ISSN: 1301 - 3971
Yıl: 18      Sayı: 1953
Şu an 26 müzisyen gazete okuyor
Müzik ON OFF

Günün Mesajları


♪ Kültür bakanlığı sınavında. Ankara thm koro şefi kızını aldı. Urfa korusu şefi kayın biraderini aldı. İstanbul korosu şefi oğlu ve yeğenini aldı. ilginizi çekerse detay verebilirim
ttnet arena - 09.07.2024


♪ Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ve minnetle anarken, ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılını en coşkun ifadelerle kutluyoruz.
Mavi Nota - 28.10.2023


♪ Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümlerinin Eğitim Programları Sorunları
Gülşah Sargın Kaptaş - 28.10.2023


♪ GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE!
Mavi Nota - 07.02.2023


♪ 30 yıl sonra karşılaşmak çok güzel Kurtuluş, teveccüh etmişsin çok teşekkür ederim. Nerelerdesin? Bilgi verirsen sevinirim, selamlar, sevgiler.
M.Semih Baylan - 08.01.2023


♪ Değerli Müfit hocama en içten sevgi saygılarımı iletin lütfen .Üniversite yıllarımda özel radyo yayıncılığı yaptım.1994 yılında derginin bu daldaki ödülüne layık görülmüştüm evde yıllar sonra plaketi buldum hadi bir internetten arayayım dediğimde ikinci büyük şoku yaşadım 1994 de verdiği ödülü değerli hocam arşivinde fotoğraf larımız ile yayınlamaya devam ediyor.ne büyük bir emek emeği geçen herkese en derin saygılarımı sunarım.Ne olur hocamın ellerinden benim için öpün.
Kurtuluş Çelebi - 07.01.2023


♪ 18. yılımız kutlu olsun
Mavi Nota - 24.11.2022


♪ Biliyorum Cüneyt bey, yazımda da böyle bir şey demedim zaten.
editör - 20.11.2022


♪ sayın müfit bey bilgilerinizi kontrol edi 6440 sayılı cso kurulrş kanununda 4 b diye bir tanım yoktur
CÜNEYT BALKIZ - 15.11.2022


♪ Sayın Cüneyt Balkız, yazımda öncelikle bütün 4B’li sanatçıların kadroya alınmaları hususunu önemle belirtirken, bundan sonra orkestraları 6940 sayılı CSO kanunu kapsamında, DOB ve DT’de kendi kuruluş yasasına, diğer toplulukların da kendi yönetmeliklerine göre alımların gerçekleştirilmesi konusuna da önemle dikkat çektim!
editör - 13.11.2022


Tüm Mesajlar

Anket


DOB, DT ve GSGM'de 4B kadrosunda çalışanların 4A kadrosuna alınmaları için;

Sonuçları Gör

Geçmişteki Anketler

Tavsiye Et




Tavsiye etmek için sisteme girmeniz gerekmektedir.

Destekleyenlerimiz






 

Yazılar


Türk Halk Müziği / RebetikoSayı: - 23.01.2007


Tanım: Toplumların hayatından kaynaklanan duygu, düşünce ve zevklerini işleyerek dile getiren, ait oldukları toplumun kültürünü yansıtan sözlü ve sözsüz ezgilerdir.

RIEMANN’a göre Halk müziğinin özellikleri:

1. Ezgisi ve sözleri kimin tarafından yapıldığı belli olmayanlar
2. Çeşitli sebeplerden halk tarafından benimsenmiş ve halk şarkısı ifadesini taşıyanlar3. Melodik ve armonik bünyesi kolayca anlaşılan ve popüler bir eda taşıyan ezgiler

Halk Müziğinin Tanımları
BRENNE’e göre: Halk tarafından benimsenen ve kulaktan kulağa verilmek suretiyle yayılan ezgiler.PRAT’a göre: Köylü ve halk arasından çıkıp, gelenek haline gelen ezgiler halk türküsüdür.Sonuçta halk müziği anonimdir ve folkloriktir.

KÖKENLERİ:
Türk halk müziğinin kökeninde türkü bulunur. Türke özgü anlamındadır.

Türkünün diğer halk şiirlerinden farkı ezgisinden gelir. Bir şiir ezgiyle söylendiğinde türkü haline gelir. Bu yüzden halk arasında ezgiyle söylenen bütün halk şiirleri türkü olarak görülmüştür. Bu durum kesin bir türkü biçimi saptamayı yada biçimden yola çıkarak türküyü öteki türlerden ayırmayı zorlaştırmaktadır.
 Türk halk müziğinin kökleri Şamanlara kadar uzanır. Bu dönemde şiirler Şamanlık motifleri taşır ve törensel bir yapıları vardır.  Şamanlardan günümüze halk ozanları kalmıştır. Türklerin göçlerle yer değiştirmeleri ve gittikleri yerlerin kültürleriyle de  karşılaşmaları ve bunlardan etkilenmeleri halk müziğini yeni boyutlara taşımıştır.  Mani, koşma, varsağı, semai, destan türkünün temellendiği halk şiiri türleridir. TÜRKÜLER ÖZELLİKLERİNE GÖRE ÜÇ GRUPTA TOPLANIR: 1. EZGİLERİNE GÖRE:a) Usullüler: Genellikle oyun havalarıdır. Konya’da “oturak”, Urfa’da “kırık” denen ezgiler.b) Usulsüzler: Uzun havalar bu gruba girer. Bozlak, hoyrat, kayabaşı vs... 2. KONULARINA GÖRE:İşlenen temalar göz önünde tutularak yapılan türkü sınıflandırmaları sınırlı kalmaktadır.Ninniler ve çocuk türküleri, doğa üzerine türküler, aşk türküleri, kahramanlık türküleri, askerlik türküleri, tören türküleri, iş türküleri, eşkıya türküleri, acıklı olayları anlatan türküler, gülünç olayları anlatan türküler, karşılıklı türküler, oyun türküleri, ölüm türküleri (ağıtlar) 3. YAPILARINA GÖRE:Türküler 5’liden başlayarak 16’lıya kadar hece ölçüsünün her kalıbında vardır. Türkü sözden çok ezgiden etkilenir, yapısını belirleyen de ezgidir. Türkü ezgiye bağlı olarak biçimlenir. Türkü hece ölçüsünü kullanır ama aruzla söylenmiş bazı nazım biçimleri de ezgilerinden dolayı türkü sayılmaktadır. Bunlar: divan, kalenderi, satranç....Türkünün tanımı: Sözlü halk geleneğinden oluşan, çağdan çağa ve bölgeden bölgeye içerik ve biçim değişikliklerine uğrayan ama kural olarak her zaman bir ezgiye koşulmuş olarak söylenen şiirlerdir. Yani türküler anonimdir ve ezgiyle belirlenir.  Türkünün tek kaynağı sıradan insanın yani halkın özlemleridir.özlemin kim tarafından duyulduğu önemli olmadığı için türkü yakan adını vermez verse de düşer, zamanla halkın malı olur. Türkülerde toplumsal yan ağır basar. Halkın acısı, sevgisi, tutkuları ve özlemleri türkülerde yankı bulur.  DERLEME ÇALIŞMALARI:1960’a kadar:1926: Cumhuriyet döneminde ilk defa Darü’l-elhan halk müziği derlemelerine başladı.1927-29: Bu yıllar arasında İstanbul Belediye Konservatuarı 850 türkü derledi. 1936: A. Saygun Macar besteci Bartok ile birlikte U.C. Erkin, N.K. Akses ve Rıza Yalçın’ın da katılımlarıyla 100’ü aşkın türkü derlediler. Plak ve ses kaydıyla arşivlediler. Bu çalışma Macaristan’da yayınlandı.1937: Radyonun kurulması H. Müziğini canlandırdı. 1937-52: Bu yıllar arasında Ankara Devlet Konservatuarı 10.000’i aşkın türkü derledi.1950’lerin ortalarında çalışmalar tekdüzeleşti ve otantik öğeler zayıfladı.1960’lardan sonra: Ruhi SU çalışmalarıyla halk müziğine yeni bir yorum getirdi. Türkülerinde geleneksel kaynağa, söyleyişe bağlı kalarak bunu şan tekniğiyle kaynaştırdı, tonlamaya ağırlık verdi.  Bu dönemin toplumsal gelişmelerinden halk ozanları da etkilendiler ve geleneksel aşık müziğinin toplumsal içerikli türküler söylediler. Aşık Mahsuni buna bir örnektir. Geleneksel aşık müziğinin son temsilcisi olarak Aşık Veysel gösterilir.  1975’den sonra Zülfü Livaneli’yi görüyoruz. Bağlama düzeninde başka sazların kullanımında getirdiği yeni yorumlar ve orkestra sazlarının yanında bağlamayı da çalması halk müziğinde bir zenginleşmedir. Bu gelişmelerden etkilenen gençler 1980’den sonra türküleri değişik sazlarla söylemeye ve gruplar kurmaya başladılar. Yeni Türkü, Ezginin Günlüğü, Grup Yorum vs.... 1990’larda ise halk müziğinin dinsel olan yanı da ortaya çıkmaya başladı. Arif Sağ, Musa Eroğlu ve Muhlis Akarsu gibi saz sanatçıları ve ozanlar bağlamayı farklı bir biçimde çalarak geleneksel alevi müziğini tanıttılar. BAĞLAMAHalk müziğinin çalınmasında temel enstrüman bağlamadır. Bu aletin 2000 yıllık bir geçmişi vardır.Kopuz: Bağlamanın ilk şekline verilen addır. Bugün de Orta Asya topluluklarında kullanılmaktadır. Kopuzu Dede Korkut’un icad ettiği söylenir.  Kopuzun bir velilik ve ululuk simgesi olarak güç verme, toplulukları birleştirme, kötü ruhları kovma, iyi ruhları çağırma, tedavi etme, haber ulaştırma gibi özellikleri vardır. Kopuz genel bir deneyim olarak birden fazla telli saz türünü kapsamaktadır. Elle veya yayla çalınır. Uzun ve saplı veya sapsız olanı vardır. Tekneleri deri ile kaplıdır. Perdesiz iki veya üç telli, telleri at kılı, koyun ve kurt bağırsağından yapılır. 

REBETİKO’NUN KÖKENLERİ

 Rebetikonun coğrafi bölgesi modern Yunanistan’dır. Bunun asıl taşıyıcıları özellikle alt tabakadan işsiz güçsüz insanlar ve rebetlerdir.hapishane ve tekkeler ( rebetlerin haşhaş içtikleri meyhaneler) ana çalgısı bağlama ve buzuki olan rebetikoların çalınıp söylendikleri başlıca yerlerdir. Müzikal açıdan bakılırsa bu şarkılar sanat açısından zayıftırlar. Sözlerinin ana teması rebetislerin dar sosyal çevreleriyle sınırlı kalmıştır. Bununla birlikte 19. yy sonunda başka bir müzik türü ortaya çıktı. Temel olarak Küçük Asya ve özellikle İstanbul ve İzmir kökenli Yunanistan’ın kent merkezlerinde “Kafe Aman” lar ortaya çıktı. Bunlar Yunan burjuvalarının gittiği müzikli kahvelerdi. “Kafe Aman”larda çalınan müzik zengin ve sanatsaldı. 1922 yılı rebetikonun gelişmesinde ve yayılmasında dönüm noktasıdır. Bu tarih Yunanistan’da Küçük Asya Felaketi diye anılacaktır. Genellikle Yunanistan’ın büyük kent merkezlerine kitleler halinde gelen büyük sığınmacı dalgası, ülkenin toplumsal ve kültürel gerçekliğinde önemli değişiklikler meydana getirdi. Yaşadığı çevreden ayrılmış Rumlar, yoksulluk ve işsizlikle karı kaşıya kaldılar ve rebetlerle aynı toplumsal yaşamı paylaştılar. Çok sayıda sığınmacı kendi enstrüman ve müzikleriyle rebetlere katıldılar. Sığınmacı işadamları rebet müziğinin çalındığı kendi “Kafe Aman”larını açtılar. Böylece, hapishane ve tekkelerin dar sınırlarından kurtulan rebet müziği daha geniş toplumsal çevrelerinin duygularını dile getirmeye başladı. Bu sırada, tarım toplumunun müziği olan Yunan Halk Müziği doyum noktasına ulaştı ve ülkenin kentsel gelişiminden sonra artık insanlarda bir duygu uyandırmadı. Bir boşluk vardı ve bu boşluk sığınmacılar ve rebetlerle dolduruldu. E. Petrapoulos rebetikonun 3 gelişme dönemi olduğunu söyler.1. İzmir Dönemi (1922-1932): İzmir usulü “Kafe Aman” ların hüküm sürdüğü dönem.2. Rebetikonun yeraltına inmesiyle karakterize edilen klasik dönem(1942-1952)3. Popüler dönem: Rebetiko bu dönemde yer altı sendromundan kurtuluyor ve Yunanistan’ın ulusal müziği haline geliyor.  TARİHSEL GEÇMİŞ Rebetiko müziğinin popüler, folk yada sanatsal olması birçok faktörün sonucudur. Doğuşu ve gelişimi tarihsel olaylar, toplumsal huzursuzluklar, kültürel etkileşimler, güçlü kişilikler tarafından etnik kaynaştırmayla belirlenmiştir. Bu yüzden bu müziğin tutarlı bir tanımını yapmak için Yunan ve Küçük Asya’nın tarihine bir göz atmak gerekiyor. Bu tarihsel sunumun başlangıç noktası İstanbul’un 1453’de Türkler tarafından düşürülmesidir. Bu tarihsel olayın en belirgin özelliği Helen ve Ortodoks Hıristiyanlığı olan Bizans İmparatorluğunun sonunu belirlemiş olmasıdır. Böylece kural koyucular Türk din ise İslam oldu. Osmanlı İmparatorluğu yapısı itibariyle birçok milleti içinde barındırıyordu. Rumlar, Ermeniler; Türkler, Slavlar, Arnavutlar vs...  Bu durum yaklaşık 400 yıl sürdü. 1821’de Rumlar Türklere karşı isyan ettiler; uzun süren mücadelelerden sonra modern Yunanistan 1830’da kuruldu. Bununla birlikte yeni devletin durumu içindeki antitezleri sinirli bir biçimde sergileyen, oldukça karmaşık bir durumdaydı. Hapishaneler suçlularla ve politik mahkumlarla doluydu. Nüfusun büyük bir bölümünü oluşturan köylerin kentlere taşınmasıyla ülkenin toplumsal yapısında önemli değişiklikler meydana geldi. 20. yy başında Yunanistan yeni topraklar alarak yayılmaya başladı. ( Ege adaları, Girit, Makedonya, Trakya vs.) Tüm bunlarla birlikte Yunan tarihinin en önemli olayı “Küçük Asya Felaketi” denilen olaydır. Bunun kökeni, Megalo İdea denilen Bizans’ın başkenti İstanbul’un yeniden alınmasını amaçlayan düşüncedir. Yunanistan bu panhelenik arzudan, batı Anadolu’da yaşayan Rumların çokluğundan ve bağlaşıklarını destekleme isteklerinden dolayı İzmir kentine saldırdı, Türk- Yunan savaşı çıktı. Bu savaş, her iki tarafın nüfusunun karşılıklı olarak değiştirilmesini karara bağlayan bir uluslararası ant. ile bitti. Küçük Asya, Kafkaslar, Doğu Trakya ve başka birçok bölgeden gelen sığınmacı dalgası Yunanistan'ı vurdu. Sığınmacılar kendi gelenek, görenek ve kültürlerini getirdiler. Ancak açlık ve işsizlikle karşı karşıya kaldılar ve Yunanistan tarafından benimsenmeleri oldukça sert ve yavaş oldu.  REBETİS’LER Rebetiko, rebetisler tarafından çalınıp söylenen müziktir. “Rebetis” terimi ayrı bir yaşam mantalitesi, davranışı, bakışı ve tarzı olan karakteristik bir erkek tipini tanımlıyor. ( rebetis: Asi, kural tanımayan.)  karakteristik rebetis, toplum dışıdır, kurumsal güçlere meydan okur. Fakat onlara karşı militanca eylemlerde bulunmaz. Toplumsal geleneklerin dışında olduğu izlenimini verir, bununla birlikte yasadışı olmaktan kaçınır, yer altı dünyasıyla kendini özdeşleştirmez. Argo bir dil konuşur, her zaman silah taşır. Bir rebetis yoksul ve sıradandır. Egemen güçler onu outsider olarak tanımlar. Rebetisler ilk büyük kent merkezlerinin doğuşuyla ortaya çıkmışlardır. 1900 dolaylarında Gölge Oyunu karakterleri arasına eklendi.  ETKİ ve STİL Rebetiko, çağdaş kent halk müziğinin bir biçimidir.stili kendinden önce gelen müzikal formların etkisiyle biçimlenmiştir. Özellikle şunlar tarafından; a. Yunan Halk Müziği: Bizans’tan 1821 Yunan Devrimine kadar gelişen tarım düzeyindeki Yunan toplumunun ürünüdür. Bu tür, çağdaş Yunan devletinin kurulması ve büyük kent merkezlerinin gelişmesinden sonra inişe geçmiştir.b. Doğu Halk Müziği: ( Özellikle Arap ve Türk müziği) Ortadoğu limanlarıyla gelenlerin ve Küçük Asya Felaketi sığınmacılarının Yunanistan’a gelmesiyle.c. Bizans İlahileri: Yunan Ortodoks Kilisesinin ilahileri.d. Eptenissa Serenatları:İyonya Denizi Adaları tarafından Yunanistan’a miras bırakılmıştır. Rebetikonun batı Avrupa tabanını oluşturur.  Rebetikonun gelişmesinin ilk on yılında “İzmir” stili hakimdir. Kafe Aman müziği ilk on yıl boyunca egemen durumdadır. Karakteristikleri; belli bir makamda uzun, feryat eden enstrümantal ve vokal doğaçlamalar, şehvet uyandırıcı kadın sesi, Türk göbek dansına benzer 4/4’lük ölçüyle çalınan ve cinsel olarak tahrik edici çiftetelli tarzı hareketli bir danstır. Solo enstrüman melodisine oktav olarak çalan ikinci bir enstrüman eşlik eder. “ Kafe Aman”ların müzikal atmosferi apaçık Arap ve Türk etkisiyle güçlü bir oryantal havaya sahiptir. Çalgılar keman, lut, ud, santur idi.  Sonraki yirmi yılın özelliği Yunanistan’ın ürünü eski toplum dışıların rebetikosunun dönüşüdür. Buradaki ana çalgı buzuki, bağlama ve daha sonra da gitardır. Şarkıcı bir erkektir ve sesi metalik, ahenksiz, kulak tırmalayıcı ağır bir tonda olmalıdır. Fakat asla tatlı ve seksi olmaz. Müzikal stili düz ve ağırdır. Şarkı genellikle buzuki tarafından çalınan bir taksimle başlar. Taksim bir makamda yapılan doğaçlamadır. Şarkının stiline ve atmosferine dinleyici sokmak için bir giriş görevi görür. Ritmik karakteri serbesttir. Oldukça sık olarak taksim bağlamanın sürekli olarak çalınmasıyla sürer. Kısa bir taksim iki mısra arasında yapılır. Şarkının en çok kullanılan ölçüsü zeybek dansının ölçüsü 9/8’dir.  ÇALGILAR a. Lut: Görünümü uzun boyunlu lutların bir karışımıydı. Uzun bir boynu ve geniş bir gövdesi vardı. b. Ud: Büyük armut biçimli bir gövde ve kısa ve geniş bir boyun. Ud genellikle Küçük Asya ve İstanbul Rumları tarafından çalınırdı. c. Santuri: Yamuk bir görünüm, iki paralel yanı boyunca bağlanmış metalik teller, hafif çekiç yardımıyla çalınır. d. Keman: Avrupa akordundan (G-D-A-E) farklı bir biçimde (G-D-A-D) olarak daha düşük bir tonda akort edilir.e. Daha seyrek olarak; arp, lir, flüt, armonika f. Tef, dümbelek, zil. Aksine tipik bir rebetiko orkestrası buzuki, bağlama ve gitardan oluşur. Temel solo çalgı olarak buzuki en önemli rolü oynar. Taksim onunla çalınır ve şarkıya söz aralarında eşlik eder. Bağlamanın rolü birkaç istisna dışında sadece eşlik etmektir. Ritim ve armoni öğesi olarak kullanılır. Gitar akort basılarak çalınır ve melodiyi destekler. BUZUKİ: Telli bir çalgıdır ve uzun boyunlu lut ailesine aittir.  Benzer görünümlü çalgılar prehelenik uygarlıklarda bulunabilir. Eski Yunanistan’da aynı enstrüman panduri olarak bilinirdi. Bizans döneminde tambura adı verilirdi. Tambura, rebetler tarafından kullanılan buzuki ile aynı morfolojik özellikleri taşır. Türk sazı buzuki ile aynı aileye aittir.  BAĞLAMA: Küçük buzukidir. 40-60 cm.den daha uzun olamaz. Müzik aletlerinin ve şarkı söylenmenin yasaklanmasından itibaren kolayca saklanabilmesinde dolayı mahpusların tercih ettiği çalgı oldu. Bağlamanın akoru buzukiden bir oktav yüksek yapılır.  DANSLAR Rebetiko dansları üç çeşittir. 1.       Zeybekikos (Zeybek Havası): Dansların dansı olarak görülür. Kökeni konusunda belirsizlik vardır. Zeybekikos, zeybeklerin savaş dansıdır. Zeybekler savaşçıdır. Zeybekikos 9/4 yada 9/8’lik bir danstır. Solo dans edilir. Zeybekikos dansı içerde, genellikle bir tavernada yapılır. Halbuki zeybekler açık havada dans ederler. Kıbrıs’ta kadınların da dans ettiği zeybekikoslar vardır. 2.       Hassapikos ( Kasap Havası): Osmanlı döneminde İstanbul’daki kasaplar Arnavut Rumlarının soyundan geliyordu. Kendi loncalarının kutlamalarında kasap havası oynarlardı. Kasap havası 2/4’lüktür. Adımlar 4 ileri 1 geri olarak atılır. İki, üç kişiyle oynanır ve birbirlerinin omzuna ellerini koyarlar. Mükemmel bir senkronizasyon temel özelliktir. 3.       Çiftetelli: Dans iki telli kemanla çalınmasından bu adı alır. 4/4’lük ölçüsü vardır. Çiftetellide adımlar yoktur ve genellikle kadınlar tarafından oynanır. Vücudun cinsel duygu uyandırıcı, iç gıdıklayıcı hareketlerinden oluşur. Ünlü Türk göbek dansıyla birçok ortak özelliği vardır ve Kafe Aman’ların dansıdır.  REBETİKONUN TEMALARI 1. Aşk şarkıları2. Ayrılık şarkıları3.Hoşnutsuz olanların ve protestlerin mutsuz şarkıları 4. Yer altı dünyası şarkıları5. Haşhaş şarkıları6. Hapishane şarkıları7. Yoksulluk şarkıları8. İş şarkıları9. Hastalıklarla ilgili şarkılar10. Ölüm üzerine şarkılar11. Anne hakkında şarkılar12. Göç şarkıları 13. Taverna şarkıları İLERLEME ve DÜŞÜŞ 1922’de sığınmacıların geniş ölçüde kabul edilmesinden dolayı rebetiko karanlığından çıktı ve kayıt stüdyolarının yolunu tuttu. İlk kayıtlar 1897’de ABD’de gerçekleştirildi. Londra ve Leipzig bunu izledi. BBC Yunan halk müziği koleksiyonu yaptı. Alman işgali altındayken Yunan toplumu iyice yoksullaştı. Bununla birlikte 1922 sığınmacılarından sonra rebetiko bir kez daha acılı insanların çaresizliğini ve acılarını fakat bu kez yalnızca panhelenik skalada açıklıyor.  1946’dan bu yana rebetiko doruk noktasına ulaştı ve en büyük bestecilerden biri Vasilis Çiçanis’tir. Çiçanis nerede ise kendisi rebetikoyu hapishaneden, yeraltından ve tekkelerden kurtarıp yeniden düzenledi. Onu rafine hale getirdi ve taklit olmayan bir halk müziği yaratarak tüm Yunanlılara seslendi. Ama popüler dönemin başlaması sonun başlangıcını gösteriyor. Ölçüsüz ticarileşmesi yeni kuralları beraberinde getirdi. İlk buzuki virtüözü Manolis Chiotis dördüncü bir tel ekledi. Böylece gitarın ilk dört teline benzer bir akor yapıldı ve gitarın eşliği kolaylaştırıldı. Rebetiko büyük salonlarda ve daha geniş kitlelere seslenmeye başlayınca elektro buzuki, sesi arttırmak amacıyla icad edildi. Böylece eski otantik stil ve kalite kaçınılmaz bir biçimde düşüşe geçti. 1960’lardan sonra ticari ve kolay müzik rebetikonun değerini düşürdü. Aynı dönemde Yunanistan Alman işgalinin ve iç savaşın etkisinden kurtulmaya başladı ve toplumsal bunalımı aştı. Ekonomi canlılık kazandı ve orta sınıf ortaya çıktı. Rebetler bir sosyal grup olarak artık yoktu ve sonuçta rebetiko müziği üretilmedi.  SONUÇ Rebetiko yeraltının ürünüydü. Ekonomik gelişme sırasında şehirlerdeki yaşam koşullarının çok kötü olması, yoksulluk, hükümetlerin zorbalığı yoksul grupların ortaya çıkması için verimli bir ortam oluşturdu. İşte rebetikoyu doğuran varolma nedeni budur. Asla politik olarak başlamadı. Basit bir protesto müziğiydi. Sıkıntıyı ve umutsuzluğun bir dışa vurumu, topluma uyum sağlayamayan, hiçbir sistemle barışık olmayan işsizlerin bir reddetme biçimi. Rebetiko Yunan kimliğine sahiptir. 1960’dan günümüze kadar Yunanistan’ın büyük ölçüde kentleşmesi ve batı modeline dayalı yaşam tarzının yayılması rebetikonun yaşamsal öğelerinin ortadan kalkmasına neden oldu, toplumdışı kişiler azaldı, ülkenin ve doğunun kültürel mirası modası geçtiği için reddedildi. 

 


Yazıyı Tavsiye Et

Yorumlar


Bu yazıya henüz yorum yapılmadı.

Yorumları okumak yada yorum yazmak için sisteme giriniz.