Yazılar
30 Ağustos Zafer Bayramı’nın ardındanSayı: - 01.09.2006
30 Ağustos Zarfer Bayramının inanılmaz güzellikler içinde kutladık
. Birkaç yıldan beri bu güzelliklerde bir bayram kutlamamıştık. Ya da bana mı öyle geldi bilmiyorum. Ama ben yinede bu yılki 30 Ağustos bayramının özlediğimiz biçimde kutlandığına inanıyorum. Ne yapayım. Bu da benim yorumum değerli dostlar.
Ancak gelin görünki İstanbul’da meydana gelen ve ardından bu halkın emniyetinden sorumlu asayiş müdürünün bu olaya yönelik açıklamaları gerçekten ilginçti. İlginçetne de öte düşündürücüydü.
Zira İstanbul’da 30 Ağustos bayramı kutlamaları sırasında pankart açarak “İsrail askeri olmak istemiyoruz” diyen dört üniversiteli genç kelimenin tam anlamıyla eşşek suden gelene kadar dövüldü oradaki halk tarafından. Neymiş efendim “bayramımızı bölemezsiniz”miş. Neyseki orada görevli polisler zamanında olaya müdahale ederek birisi kız bu dört genci koruma altına alıp belkide muhtemel bir ölümden kurtardılar. Tabii olay burada bitmiyor. Ardından İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın yaptığı açıklama bu olaydan daha bir evlere şenlikti. Ne demişti sayın emniyet müdürü:”Halkımız gereken cevabı vermiştir.”
E pes vallahi. Dam üstünde saksağan vur beline kazmayı misali olmuş bu açıklama. Ben buradan şu anlamı çıkarmak istemiyorum ama düşünen beyin hücrelerim illa bu anlamı çıkartmam için beni zorluyor.”Asayışı ben koruyamıyorum, halkım gerekeni yapıyor” mu acaba bunun anlamı?
Karamizah burada bitmiyor tabii. Yine İstanbul’da park ormanda sanırım bir konser sırasında gençler aşka gelip Türk Bayrağı açıyorlar. Sen misin bayrağı açan. Bir kamyon dayak yiyorlar çocuklar. Kimden? İşte orası meçhul. Ancak şu kesin ki kesinlikle “türk”ten nefret eden birileri bunlar.
Yazılarımda yazdığım gibi, ülkemiz ve dolaysıyla halkımız hiç iyi olmayan bir süricin içine doğru yuvarlanıp gidiyor. Atatürk’ten ve Onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ferdi olmak neredeyse suç konumuna geliyor bu gidişle.
Çünkü halkımız her geçen gün yozlaşıyor!
Çünkü halkımız her geçen gün çirkinleşiyor!
Çünkü halkımız her geçen gün saldırganlaşıyor!
Şimdi lütfen aşağıda tam metnini yazdığım şu yazıyı okuyun. Bu metni İstanbul’da bazı semtlerde dağıtıyorlarmış. Aynı zamanda bazı internet sitelerinden de postalanıyormuş email adreslerine. Okuyun ve lütfen yorumunu siz yapın değerli okurlar.
“Neyin bayramı?23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos,29 Ekim ve benzeri günler neyin bayramlarıdır? Bunlar Müslümanlar için birer bayram günü değil, birer kara gündür. Zira:
1- "Devletin dini İslam'dır" maddesinin anayasadan kaldırılmasının
2- Allah kanunlarını ve Kur'an hükümlerini kaldırmanın
3- Şeriat'ı ve şerr'iyye vekâletini lağvetmenin
4- Hilafet'i kaldırıp, Ümmet - i Muhammed'i Halifesiz bırakmanın
5- Mahkemelerden, ailelerden ve mekteplerden Kur'an'ı ve Kur'an hükümlerini kaldırmanın
Kâfir şapkası giymenin...6- Cuma günkü tatili kaldırıp milyonlarca Müslüman'ın cumaya gitmesine engel olmanın
7- Medrese ve tekkeleri kapatıp, Ümmet - i Muhammed'in ilim ve feyz almalarına mani olmanın
8- Kur'an harflerini kaldırıp yerine Latin harflerini getirmenin
9- Mekteplerden din derslerini kaldırmanın
10- İslam takvimini kaldırıp, yerine İslam olmayan miladi takvimi kabul etmenin
11- Kılık kıyafeti değiştirmenin
12- Kadınların ve kızların namusundan ibaret olan başörtülerine el uzatmanın
13- Kâfir şapkasını giymenin
14- Halk evlerini açmanın, diskotek ve dans evlerine müsaade etmenin
15- 19 Mayıs'larda gelinlik kızları soyup soğana çevirerek mayısa bulaştırmanın
16- Meyhaneler açıp şarap içmeyi, fuhuş yuvalarında zina etmeyi, faiz alıp vermeyi serbest saymanın
17- Allah'a mahsus olan hakimiyet hakkını, kanun koyma yetkisini millete tanıyıp, milleti putlaştırmanın
18- Putlar önünde divan durup, saygı duruşu yapmanın
19- Devleti dinden, dini devletten ayırıp, dini devletsiz, devleti de dinsiz bırakmanın
20- Elhasıl küfrün ve kâfirleşmenin, putun ve putperestliğin temellerinin atıldığı günlerdir. İşte Mustafa Kemal'in getirdiği inkılaplar, devrimler ve devirmeler bunlardır. Ve işte, Kemalistlerin, övmekle bitiremedikleri devrimler bunlardır!
Başkalarına da okut!Binaenaleyh herhangi bir Müslüman, bu günlere bayram gözüyle bakamaz ve bayram olarak kabul edemez! Çünkü bu günler; Müslüman'ın din ve imanına, Kur'an ve mukaddesatına, namus ve hürriyetine, haysiyet ve şerefine, tarih ve kültürüne, örf ve adetine karşı işlenen ihanet ve hıyanetin, vurulan darbe ve yapılan tahribatın, Müslümanların ağızlarına kilit vurmanın, karşı çıkanları darağaçlarında sallandırmanın veya zindanlara atıp korkunç işkencelere tabi tutmanın ve nihayet ehl - i iman'a kan kusturmanın temellerinin atıldığı, kararlarının alındığı günlerdir. Kalbinde azıcık imanı olan bir Müslüman, bu kara günleri nasıl bayram kabul edebilir?!. Oturup ağlaması ve kurtuluş çarelerini araması lazım gelirken, tertip edilen merasimlere, düzenlenen şenliklere nasıl katılabilir? Bu, onun dininin de, imanının da, nikâhının da gitmesine sebep olmaz mı?
Şayet katıldın ise, hemen Kelime - i Şahadet getir, tövbe ve istiğfar et, bir daha katılmamaya karar ver ve bu yazıyı başkalarına da okut."
Metin bu değerli okurlar, dedim ya yorumu sizlere ait.
Hepinize iyi hafta sonları...
Müfit Semih Baylan
Editör
Yazıyı Tavsiye Et ♫
Yorumlar
Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.
Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.