Yazılar

---

Bir Hafta Sonu ve Bayram Öncesi YazısıSayı: - 20.10.2006

---

Geldim sevgili dostlar, birkaç günlük yokluğumda hiçbir şeyin aksamaması için elimden geleni yaptıktan sonra, halk deyimiyle gazetenin akışını “otomatiğe” bağladıktan sonra yollar düşmüş ve bugün itibariyle de sizlerle yeniden buluşmuş oluyorum.

Birkaç günlük kısa bir yolculuktu. Ancak hava şartlarının ağırlığına gittiğim şehirlerin sosyal yaşam ağırlığı da eklenince bir hayli “ağır” geçen bir seyahat oldu.

Hani hep söyleriz. Ya da ben söylerim, yazılarımda da mutlaka yeri geldikçe kullanırım. Şöyle başlar bu cümle: “Efendim, ülkemizin günden güne ağırlaşan koşulları içinde…” diyerek devam eder.

Gelin görün ki bu birkaç günlük seyahat içinde ülkemizin şartlarının yanı sıra birey olmanın şartlarının da bir hayli ağırlaştığını gördüm. Kültür merkezlerinin bir, bir yerel yönetimlere devredilişini gördüm en azından. Öyle ki o koca, koca kültür merkezlerini Kültür Bakanlığı’ndan devralan yerel yönetimler yani belediyeler, sonra o kültür merkezlerinin ilk sahibi olan Kültür Bakanlığı’na kafa tutar konuma gelmişler neredeyse. Oysa dilimizde çok güzel bir özdeyiş vardır: “Mal sahibi mülk sahibi hani bu yerlerin ilk sahibi” gibisinden…

Efendim kendi kendilerine yeni şartlar koşmuşlar, bu şartlarımızı yerine getirmezseniz kapılarımızı size açmayız edaları içinde hizmet vermeyi amaçlıyorlar. Evet, istenilen şey yavaş, yavaş da olsa yerine getiriliyor. Yani sosyal devlet ilkesi ortadan kaldırılıyor artık.Sosyal devlet ilkesi sadece vatandaşın, ilacını, emeklilik güvencesini vermek falan değildir bana göre. Kültür Merkezleri de bu sosyal düzenlemenin içindedir

İşte bunları gördüm birkaç günlük gezi içinde…

***

Gün geçmiyor ki, yeni bir festivalin başladığını, yeni bir konserin olacağını hatta yeni bir sanatçının yeni bir albümünün yayımlanacağını ya da yayımlandığını duymayalım, radyo ya da televizyon da…

Şimdi bu iyi mi sorusunu sorayım ben hemen?

Valla iyi olsa gerek.

Neden böyle temkinliği yanıt verdiğimi de açıklayayım bu arada: Çünkü festival sözcüğü gerçek anlamının dışına çıkarılarak iyice sulandırıldı, günün birinde bu festival bolluğu içinde birisi ya da birileri kalkıp Patlıcan Musakka ya da Patlıcan Oturma festivali yaparsa hiç şaşmayalım.

Festival her şeyden önce organizasyonu açısından üzerinde çok düşünülmesi ve çok çalışılması bunun yanı sıra belli bir derinliğinin ve yüksekliğinin olması gerektiğini şahsin düşündüğüm geniş kapsamlı bir sanat etkinliğidir.

Festival sözcüğünün başına bir kent ya da kasaba adı koyup ardından “kültür ve Sanat” sözcüklerini ekleyip, bir iki yerel sanatçı ile açık havada arabesk konserleri düzenlemekle festival olmaz düşüncesindeyim.

Efendim neden böyle bir girizgâh yapıp sözü bu kadar uzattığımı da söyleyeyim mi?

Çünkü hep böyle yapılıyor, özellikle yaz mevsiminin gelmesi ile birlikte bu tür festivallerin artığını görüyor, bunun için bir iki kelam edelim derken kasım ayına on kala ancak düşüncelerimizi açıklayabiliriz.

Pardon yani…

***

Efendim malumunuz, pazartesi günü benim çok sevdiğim ve özellikle tatlı olduğunu hep bildiğim dinin bayramlarımızdan birine Ramazan Bayramına diğer adıyla Şeker Bayramımıza kavuşuyoruz. Çocukluğumda bu bayramımızın benim için çok önemli hatıraları vardı. Özellikle babam bayram namazından gelene kadar tuttuğum oruç ve babam bayram namazından geldiğinde onun elinden aldığım şekerle bu orucu açmak bana çok büyük bir zevk bugünkü entel deyimiyle keyif verirdi.

Pazartesi günü ilk gününü yaşayacağımız bayram nedeniyle bayram süresince Mavi Nota’da bayram tatili yapacak ve 26 Ekim Perşembe gününden itibaren yayınına devam edecek.

Bu vesile ile tüm Mavi Nota okurlarının, dostlarımın Şeker Bayramını en içten dileklerimle kutlar, saygı ve sevgilerimi sunarım.

Müfit Semih Baylan
Editör

---

Yazıyı Tavsiye Et ♫

Yorumlar

---

Bu yazıya 2 yorum yapılmış.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.