimilerinin prens ve prensesliklerinin tescili anlamına gelir. Burada işte yine, -salt dışarıdan yönetmenlere bağımlı olmamak anlamında- Genel Sanat Yönetmeninin yaptığı rejilerle oyuncularına alan açabiliyor olması gerekir. Özellikle yeni kurulan bir tiyatroda, prova aynı zamanda derstir. Genel Sanat Yönetmeni, oyunu kendisi yönetmese bile baştan itibaren, görevli yönetmen ve kadrosu üzerinde ölçülü, onarıcı, geliştirici bir mentor olabilmeli; yönlendirici görevini ustalıkla sürdürebilmelidir. Aksi, o Birim Tiyatro’yu gelişigüzel rüzgârlara bırakmak anlamına gelebilir.

Varlı
ğını; o tiyatronun temel taşlarından biri olarak gören oyuncunun ‘ben’ değil, ‘biz’, hatta ‘biz’ değil, ‘oyunumuz’ dedikleri bir evreye varması…  Yani tiyatronun tanımındaki ‘kollektif sanat’ kavramına, yani ansambl duyarlık ve enerjisine ulaşması, birlikte var etmenin hazzına kavuşması…

Görülüyor ki kurumsal bir Birim Tiyatronun Genel Sanat Yönetmeni olabilmek için popüler bir oyuncu, ünlü bir özel tiyatro sahibi, be
ğenilen bir yönetmen, oturaklı bir yazar ya da deneyimli bir tasarımcı olmak; tek başına yeterli değildir. Anlattığım perspektif içinde, olabildiğince geniş ve doyurucu bir tiyatro insanını gerektirecektir. Zaten bu seçimi siyasetçinin tercihine bırakmayacak yöntem arayışımız da bu nedenle oluşmuştur.

Yücel Erten /
İzmir, 14 Şubat 2025


Yazıyı Tavsiye Et

Yorumlar


Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.