Yazılar
Bugün 23 Aralık, Kurban ve Menemen Olayı…Sayı: - 23.12.2005
Aralık, Ege’de bağ budama zamanıydı. Ege’li belinde kör bıçaklarla gezerdi. 23 Aralık Salı sabahı, Giritli Esrarkeş Mehmet ve beş arkadaşı Manisa’dan Menemen yakınlarına geldiler. Menemen henüz uykudaydı. Esrar çekip bıçak bileyerek namaz vaktini beklediler. İddiaya göre İstanbul’daki Nakşî Şeyhi Esat Efendi’nin müritleriydiler. Gün ışırken ezan okundu. Vakit gelmişti. Sabah namazı biter bitmez Giritli Mehmet Mehdiliğini ilana karar verdi. Yeşil sancağı eline aldı, saldırıp meydana daldı ve bağırmaya başladı: “Müslüman’ım diyen sancağımızın altında toplansın! Aşmam vaktine kadar bu sancağın altından geçmeyip bizim yanımızda olmayanlar kılıçtan geçirilecektir!” O sırada durumu fark eden Menemen posta müdürü Hüseyin Sabri Efendi, tehlikeyi sezip hemen durumu Ankara’ya ve alaya bildirdi. Acilen kuvvet istedi. Az sonra bir manga asker başlarında genç bir asteğmenle çıkageldiler. 24 yaşındaki bu asteğmenin adı Mustafa Fehmi Kubilay’dı. Mehdiliğini ilan eden Giritli Esrarkeş Mehmet’e, genç yedek subay asteğmen Kubilay ne istediğini sorar. Mehmet şeriat istediğini söyler ve bağırmaya devam eder:"Ey ahali din elden gidiyor. Şapka giyen kâfirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir. Bize kurşun işlemez.". Bu çabasından onu vazgeçirmeye çalışan Kubilay ile Mehmet arasında kısa süreli bir gerginlik oldu. İşte ne olduysa o anda oldu. Sahte mehdinin tüfeğinden çıkan bir kurşun Kubilay’ı bacağından yaralamış ve yere sermişti. Olayı uzaktan takip eden askerler, bunun üzerine tüfeklerini doğrultup mehdiliğini ilan eden Mehmet’e ateş ettiler. Bunun üzerine ahali kaçışmaya başladı. Ancak askerlerin tüfeklerinde tatbikat mermileri vardı. Etkisizdi. Silahların patlamasına rağmen devrilmeyen, kurşun yarası almayan Mehmet, İşte, diye bağırdı bana kurşun işlemiyor ben mehdiyim. Menemenliler dona kaldılar. Şimdi Kubilay, yerde yaralı ve yalnızdı. Önce sürünerek Hükümet Konağı’na doğru kaçtı ama kapı kilitliydi. Panik halinde camii avlusuna daldı. Ama Mehmet ve arkadaşları peşindeydiler. Kubilay’ı tam musalla taşının önünde yakaladılar. Esrarın etkisiyle başları dönen isyancılar bu kolay avı yakalayınca çıldırdılar. İçlerinden biri cebinden bağ bıçağını çıkardı. Kubilay’ın başına çöktü ve paslı bıçağı genç asteğmenin boynuna sapladı. Az sonra gürültü kesildiğinde Kubilay’ın kesik başı mehdi Mehmet’in elindeydi. Mehmet olayı izleyen halkın gözleri önünde üzerinden kanlar akan kesik başı getirip yeşil sancağın tepesine dikti. O zaman kitle psikolojisi devreye girdi. Kurşun işlemeyen bir mehdi, ellerinde kanlar içindeki bir kurban başı ile üzerine geliyordu ve “arkamızda yetmiş bin kişi var, katılın bize” diyordu. Ahali önce durdu ve kısa bir sessizliğin ardından alkışladı. Çok geçmeden Menemen sokakları karıştı. Biraz korku biraz merakla bir araya gelmiş kalabalık yeşil bayrağın ardı sıra yürüyüşe geçti. Menemen bir avuç esrarkeşe teslim olmuştu. Az sonra alay, Değirmen Dağı’na yerleştirilmiş topların yönünü Menemen meydanına çevirdi. Meydana da bir mitralyöz yerleştirildi. Teslim olun çağrısı yapıldı ama Mehdi Mehmet silahla karşılık verdi. Oradaki çatışmada Hasan ve Şevki isimli iki bekçi vurularak öldüler. Üç Mehmetler yani Mehdi Mehmet, Şamdan Mehmet ve Sütçü Mehmet mitralyöz ateşi ile öldürülmüşlerdi. Kasabada hemen sokağa çıkma yasağı konmuştu. Her şey birkaç saat içinde olmuş bitmiş ama geride çok büyük bir leke bırakmıştı.
Haber Ankara’ya ulaştığında Gazi öfkeden çılgına dönmüştü. Olay kadar, bu olaya ahalinin de iştirak ettiğine dair gelen haberlere kızmıştı. Yanına gelenler Gazi’nin sinirli bir şekilde söylendiğini duydular: “
Bu ne haldir, mülteciler Hükümet meydanında ordunun subayını din adına boğazlayabiliyorlar. Binlerce Menemen’liden kimse çıkıp mani olmuyor. Bilakis tekbirlerle eşlik ediyorlar. Yunan idaresi altındayken bu hainler neredeydiler? Onların namusunu ve dinini kurtaran ordunun bir subayına reva gördükleri bu saldırının cezasını yalnız hainler değil hepsi en ağır bir şekilde çekmelidir. Bundan bütün Menemen sorumludur. Menemen artık Lanetlenmiş bir şehir olmaya müstahak olmuştur. Lanetlenmiş kasaba halkı şehir dışına çıkarılır. Aileler birer ikişer memleketin diğer şehirlerine dağıtılır. Tam boşaltılan kasaba tümüyle yakılır. Bugünkü ve yarınki nesillere örnek olmak üzere hükümet meydanına büyük bir siyah sütun dikilir. Derhal harekete geçmeliyiz.”
Söylentiye göre Gazi, Menemen’in haritadan silinmesini istemişti. Belki Menemen haritadan silinecek ama ondan önce faillerin cezası yine Menemen’de verilecekti. Bölgede sıkıyönetim ilan edildi. Ardından Zafer İlkokulu askeri mahkeme haline getirildi. Altı kişinin başlattığı bu olayın davasında tam 144 kişi vardı. Bir numaralı sanık İstanbul’dan getirilen doksan yaşındaki Nakşî Şeyhi Esat Efendi’ydi. Duruşma sırasında hastalanan Şeyh Esat Efendi hastanede öldü. İki hafta süren duruşma sonucunda 77 sanık hüküm giydi. Tam 37 idam vardı. İsyancılara ip veren sigara ikram eden alkış tutan Menemen’lilerde idam mahkûmuydular. Bunlardan altısı yaşları küçük olduğu gerekçesi ile idamdan kurtuldular ve 24 yıl ağır hapse mahkûm oldular. Ancak tam 28 kişi ibret olsun diye Menemen meydanında idam edildi.
Olayın ardından, şehit edilen yedek subay Kubilay ve iki bekçinin anısına Menemen’de görkemli bir anıt dikildi. Üzerinde şöyle yazar:
"İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."
Değerli okurlar, tarihsel belgelere dayanarak anlattığım, hepimizin bilgisi dâhilinde olan bu olay Cumhuriyet tarihimizin 1925 Şeyh Sait isyanından sonra ikinci ve önemli irtica olayıdır. Menemen olayının izleri toplumsal bellekten hiçbir zaman silinmedi.
Bugün 23 Aralık, Menemen irtica olayının 75. yıldönümü. Menemen bugün Ege ahalisini bekliyor. Ve biliyorum ki bugün anma törenlerine binlerce yurtsever katılacak.
Giritli bir ailenin çocuğu olan 1906 doğumlu Mehmet Fehmi Kubilay. Cumhuriyet tarihimizde “Devrim Şehidi” olarak simgeleştir.
Devrim şehidimizin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.
Yazıyı Tavsiye Et ♫
Yorumlar
Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.
Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.